Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı Hazine vekili 17/09/2018 tarihli cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu taşınmazlarda davacının tapu kaydının iptali ve tescil talebinin yersiz olduğunu ve davanın reddi gerektiğini, 2B niteliğindeki taşınmazların T5 adına tescilli olduğunu ve davacının ancak zilyet olarak beyanlar hanesine şerhini talep edebileceğini, müvekkil idare tarafından yapılan işlemlerinin usul ve yasaya uygun olduğunu, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Kadastro Mahkemesi'nin 2013/64 Esas, 2013/95 Karar sayılı kararı ile ... lehine zilyetlik şerhi verildiği ve bu kararların 10.07.2013 tarihinde ayrı ayrı kesinleşmiş olduğu anlaşılmaktadır. Kullanım kadastrosuna itiraz davalarında, davanın taşınmazın maliki olan Hazine ile birlikte lehine kullanıcı şerhi verilen kişilere birlikte yöneltilerek bu kişilere karşı yürütülmesi zorunlu olduğu halde çekişmeli parsellerde hükmen şerh sahibi olan ... ve ...'in davaya dahil edilmesi gerektiği düşünülmemiştir. Hal böyle olunca; davacılara çekişmeli parsellerde mahkeme kararı ile lehine kullanıcı şerhi verilen ... ve ...'a karşı davayı yaygınlaştırma olanağı tanınmalı, adı geçenlere dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeli, yöntemine uygun şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların bildirdikleri deliller de toplanıp usulünce değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir....

    Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu 2002/15 Esasında görülen davanın, hasımsız açıldığı gerekçesiyle usulden reddedildiğini, idarenin hasımlı dava açması gerekirken bu yönde bir dava açmadığını, 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosunun, 3302 sayılı Kanun kapsamında yapılan 2/B uygulamasına dayanılarak yapıldığını açıklayarak, idarece yapılan 2B uygulama çalışmalarının yok hükmünde sayılması için hasımlı dava açılmasını, bu davanın bekletici mesele sayılarak dava sonucunda ... ve Örnek Köyde yeniden 2B uygulamasının Kanuna ve usulüne uygun yapılmasını ve bu yönde karar verilmesini dava ve talep ettikten sonra; 20.3.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle, müvekkillerinin kullanmış olduğu yerlerin bilirkişi tarafından belirlendiğini belirterek, 3302 sayılı Kanun kapsasmındaki komisyon çalışmalarının dayanak yapıldığı 5831 sayılı Kanun kapsamında yapılan kadastro çalışmalarındaki hatalı tespitlerin iptali ile taşınmazların 2B vasfı ile müvekkileri adına kullanıcı tespitinin yapılmasını talep...

      Mahkemece, temyiz konusu 25729 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davacı lehine kullanıcı şerhi verilmesi gerekirken davacının kullanıcı olduğunun tespitine karar verilmesi ve çekişmeli taşınmaz ile ilgili olarak sicil oluşturmak adına tapuya tescil kararı verilmesi gerekirken verilmemiş olması isabetsiz olup bu hatalar bozma nedeni ise de; davacı tarafın temyizi olmasa bile hükmün infazının tereddütsüz sağlanabilmesi kamu düzeninden olduğundan ve hataların düzeltilmesi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden hükmün 8 numaralı fıkrasında yer alan “iptaline” kelimesinden sonra gelen cümlenin hükümden çıkarılarak yerine “Taşınmazın arsa vasfı adına tesciline, taşınmazın tapu kaydının beyanlar hanesine; 6831 sayılı Yasa'nın 2B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılmıştır, taşınmazın tamamı 1987 yılından beri ...'...

        Somut olayda; 1991 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında taşınmaz ... evlatları ... ve ... ile ... oğlu ... adlarına kullanım şerhi verilerek ... adına tespit edilmiş ve tespit 1992 yılında hükmen kesinleşmiştir. 3402 sayılı Yasa'ya, 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. madde uyarınca, 2011 yılında 6831 sayılı Yasa'nın 2B maddesi uyarınca ... sınırları dışına çıkarılan taşınmazlarda kullanıcı güncelleme çalışması yapılmış, ... yerine devir nedeniyle davacı oğlu ... yazılarak, ... evlatları ... ve ... ile Mümin oğlu ... adlarına kullanıcı belirlemesi yapılmıştır. Davacı çekişmeli taşınmazın uzun yıllardır kendi kullanımında bulunduğu iddiasıyla dava açmış ise de ... tespitinin kesinleştiği 1992 tarihi ile dava tarihi olan 2013 yılı arasında 3402 sayılı ......

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTAL VE TESCİL KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Çekişmeli 103 ada 537 parsel sayılı taşınmaz, 103 ada 516 parsel sayılı taşınmazdan hükmen ifraz edilerek 30.04.2000 tarihinde davalı Hazine adına zeytinlik vasfı ile tescil edilmiş, tapu kütüğünün beyanlar hanesine; taşınmazdaki zilyetliğin ...'a ait olduğu yönünde şerh verilmiştir. Davacı ... çekişmeli taşınmazın 6831 sayılı Kanun'un 2B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden olduğunun tespiti ile lehine kullanıcı şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır....

            Davacı ..., çekişmeli taşınmazların kendi kullanımında bulunduğu iddiasına dayanarak adına kullanıcı şerhi verilmesi istemi ile dava açmıştır. 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi gereğince taşınmazların tapu kayıtlarının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi yazılabilmesi için, taşınmazın 6831 sayılı Yasa'nın 20.06.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman sınırları dışına çıkarılmış olması ve taşınmaz hakkında kullanım kadastrosu yapılması ya da daha önce yapılan kadastrosunun güncelleme işlemine tabi tutulması gereklidir. Somut olayda çekişmeli 8933 ada 15, 16, 17, 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar, 1393 sayılı orman parselinin 2012 yılında ifrazı ile oluşan 1879 parsel sayılı taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulmasıyla oluşmuşlardır. Dosyaya gelen yazı cevabından çekişmeli taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Yasa'nın Ek-4. maddesi gereğince yapılmış bir kullanım kadastrosu ya da güncelleme çalışması bulunmadığı anlaşılmaktadır....

              Mahkemece, davanın 2B işlemine itiraz davası olduğu, taşınmazın bulunduğu yörede 2B işleminin 2002 yılında kesinleştiğinden davanın görev yönünden reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin kabulü, dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Dava, 5831 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 4.madde gereğince yapılan kullanım kadastrosu askı ilânı süresi içinde açılmış olan kullanım kadastrosuna itiraza ilişkin olup, görevli mahkeme kadastro mahkemesidir. Bu nedenle, işin esasına girilmesi gerekirken, görevsizlik kararı verilmesi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 06/12/2012 günü oy birliği ile karar verildi....

                Mahkemece yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmazın, Hazinenin 11.11.2010 tarih ve1336 sayılı olurları ile Orman Yönetimine tahsis edildiği, eylemli orman olması nedeniyle veya eylemli orman olmamakla birlikte ağaçlandırılmak üzere Orman Yönetimine tahsis edilen yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı gibi, bu tür taşınmazların tapu kaydının beyanlar hanesine kullanıcı şerhi verilmesine de olanak bulunmadığı, idari yargıda idari tahsis kararı iptal edilmedikçe veya idarece tahsis kararı kaldırılmadıkça tahsis işlemi geçerliliğini sürdüreceğinden, bu tür bir yere kullanıcı şerhi istemiyle açılan davanın dinlenilme olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....

                  Somut olayda;talebin,kadastro çalışmaları sonucu mülkiyeti davalı Hazine adına kayıtlı 2B kapsamındaki taşınmazda beyanlar hanesinde boş olan kullanıcı hanesi kısmına "İsmail oğlu ..." isminin yazılması ilişkin olduğu,,dava konusu olan taşınmaz hakkında 2B kadastro tutanaklarının düzenlendiği, bu düzenlenen tutanakların askı ilanının 09.09.1995-09.10.1995 tarihi olduğu,bu tarihten sonra tutanak içeriklerine itiraz edildiği ve davanın 3402 sayılı kanun uyarınca yapılan kadastro çalışmaları ve tutanaklarının içeriğine ilişkin olduğu, davanın 6100 sayılı kanunun 4/1-c maddesinde sayılan salt zilyetliğin korunmasına ilişkin bir dava olmadığı , görevli mahkemenin 6100 Sayılı HMK'nin 2/1 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, uyuşmazlığın Kocaali Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek çözümlenmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;6100 sayılı HMK.'...

                    UYAP Entegrasyonu