Hukuk Dairesi'nin 2016/3568 esas, 2016/6425 karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere "İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir." İİK 89. maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkeme genel mahkemelerdir. (Dairemizin .../... Esas .../... Karar sayılı ilamı). Somut olayda, taraflar arasında doğrudan bir ticari ilişki bulunmadığı gibi uyuşmazlık, davalı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde çıkarılan haciz ihbarnameleri nedeniyle borçtan davacının sorumlu olup olmadığının tespitine ilişkindir. 01.10.2011 tarihinden sonra açılan menfi tespit davaları için görevli mahkeme, HMK'nın 2. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. İİK 89. maddesindeki özel düzenleme ile İİK 72. maddesindeki menfi tespit davasına ilişkin genel düzenleme gözetildiğinde genel düzenleme hükmünün İİK 89. maddesini işlevsiz bırakacak biçimde uygulanamayacağı da açıktır....
Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit Taraflar arasındaki davada İstanbul 5. Asliye Ticaret ile İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, 3. şahıs tarafından açılan menfi tespite ilişkindir. İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesince ise, "... ihbarnamenin gönderildiği takibin, davalı alacaklı tarafından dava dışı borçlu aleyhine karşı kambiyo senedine dayalı icra takibi olduğu, bu nedenle ticari iş niteliğindeki takip dosyasından gönderilen ihbarnameye karşı açılan menfi tespit davasının ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiği,..." gerektiği gerekçesiyle görevsizlik yönünde hüküm kurmuştur. İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesince ise, "......
Bu kapsamda yapılan incelemede davacının istinafa konu davadaki talebi menfi tespit istemine ilişkindir. TTK.'nun 5/a maddesinde ise konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Menfi tespit davaları bu nedenle bu kanun kapsamında değerlendirilemez. Çünkü menfi tespit davalarında bir miktar alacağın tahsili talebi yoktur. Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Somut olayda davacı tarafından .... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/... E sayılı dosyasında açılan menfi tespit davasından ... Arabulucuk Bürosunun 2021/... Başvuru Nolu ve 2021/... Dosya Numaralı arabuluculuk tutanağının usul ve yasaya aykırı düzenlenmesi nedeniyle iptalinin talep edildiği, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere menfi tespit davası açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmadığı nitekim .......
Böyle bir ayrım yapılmasının en önemli nedeni açılacak menfi tespit davasında davacı borçlunun icra takibini ihtiyati tedbir yoluyla durdurabilip durdurmayacağıdır. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında davacı borçlu devam eden takibi ihtiyati tedbirle durduramamakta sadece %15 teminat ödeyerek icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmesini ihtiyati tedbirle önleyebilmektedir. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında hukuki yararın belirlenmesi icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına göre daha kolaydır....
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir....
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R Dava, tasarruf teşvik ve nema alacağının tahsiline yönelik icra takibi sonrasında açılan menfi tespit ve takibin iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle HMK'nın 115. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir. İİK'nun 72.maddesine göre "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir." İcra takibinden önce veya sonra açılan menfi tesbit davasında görevli mahkeme HMK'nın göreve ilişkin hükümlerine göre belirlenir. Uyuşmazlık İş Hukukundan kaynaklanmakta ise menfi tespit isteminin de yine İş Mahkemesinde görülmesi gerekir....
GEREKÇE : Dava, İİK 72. maddesine dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf sebepleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İcra ve İflas Kanununun 72/2. maddesine göre, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir sadece icra takibinden önce açılan bir menfi tespit davası olması halinde verilebilecek bir tedbir olup, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulması yönünde tedbir kararı verilemez. Menfi tespit davasının icra takibinden sonra açılması durumunda ise ancak İİK72/3. maddesi uyarınca icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesine ilişkin tedbir verilebilir....
Maddesindeki haciz ihbarnamesi üzerine açılan menfi tespit davalarında görevli mahkemenin genel mahkeme olan asliye hukuk mahkemeleri olduğu, mahkememizin görevsiz olduğu kanaatine varılmakla davanın görev dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat, asıl davanın bir kısım davalıları tarafından açılan ve birleştirilen menfi tespit. ... tarafından açılan ve birleştirilen satış vaadine dayalı tazminat davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 06.05.2014 gün ve 2014/467 Esas, 2014/5835 Karar sayılı ilamiyle onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davacı ... Pur vekili ve davalılar ... v.d. tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _K A R A R_ Dava, ... tarafından açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat, birleştirilen dava, asıl davanın bir kısım davalıları tarafından ..., ... ve ... aleyhine açılan menfi tespit ve diğer birleştirilen dava ......
- K A R A R - Talep eden vekili, müvekkilince açılan menfi tespit davasında, yerel mahkemece çeklerin ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ancak yargılamanın sona ermesine rağmen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmadığını ileri sürerek tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece talep eden tarafından açılan menfi tespit davasının red olduğu ve kesinleştiği, bu durumda tedbir kararının devamında hukuki yarar kalmadığı gerekçesiyle tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Talep eden tarafından 10.09.2001 tarihinde davalı aleyhine açılan 2001/449 esas sayılı menfi tespit davası 26.11.2002 tarihli karar ile red edilmiştir. İİK.nun 72/4.maddesi “dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar” hükmünü içermektedir. Bu durumda açılan menfi tespit davasında borçlunun talebi üzerine verilen tedbir kararı artık yeni bir karara ihtiyaç olmadan kendiliğinden kalkmıştır....