Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Herhangi bir nedenle itiraz süresininin geçirilmesi halinde üçüncü kişi, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibariyle amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). İdari para cezasına konu ödeme emri bakımından davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 102. maddesi olup, 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinde davalı Kurum tarafından verilen idari para cezaları ile ilgili usul ve esaslar özel bir şekilde düzenlenmiştir....

Hukuk Dairesi         2018/794 E.  ,  2019/2960 K."İçtihat Metni" Davacı ... vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ... aralarındaki menfi tespit-istirdat davası hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 06/11/2017 gün ve 2017/418 E. - 2017/391 K. sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunun (HUMK) 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’a eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2017 yılı için 2.270,00.-TL’dir. Temyize konu edilen miktarın 2.100,00 TL olması nedeniyle 06.11.2017 tarihli karar kesin niteliktedir....

    Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur. 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesinin 4.fıkrasına göre herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. 6183 sayılı Kanun'un 79.maddesinin 4.fıkrasında menfi tespit davasında genel mahkemelerin görevli olduğu ifade edilmiş ise de haciz bildirisine konu Kurum alacağı "prime" ilişkin olup Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde uygulanmakta olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkilidir....

      Davalı İdare vekili, haciz ihbarnamesinde süresinde itiraz edilmediğinden haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, yapılan incelemeler sonunda davacının borçlu olmadığının anlaşıldığıdan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava,6183 sayılı Yasa’nın 79/4.maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir....

        Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

          Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

            Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “… Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

              Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....

                Aylara ilişkin prim borcu nedeniyle icra takibine girişilip, ilgili ödeme emirleri 20.01.2014 tarihinde davacıya tebliğ edilmiştir. 6183 sayılı Yasanın 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan bu tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilip esastan karara bağlanması gerekirken, yazılı biçimde ödeme emirlerin iptaline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır....

                  Somut olaya bakıldığında; dava dışı Ltd Şti'nin prim borcundan dolayı davacı hakkında 2011/55771 takip nolu ödeme emri düzenlendiği, borç dönemlerinin 1998/11-2000/2 dönemleri olduğu, tebliğe çıkarılmasına rağmen tebliğ edilemediği, 21.07.2014 tarihinde davacı adına kayıtlı araç üzerine ihtiyati haciz şerhi konulduğu, davacı tarafından ödeme emrinin iptali ve ihtiyati haciz şerhinin kaldırılması isteminde bulunulduğu anlaşılmakla davanın ödeme emri iptali değil de menfi tespit davası olarak değerlendirilmesi gerekmekte iken, yazılı şekilde değerlendirme yapılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır....

                    UYAP Entegrasyonu