Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ancak eldeki dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, davaya konu husus, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı bir başka anlatımla ilk kadastro paftası ile yenileme kadastro paftasının birbiri ile uyumlu olup olmadığı, uyumsuz ise yapılan düzeltmenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a madde uygulamasına itiraz davalarında, orman kadastro çalışması veya taşınmazın tahdit içinde olup olmadığı hususu dava konusu değildir. Her ne kadar davacı ......

    Ancak eldeki dava 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğinde olup, davaya konu husus, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan çalışmanın kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılıp yapılmadığı bir başka anlatımla ilk kadastro paftası ile yenileme kadastro paftasının birbiri ile uyumlu olup olmadığı, uyumsuz ise yapılan düzeltmenin usulüne uygun yapılıp yapılmadığıdır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a madde uygulamasına itiraz davalarında, orman kadastro çalışması veya taşınmazın tahdit içinde olup olmadığı hususu dava konusu değildir. Her ne kadar davacı ......

      Davacı, taşınmazlar üzerindeki imar - ihya işlemlerinin tamamlandığı ve zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile tespite süresinde itiraz etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucu dava reddedilmekle, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir. Yörede 766 sayılı Kanuna göre yapılıp 1969 yılında kesinleşen genel arazi kadastrosu, 6831 sayılı Kanuna göre yapılıp 1998 yılında kesinleşen orman kadastrosu ile 5841 sayılı Kanunun 3. maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununa eklenen gecici 8. maddesine göre yapılan ek kadastro çalışmaları bulunmaktadır. İncelenen dosya kapsamına, dosyadaki bilirkişi raporlarına göre, yörede 1969 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazlar ve çevresi paftasında "çalılık" belirtmesi yapılarak tesbit dışı bırakılmış, 1998 yılında yapılan orman kadastrosu çalışmalarında ise orman sınırları dışında gösterilmiş ve bu işlemler itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir....

        Taşınmazın kadastrosunun 3402 sayılı Kanuna göre yapılması, Kadastro Kanununda, bu kanuna göre yapılan kadastro tespitlerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usûl ve esasların uygulanacağının belirtilmesi, zilyetliğe dayalı olarak kadastrodan önceki nedenlerle açılan davalarda 30 günlük hak düşürücü sürenin uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmamasının kanuna, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olması yanında; ilgili kanunun bir maddesinin uygulanıp, diğer bir maddesinin uygulanmaması şeklinde yapılan bir uygulama ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yok farz edilmesi mümkün değildir....

          Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz taşınmazın tescili istemiyle açılan dava, tutanak düzenlemesi ile kadastro tesbitine itiraz ve tescil davasına dönüşmüştür. Bu sebeple mahkeme yapılacak iş, tescile konu olan çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiğinden ve tutanak halen davalı olduğundan, davaya bakma görevinin kadastro mahkemesine ait olduğu düşünülerek görevsizlik kararı vermekten ibarettir. Ayrıca, dava konusu taşınmazın niteliği, orman sınırı veya 2/B alanında ve uygulama şehir imar planı kapsamı içinde kalıp kalmadığı ve ayrıca 3402 Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddelerine göre kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yolu ile mülk edinme koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı, görevli mahkemece yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu anlaşılacak olup, kadastro hâkimi taşınmazın, 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince hangi nitelik ile kim adına tescil edileceğine karar vermekle yükümlüdür....

            Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak aynı doğrultuda yerel mahkeme için zorunluluk doğar. Öte yandan bozma kararı dışında kalan yönler ise kesinleşir. Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde gerekleri tümü ile ve tam olarak yerine getirilmemiştir. Duraksamaya yer olmaksızın vurgulamak gerekirse dava ve temyize konu 120 parsel sayılı taşınmaz kadastro tesbitinin yapıldığı günden sonra yürürlüğe giren ve tesbitin yapıldığı günde yürürlükte bulunan Tapulama Kanununu yürürlükten kaldıran 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 4 ve 5. maddeleri hükmü dikkate alındığında elde görülmekte olan bu davada sözü edilen 3402 sayılı Kadastro Kanununun konuyu düzenleyen hükümlerinin somut olayda uygulanacağı kuşkusuzdur....

              Köyünde 5304 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan kadastro çalışmaları sırasında orman olarak sınırlandırılan ve 20.12.2006 ile 18.01.2007 tarihlerinde kısmi olarak ilan edilen 102 ada 1 parsel sayılı Devlet Ormanının O.S. 413-410-395-383 ve 381 noktalarını birleştiren hattının güneyinde kalan alanın orman olduğu halde orman sınırları dışında bırakıldığını, bu bölümün orman niteliğinde Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, kadastro sırasında dava konusu 146 ada 1, 2 ve 19 parsel sayılı taşınmazların maliki mahkemece belirlenmek üzere ve davalı olduğu belirlenerek düzenlenen tespit tutanağı kadastro mahkemesine gönderilmiştir....

                Taşınmazın kadastrosunun 3402 sayılı Kanuna göre yapılması, Kadastro Kanununda, bu Kanuna göre yapılan kadastro tespitlerinde 3402 sayılı Kadastro Kanunundaki usûl ve esasların uygulanacağının belirtilmesi, zilyetliğe ve/veya vergi kaydına dayalı olarak kadastrodan önceki nedenlerle açılan davalarda 30 günlük hak düşürücü sürenin uygulanıp, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinde ki 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmamasının kanuna, Anayasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmelerine ve hukukun genel ilkelerine aykırı olması yanında; ilgili kanunun bir maddesinin uygulanıp, diğer bir maddesinin uygulanmaması şeklinde yapılan bir uygulama ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3. maddesinin yok sayılması mümkün değildir....

                  Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Kanunun 17/b 2 maddesi uyarınca yapılan kadastro işlemi vardır. Ayrıca çekişmeli yerde ... kadastro işlemi ve 2/B uygulaması 1996 yılında yapılmış ve 1998 yılında kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre çekişmeli yerin bilirkişi raporuna göre ağaçlandırma sahası kapsamında kalmadığı anlaşıldığına göre yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik yoktur. Ancak mahkemece verilen kararda "parselin diğer kısımları yönünden daha önce karar verilmiş olduğundan" şeklinde hüküm kurulmuş ise de doğru sicil oluşturmak kamu düzeni ile ilgilidir. Ancak bu durum hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir....

                    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesine itiraz yönünden reddine, ... mahallesi eski 1015 parselin, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca düzenlenen uygulama kadastro tutanağındaki gibi 28115 ada 44 parsel sayısıyla ve 1769,66 m² yüzölçümünde tapu siciline aynen aktarılarak uygulama kadastro tutanağı gibi tapuya tesciline, taşınmazın orman vasfıyla tesciline ilişkin talep yönünden ise mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereğince yapılan, kadastro haritalarının yeniden düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin yapılması işlemine itiraz ile kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkindir....

                      UYAP Entegrasyonu