Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

K. sayılı ilamı onanarak kesinleştiğide sabit olmakla, dava konusu edilen hususta 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 14.maddesi ile ilgili hükümler ile yine Sigortacılık Kanununa atıfta bulunan Karayolları Trafik kanunun 98.maddesi 2.Fıkrası hükmü ile Türk Ticaret Kanunu'nun Sigorta Hukuku ile ilgili maddeleri ve aynı kanunun 4.maddesi de dikkate alınarak, dava konusu uyuşmazlığı çözmekle görevli mahkemelerin mahkememiz değil, Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla, mahkememizin görevsizliğine" şeklinde gerekçelendirmiş, başka ifade ile somut uyuşmazlıkta; 5510 Sayılı Kanunun; Kurumun prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesini kesin yetkili kılan 88/19 fıkrasının uygulanma olanağının bulunmadığını tespit etmiştir. Verilen görevsizlik kararına karşı Kurum tarafından yapılan istinaf başvurusu, ......

    Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir....

    Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı, 09/02/2011 gün ve 6110 sayılı Yasa'nın 8.maddesi ile değişik 2797 sayılı Yargıtay Kanunu'nun 14.maddesi gereğince Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 20/01/2017 gün ve 2017/1 sayılı kararı ile belirlenmiştir. İnceleme konusu karar, 6183 sayılı Yasanın 79.maddesi gereğince 3.şahıs tarafından açılan menfi tespit davasına ilişkin olup belirgin şekilde Dairemizin iş bölümü alanı dışında bulunmakta ve niteliği bakımından Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin iş bölümü alanı içine girmektedir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle dava dosyasının 23/07/2016 tarih ve 6723 sayılı Kanun'un 21. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/2. maddesi gereğince Yargıtay 17.Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 30/11/2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

      Somut olayda; davacı adına düzenlenmiş 24.07.2015 tarihli ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmeden önce dava açıldığı belirgin olmakla, davanın menfi tespit davası gibi değerlendirilmek suretiyle,ödeme emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken hükmün gerekçe kısmında bu hususa değinilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. S O N U Ç : Hükmün gerekçe kısmının son paragrafından sonra yeni bir paragraf olarak yazılmak üzere üzere “Davacı adına düzenlenmiş ve tebliğ edilmiş herhangi bir ödeme emri bulunmadığından, davaya menfi tespit davası olarak devam edilmiştir” ibaresinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,14.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu 6183 sayılı Kanun'un 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir (m.79/4). 506 sayılı Kanun'un 80. maddesinde 3917 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir....

        Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde “…Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna, borçlu olmadığını veya malın elinde bulunmadığını ispat etmek zorundadır. …” düzenlemesi ile yalnız üçüncü kişiler yönünden yer verilmiş, bu hak ve olanak, kamu alacağı borçluları için tanınmamıştır....

          aleyhine vergi borcu nedeni ile 6183 sayılı Yasa uyarınca yaptığı takip sırasında, davacıya haciz ihbanramesi gönderdiğini, ancak süresinde itiraz edilmediğini, ancak borçlunun davacı banka nezdinde herhangi bir hak ve alacağı olmadığından borçlu olmadığının tesbitini istemiştir. Davalı vergi idaresi vekili, davacının haciz ihbarnamesine 7 gün içerisinde itiraz etmediğinden borcun zimmetinde sayıldığını takip hukuku anlamında alacağın kesinleştiğinden menfi tesbit davasının açılamayacağını ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu ve toplanan delilleri göre haciz bildirisinin tebliğ tarihinde, davacı nezdinde dava dışı kamu borçlusunun bir hesabının bulunmadığının anlaşıldığından bahisle davanın kabulune karar verilmiş; hüküm, davalı vergi idaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava 6183 saylı Yasanın 79.maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir....

            Eldeki dosyada, Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi kapsamında davacı adına düzenlenmiş ve anılan Kanunun 58. maddesi uyarınca tebliğ edilmiş bir ödeme emrinin ya da başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması, yapılan tebliğatın ödeme emri niteliğinde olmayıp borç bildirim yazısından ibaret bulunması karşısında, davanın menfi tespit davası olarak kabul edilmesi gerektiği gözetilerek, işin esasına girilip, 5510 sayılı Kanunun 90. maddesi kapsamında araştırma ve inceleme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde; davalı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 13.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. ........

              Dava, 6183 sayılı Yasa’nın 79/4 maddesine dayalı olarak açılan menfi tesbit davasına ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalı vekilinin aşağıda yazılı bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davacı şirket, davalı vergi idaresinin kendisine gönderdiği haciz ihbarnamesine 6183 sayılı Yasa'nın 79.maddesin de belirtilen 7 günlük sürede itiraz etmediğinden borç uhtesinde sayılmıştır. Ancak yine anılan yasanın 79/4.maddesine göre 1 yıl içinde genel mahkemlerde menfi tesbit davası açma hakkı bulunduğundan, buna göre davacı eldeki davayı açmıştır. Açılan bu dava davacının hatası sonucu 7 gün içerisinde itiraz etmemesi nedeni ile açıldığı dolayısı ile dava açılmasına kendisinin sebep olduğundan, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılması gerekirken hatalı değerlendirme ile davalı idareye yükletilmesi usul ve yasaya aykıdır....

                Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Üzümören Çiftçi Mallarını Koruma Birliği Başkanlığının 2000- 2004 dönemlerinde T1 Üzümören Çiftçi Malları Koruma Birliğinin başkanı olması nedeniyle aleyhine icra takibi başlatıldığını ve almakta olduğu emekli maaşına 6183 Sayılı Kanunun 71. Maddesi gereği haciz konulduğunu, 506 Sayılı Yasanın 3917 Sayılı Kanunla değişik 80....

                UYAP Entegrasyonu