"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Tarih ve numarası yukarıda Yazılı hükmün incelenmesi sırasında Özel Daireler arasında meydana gelen görev uyuşmazlığının giderilmesi istenilmekle, 2797 sayılı Yasa uyarınca toplanan Başkanlar Kurulu'nca dairelerin görevsizlik kararlarıyla dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü: Dava, İİK'nun 72.md. sinden kaynaklanan istirdat istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın bu titeliği itibarıyla hükmün temyiz inceleme görevi 19. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: 19. Hukuk Dairesinin görevsizlik kararının KALDIRILMASINA, dosyanın bu Daireye gönderilmesine 28.11.2013 gününde oybirliği ile karar verildi....
Zira TTK, kanun gereği ticarî dava sayılan davalar haricinde, ticarî davayı “ticarî iş” esasına göre değil, “ticarî işletme” esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticarî nitelikte olması tek başına davayı ticarî dava haline getirmez. Doktrinde, 01/10/2011 tarihinden sonra 2004 sayılı İİK m. 89 hükmü uyarınca üçüncü kişi tarafından açılan menfî tespit davaları için görevli mahkemenin, HMK’nın 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu ifade edilmiştir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, 2. Bası, Ankara: Adalet Yayınevi, 2013, s. 476). 2004 sayılı İİK'nın m. 89/3 hükmü açılan menfi tespit davasında maddenin yer aldığı İİK'da görev yönünden özel bir düzenlemeye yer verilmemiştir....
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİKnun 366. ve 6100 sayılı HMKnun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMKnun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA; taraflarca İİKnun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde geri verilmesine 13.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Dosyamızda davacının icra takibinde borçlu olmadığı, İİK 89 gereğince menfi tespit davasının ikame edildiği, İİK 89 da İİK 72.ye paralellik oluşturacak şekilde istirdat davasına dönüşeğine dair bir hüküm bulunmadığı, bu durumda davacının icra alacaklısına karşı açtığı eldeki menfi tespit davasının istirdat davasına dönüşmeyeceği, olsa olsa yapmış olduğu ödeme nedeniyle icra borçlularına karşı sebepsiz zenginleşme davası açabileceği ya da 2004 sayılı Yasa 89. maddesi gereğince kendisine gönderilen haciz ihbarnamelerine yasal süresinde itiraz etmeyen 3. Kişi borçlu olmadığı bedeli ödemek zorunda kalması halinde İİK'nun 89/5 maddesinde "Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65'inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.)...
E. sayılı dosyasından 28.11.2022 tarihinde iş yerine gelinen haciz sırasında düzenlenen Haciz tutanağında belirtildiği üzere “Tüm yasal başvuru hakları saklı kalmak kaydı” ile haciz tehdidi altında aynı gün 28.11.2022 tarihinde 300.000,00 TL olarak Davalı Şirket Avukatı ....... tarafından bildirilen banka hesabına ödeme yapılmak zorunda kalındığını,2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72’ nci maddesindeki “Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını isteyebilir.”...
Esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 7.130,00 TL teminatın 2004 Sayılı İİK'nın 36/5. maddesi gereğince yatıran davacı tarafa talebi halinde İADESİNE,6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/2 maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/06/2024...
Davalı vekili, davaya konu ödemenin Mayıs 2004 tarihinde yapıldığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, menfi tespit davası sırasında paranın icra dairesine ödenildiği bildirilmemiş böylece davaya istirdat davası olarak bakılamamış ise daha sonra açılacak istirdat davasında bir yıllık hakdüşürücü süre menfi tespit davasının kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayacağı, somut olayda, davalıya ödemenin 14.5.2004 tarihinde yapıldığı, menfi tespit davasının kararının 08.01.2010 tarihinde kesinleştiği, davaya konu icra takibinin başlatıldığı tarih ile menfi tespit davasının kesinleştiği tarih arasında 1 yılı aşkın süre geçtiğinden davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemesi'nin 2022/727 esas sayılı dosyasıyla BİRLEŞTİRİLMESİNE, 2- Bu dosyanın esası kapatılarak yargılamanın...Mahkemesi'nin 2022/727 esas sayılı dava dosyası üzerinden yürütülmesine 3-Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin birleştirilen dosya üzerinden karara bağlanmasına, Dair, H.M.K.'nun 320. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda tensiben, birleştirilen dosya üzerinde asıl hükümle birlikte istinaf yolu açık olmak üzere tensiben karar verildi. 08/05/2023 Katip ... ¸e-imzalıdır. Hakim ... ¸e-imzalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Borçlu vekili, takibe dayanak ilamda, asıl alacak kalemlerine dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedildiği halde ilama aykırı olarak, ilamın kesinleşmesinden sonra Anayasa’nın 46/son maddesine göre kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranının talep edildiğini ve ayrıca 11.06.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6487 sayılı Kanun'la 2942 sayılı Kanun'un Geçici 6/5 fıkrasındaki değişiklikle talep edilebilecek faizin kanuni faiz olması gerektiğini açıklayarak, icra emrinin ilam kesinleştikten sonra kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı talebi yönünden iptaline karar verilmesini istemiştir....
Somut olayda; davacı tarafça, davalıya yana borçlu olunmadığının tespitinin ve davalı yana ödenen bedelin istirdadının talep edildiği, istirdadı istenen talep yönünden dava değerinin ve talep sonucunun açık bir şekilde belirtilmediği, mahkememizce verilen ara karar ile talep sonucunu açıklamak ve dava değerini bildirmek üzere kesin süre verildiği, ancak verilen kesin süre içinde de talep sonucunun ve dava değerinin açıklanmadığı, dava açılmadan önce bir kısım ödemelerin yapıldığının davacı tarafça bildirildiği, yapılan bu ödemeler yönünden terditli olarak istirdat isteminde bulunulamayacağı, istirdat istemi yönünden dava değeri bildirilmediği, dava dilekçesindeki eksikliği verilen kesin süre içinde giderilmediği, bu hali ile ----- Sayılı ilamında da belirtildiği HMK md . 119/2 uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....