Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu, 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı dışında bırakılmıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : 3402 Sayılı Kanun'un Ek-4. Maddesi Uyarınca Yapılan Düzeltme İşlemine İtiraz ve Tescil Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı Hazine vekili ve davalı ......

      Saptanan bu somut ve hukuki olgular karşısında 197 ada 92 sayılı parsele ilişkin kadastro beyannamesi ve komisyon kararının kesinleştiği 7.12.1990 tarihinden davanın açıldığı 11.2.2004 tarihine kadar 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasında açıklanan 10 yıllık hak düşürücü süreler geçirildiği gibi 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici madde 4/3. fıkrasında açıklanan ek 1 yıllık sürede çoktan geçmiştir. Mahkemece de, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş bulunduğundan yerel mahkemenin verdiği kararda usul ve kanuna aykırı bir yön bulunmamıştır....

        Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [“Dava konusu 306 ada 74 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbiti, davalı olduğundan söz edilerek malik hanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Tesbitten önce, davacı tarafından açılan tescil davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Hal böyle olunca, çekişmeli taşınmazın tesbitinin 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi hükmüne göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu suretle, tesbiti yapılan taşınmazın 30 günlük askı ilânının kadastro mahkemesince yapılması zorunlu olduğu halde, kadastro mahkemesince yöntemine uygun şekilde askı ilânı yapılmamıştır. Askı ilânı yapılmadıkça ve Kanunun 11. maddesinde öngörülen 30 günlük süre dolmadıkça duruşmaya başlanması olanaksızdır. O halde, öncelikle çekişmeli taşınmazla ilgili, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 11 ve 27. maddelerinde öngörülen şekilde yöntemine uygun askı ilânı yapılmalı, askı ilân süresi dolduktan sonra davaya bakılmalıdır.”] denilmiştir....

          ın kullanımında olduğu beyanlar hanesine şerh verilmek suretiyle tarla vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davalı tarafından başvuruda bulunulması üzerine 6292 sayılı Kanun uyarınca satılarak 13/11/2013 tarihinde davalı adına tescil edildiği, eldeki davanın 14/07/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. 6292 sayılı Kanunun uygulanma esas ve usullerini göstermek üzere çıkarılan 345 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinin 5. maddesinde "(1) 2/B alanları kullanıcılarının hak sahibi olabilmesi için; a) Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlenen güncelleme listeleri veya kadastro tutanaklarına göre oluşturulan ya da Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 3402 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlenecek güncelleme listeleri veya kadastro tutanaklarına göre oluşturulacak tapu kütüklerinin beyanlar hanesinde isimlerinin yer alması ve bu kişilerin 31/12/2011 tarihinden önce kullanıcı ve/veya muhdesat sahibi olduklarının belirtilmesi...,...

            Mahkemece, çekişmeli orman parseli ile ilgili olarak 3402 Sayılı Yasanın 22/son maddesi gereğince kadastro tesbit tutunağı düzenlenmediği yörede yapılan orman kadastro çalışmasının sınırlarına aynen uyulduğunu, yeniden ölçüm veya aplikasyon işlemi yapılmadığı gerekçeleri ile dava dilekçesinin reddine ve 3402 Sayılı Yasanın 26/son maddesi gereğince mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli sulh hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Hüküm davacı gerçek kişi tarafından temyiz edilmektedir....

              Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli 134 ada 1, 2, 3 ve 4 sayılı parsellerin tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Davacılar taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca tutulan uygulama tutanağına karşı askı ilan süresi içinde açtıkları itiraz davasında kazandırıcı zamanaşımı iddiasına dayanarak adlarına tescil talep etmişlerdir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosuna itiraz davalarında tapu siciline geçmiş veya geçmemiş mülkiyet ve mülkiyete ilişkin haklar inceleme konusu yapılamaz....

                Kadastro Mahkemesince; “Davanın, orman tahdidine itiraza dönüşen bölümü yönünden kadastro mahkemesi görevli olmakla birlikte, tapu iptali ve tescil istemi yönünden asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu” gerekçesiyle, dosya tefrik edilerek tapu iptali ve tescil davası yönünden karşı görevsizlik kararı verilmiştir. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunda mülkiyete ilişkin hakların tartışma konusu yapılamayacağı ve davacı idare tarafından taşınmazın tapu kaydının iptali ve orman vasfıyla Hazine adına tapuya tescili talep edildiği için dava, uygulama kadastrosuna itiraz davası olmayıp mülkiyet hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır....

                  Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 4. maddesi uyarınca arazi kadastro ekiplerince orman niteliğiyle tespiti yapılıp kesinleşerek, bu niteliği ile Hazine adına tapuya tescil edilen taşınmaz hakkında kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil davasında; uyuşmazlığın çözümünde süre yönünden, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlendiği gibi zilyetliğe ya da tapuya dayalı olarak 10 yıllık hak düşürücü süre içinde dava açılabileceği hükmünün mü, yoksa 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 11/1. maddesi uyarınca ancak tapuya dayalı olarak dava açılabileceği hükmünün mü uygulanacağı, varılacak sonuca göre de zilyetliğe dayalı olarak açılan eldeki davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 4/3. maddesi; “ Kadastro çalışma alanı sınırında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki...

                    Maddede sözü edilen "kesinleşme" kavramı, düzeltme kararının tapuya tesciline ilişkin koşulu ifade etmekte olup, kesinleşerek tapuya tescil edilen işleme karşı genel mahkemelerde dava açma hakkını ortadan kaldıran bir "hak düşürücü süre"ye işaret etmemektedir. Nitekim aynı "kesinleşme" kavramı 3402 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde de yer almakta olup, 30 günlük askı ilan süresi içinde dava açılmayan tutanakların kesinleşeceği ifade edilmektedir. Bu şekilde kesinleşip tapuya tescil edilen taşınmazlara karşı genel mahkemelerde tapu iptal ve tescil davası açma imkanı bulunduğu gibi, aynı imkan 41. madde uyarınca kesinleşen kararlara karşı da mevcuttur. 3402 sayılı ... Kanunu'nda, kesinleşip tapuya tescil edilen düzeltme kararlarına ya da düzeltme talebinin reddi kararlarına karşı ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan teknik hataların düzeltilmesi istemiyle tapu iptali ve tescil davası açılmasını engelleyen bir düzenleme bulunmamaktadır....

                      UYAP Entegrasyonu