Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

HD'nin 2017/6217 Esas 2018/2341 Karar sayılı ilamı) 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Yasası'na eklenen ek 3. madde ile bir mirasçının, miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde tapu sicil müdürünün, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet edeceği, elbirliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edileceği hükme bağlanmıştır....

HD'nin 2017/6217 Esas 2018/2341 Karar sayılı ilamı) 5831 Sayılı Yasa ile 3402 Sayılı Kadastro Yasası'na eklenen ek 3. madde ile bir mirasçının, miras ortaklığından doğan elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde tapu sicil müdürünün, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet edeceği, elbirliği mülkiyetinin devamına yönelik bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan herhangi biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu taşınmaz mal üzerindeki elbirliği mülkiyeti paylı mülkiyete dönüştürülerek, hissedarlık esaslarına göre mirasçılar adına tapu kütüğüne tescil edileceği hükme bağlanmıştır....

İşte davacı Hazine kadastro tespiti ile belediye adına tarla niteliğiyle tescil edilen 295 ada 113 sayılı parselde imar uygulaması ile oluşan 3454 ada 1,2,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 parsel sayılı taşınmazların Hazine adına tescili gerektiğinden bahisle dava açmıştır. Görülüyor ki, açılan davada kadastrodan önceki bir sebebe dayanılmamış, imar uygulaması sonucu belediye adına tescil edilen taşınmazın tescilinin yolsuz olduğu ileri sürülerek bu dava açılmıştır. Öyleyse, açılan davada 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12.maddesinin 3.fıkrasını uygulama yeri yoktur....

    Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte, orman olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumetin, Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzel kişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyet olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin...

      Doğrudan doğruya 2613 sayılı Kanunda açıklanan madde dışında hak düşürücü süreyi öngören başka bir madde yer almamıştır. Ne var ki, bu kanun 3402 sayılı Kanunun 48. maddesiyle yürürlükten kaldırılmış, onun yerine 3402 sayılı Kanun yer almıştır. 766 sayılı Tapulama Kanununun 31/2 maddesinde 10 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Bunun yerine geçen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde de 10 yıllık hak düşürücü süre yer almaktadır. Anılan kanunun 3. fıkrasında; “tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplerde dayalı olarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz.” Amir hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; sözü edilen 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. fıkrasının uygulanması gerekir. 461 ada 116 sayılı parselin esası olan 505 (462) ada 2 sayılı parselin kadastro beyannamesi 21.7.1987 tarihinde kesinleşmiştir....

        Böylelikle, gerek 6831 sayılı Kanun hükümlerine gerekse 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılan orman kadastrosuna itirazda hak düşürücü süreler yönünden uyum sağlanmıştır. 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükmü uyarınca yapılan orman kadastrosuna 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi uyarınca 30 gün içinde kadastro mahkemesine, 30 günlük sürenin dolmasından itibaren de 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesi uyarınca 10 yıl içinde asliye hukuk mahkemesine orman tahdidinin ve kadastro tespitinin iptali istemiyle dava açılabileceğinin kabulü gerekir....

          Maddesi, "26/9/2011 tarihli ve 2011/2266 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli kroki ile sınırları gösterilen alanda bulunan ve iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları kapsamında bulunan taşınmazlar bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla iyileştirme, yenileme ve dönüşüm uygulamaları yapılarak fiili kullanıcılara devredilmek üzere talebi halinde tapuda ayni ve şahsi haklar ile temlik hakkını kısıtlayan veya yasaklayan şerhe ilişkin muvafakat aranmaksızın Sultanbeyli Belediyesi adına tescil edilir. Bu taşınmazlarla birlikte daha önce bu kapsamda Maliye Bakanlığınca Belediyeye devredilen taşınmazlar, zilyetleri veya fiili kullanıcıları tespit edilmek ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun ek 4 üncü maddesi hükümlerine göre kadastrosu yapılarak Belediye adına tescil edilir." hükmündedir....

          Anılan hüküm gözönünde tutularak 26. 07.1972 tarihinden sonra davacı ve miras bırakanı İsmail Soybir ile diğer tüm mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı açılmış tescil davası olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi, 5403 sayılı Kanunla değişik 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14/2. fıkrası uyarınca kuru-sulu toprak araştırmasının yapılması, durumun İl Özel İdare Müdürlüğü ile ilgili DSİ Bölge Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmiş olması doğru değildir....

            Temliken tescil isteyen davacılar, tescile konu taşınmazlarının kadastro tespitinden önceki bir tarihte davalı taşınmazına taşkın olarak inşa edildiğini ileri sürerek bu davayı açmış, tanıklar da ev ve ahırın 1962-1963 yıllarında yapıldığını beyan etmişlerdir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesi gereğince; kadastro sırasında düzenlenen tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Davacılar tarafından 07.06.2010 tarihinde kadastro tespitinden on yıllık süre geçtikten sonra bu dava açıldığından Türk Medeni Kanununun 725. maddesine dayanarak ev ve ahır sebebiyle temliken tescil istemlerinin hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerekir. Davacıların Türk Medeni Kanununun 729. maddesine dayanarak araziye dikilen fidanlar sebebiyle temliken tescil istemleri hakkında ise, uzman bilirkişi ......

              KÖYÜ 1029 ada 1 parsel sayılı 10.125.85 m2 (yenileme ile 102 ada 42 parsel sayılı 7310.38 m2 yüzölçümündeki) yüzölçümündeki taşınmaz, fundalık ve fndık bahçesi niteliği ile davalı gerçek kişiler adlarına tesbit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, 2859 Sayılı Yasanın askı ilan süresi içinde davanın açıldığı ve davanın 2859 Sayılı Yasa gereğince yapılan yenileme kadastro çalışmasına itiraz davası ise de mülkiyet ihtilafının bulunduğu ve yapılan incelemede çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun saptandığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 2859 Sayılı Yasanın askı ilan süresi içinde açıldığı için hem yenileme kadastrosuna itiraz hem de tapu iptali ve tescil davası niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1952 yılında arazi kadastro çalışması yapılmıştır....

                UYAP Entegrasyonu