Başkanlığı vekili dava dışı borçlu şirkete ait aracın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde 6183 sayılı yasanın 69 ncu maddesine aykırı olarak müvekkili kurumla davalı ... dairesinin garameye dahil edildiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine vekili davacının prim alacağının 6183 sayılı kanun kapsamında bulunmadığını, bu nedenle anılan yasanın 21 nci maddesi uyarınca yapılan paylaştırmanın doğru olduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesi'nce üçüncü kişiler tarafından haczedilen mala devlet alacağı için de haciz konulması halinde satış bedelinin garameten paylaştırılması gerekeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı .... Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Gerek davacı kurumun ve gerek vergi dairesinin alacaklarının 6183 sayılı yasa kapsamında olduğunda kuşku yoktur....
vekili, davalı borçlu ........ aleyhine 6183 sayılı Yasa gereğince icra takibi yaptıklarını, borcu karşılayacak malı bulunamadığını ileri sürerek borçlunun dava konusu taşınmazını diğer davalı .......'e sattığını tasarrufun iptali ile taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulmasını istemiştir. Mahkemece, davanın para alacağına ilişkin olduğu ihtiyati tedbirin koşulları oluşmadığından bahisle davacının talebi red edilmiş ve bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 6183 sayılı Kanunun 24 devamı maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Davacı alacaklı Hazine her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunmuş ve mahkemece de ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ise de ihtiyati tedbir ihtiyati hacizden daha kapsamlı bir müessese olduğundan tasarrufun iptali davalarında talep edilen ihtiyati tedbir talebinin ihtiyati haciz olarak nitelendirilmesi gerekir....
Ltd.Şti aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında, davalı ...şirketine haciz ihbarnamesi gönderdiğini, ihbarnameye süresinde itiraz edildiğini, ancak idareye verilen evrak incelemesinden, haciz ihbarnamesinin tebliğinden sonra borçluya 1.455,500,00 TL ödeme yapıldığının tesbit edildiğini belirterek 6183 sayılı Yasa'nın 79 ve İİK'nun 338.maddesine göre gerçeğe aykırı itiraz eden davalıların cezalandırılmasını ve ödenen paranın haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı 79. maddesinin 6 numaralı fıkrası “Üçüncü şahıs, haciz bildirisi üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde, alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra...
Süresinde ödenmeyen prim ve diğer kurum alacaklarının bizzat kurumca cebren takip ve tahsil edilebileceği 506 ve 5510 sayılı Yasa'ların açık hükmü gereğidir. Cebren tahsil ve takip esasları 6183 sayılı Yasa'da gösterilmiştir. 506 sayılı Yasa'nın 80/7. maddesinde kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa'nın uygulanmasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı sigorta Müdürlüğünün bulunduğu yer İş Mahkemesinin yetkili olduğu, 6183 sayılı Yasa'nın 58/1.maddesinde de kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın ödeme emrine karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itiraz edebileceği bildirilmiştir. Bu 7 günlük itiraz süresi hak düşürücü süre olup süreyi geçiren borçlunun artık menfi tesbit, istirdat gibi aynı konuda hiçbir mahkemede dava açması mümkün değildir. Çünkü 6183 sayılı Yasa'da İİK.'nun 72.maddesine koşut bir hüküm yer almamaktadır. 6183 sayılı Yasa İİK.'na nazaran özel bir yasa olup uygulama önceliğine sahiptir....
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen, tarafları, tarih ve numarası yukarıda yazılı hükmün incelenmesi sırasında Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 19.2.2009 gün, 1857-2291 sayılı, 17.Hukuk Dairesinin 20.3.2009 gün 1545-1622 sayılı kararlarıyla meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu’nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, 6183 sayılı yasa uyarınca yapılan icra takibine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olup hüküm Asliye Hukuk mahkemesince verilmiştir. Uyuşmazlığın bu niteliği ve dosyanın Yargıtay’a geliş tarihi itibariyle hükmün temyiz inceleme görevi 21.Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 21. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine, 18.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, 6183 sayılı Yasa uyarınca yapılan takip nedeniyle taşınmazın tapu kaydındaki haczin terkini isteğine ilişkin olup, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 15.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 03.05.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6183 sayılı yasa uyarınca yapılan takipte menfi tespit istemine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca dosyanın temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp, Yargıtay Yüksek 17. Hukuk Dairesinin görevine girmektedir. SONUÇ : Yukarıdaki açıklanan nedenlerle Dairemizin görevsizliğine, dosyanın görevli Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na GÖNDERİLMESİNE, 07.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Dava, davacı vergi dairesi alacağının, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 21/I nci maddesine aykırı olarak, ilk hacze iştirak ettirilmediği iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır. İcra Mahkemesi'nce İcra ve İflas Kanunu’nun 4949 sayılı yasa ile değişik 206 ncı maddesinde vergi alacakları için ayrı bir sıra öngörülmediği, davacı alacağına imtiyaz tanıyan özel bir yasa hükmü de bulunmadığı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin onaylanması ile devletin alacaklarına kavuşmada bireylerle eşit statüde kabul edildiği gerekçesiyle, malın aynından kaynaklanmayan vergi alacağının sıra cetvelindeki konumunun değiştirilmesini gerektirecek bir durum bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Dava 6183 sayılı Yasa’dan kayanklanan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ivazlar arasında önemli oransızlık olması nedeni ile 6183 sayılı Yasa’nın 28/2. maddesi uyarınca iptale tabi olmasına göre davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir. 2-6183 sayılı Yasa’nın 31. maddesine göre “– 27, 28, 29 ve 30 uncu maddelerde sözü edilen tasarruf ve muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir edilecek bedelini vermeye bu kanun hükümleri dairesinde mecburdurlar. Bunlar karşılık olarak verdikleri şeyden dolayı alacaklı amme idaresinden bir talepte bulunamazlar.” Dava konularından, 25092 ada, 1 parselde kayıtlı 2 nolu bağımsız bölüm davalı ... tarafından 17/08/2007 tarihinde ...'a düşük bedel ile satılmış ise de, bu taşınmazın borçlunun diğer bir alacaklısı olan ......
Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, yine davacı kurum alacağına 6183 sayılı yasa uyarınca gecikme cezası uygulanabilmesi için abonelik sözleşmesinde bu yönde bir hüküm bulunması gerekir. Dairemizin geri çevirme kararına rağmen abone sözleşmelerinin özel şartlar kısmının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davaya konu tüm sözleşmelerde gecikme halinde 6183 sayılı yasa gereğince gecikme cezası alınacağına ilişkin bir düzenleme bulunup bulunmadığı araştırılarak , çoğun içinde az da vardır kuralı gereğince sözleşmede 6183 sayılı yasa gereği gecikme cezası alınacağına dair kararlaştırma bulunmayan alacakları için davacının temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz isteyebileceği gözetilerek bir karar verilmelidir....