Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi’nce verilen 13/02/2017 tarih ve 2017/65-2017/63 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkilinin davalı limited şirketin ortağı olduğunu, diğer davalı ... tarafından şirkete alınmadığını, müdürlük görevini yerine getiremediğini, şirketi temsil edemediğini ileri sürerek şirketin tasfiyesine ve ortaklık payının kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; tasfiyesi istenen şirketin ... Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararı ile tasfiyesine karar verildiğini, ilgili kararın temyiz edilmeden kesinleştiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir....

    Bakırköy 7 Asliye Ticaret Mahkemesi 'nin 2017/1065 Esas sayılı dosyasında dava terditli açılmış olmakla; davacı ... tarafından davalı ...nin fesih ve tasfiyesinin talep edildiği, eldeki istinafa konu dava dosyasında da yine davacı ...'in ...nin fesih ve tasfiyesinin talep edildiği, anlaşılmaktadır. TTK'nın 531.maddesine dayalı davada, neticei talep davalı şirketin fesih ve tasfiyesidir. Anonim şirketlerde ortaklara, doğrudan çıkma davası açma hakkı verilmemiştir. Fesih ve tasfiye davasında mahkemece fesih için haklı sebeplerin varılığını tespit ederse, "feshin son çare olduğu" ilkesinden hareketle, fesih yerine çıkma veya uygun başka bir şeye karar verebilir. Bu nedenle eldeki dava ve derdestlik itirazına konu dava terditli dava niteliğinde değildir. Çünkü davacının ileri sürdüğü çıkma ve çıkma payının ödenmesi talebi, fesih ve tasfiye kararı yerine mahkemenin vereceği bir karara ilişkindir....

      Davacı taraf, davalı limited şirketlerin ortağı olan davalı ... hakkında başlattıkları icra takipleri neticesi pay haczi yaptırdıklarını ve borcun ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesi isteminde bulunmuş, mahkemece de icra takiplerinin kesinleştiği, borcun ödenmediği, davalı ...'ye ait payların haczedildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, bu karar da Dairemize ait 05.06.2014 tarihli ilam ile onanmıştır. Oysa ki, ortaklardan birinin payını haczettirmiş olan alacaklının şirketin fesih ve tasfiyesini isteyebilme imkanını tanıyan 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesi yargılama sırasında yürürlükten kaldırılmıştır....

        nın şirket adına yaptığı bir taahhüt bulunmadığı gibi, şirketin de hiçbir zaman ortağı olmadığı bu nedenle şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirketten adi ortaklık sözleşmesi gereğince ortaklıktan ayrılma payını talep etmesi hukuken mümkün olmadığı, davalı şirketin bu nedenle iş bu davada taraf sıfatının ve adi ortaklıktan kaynaklanan bir sorumluluğunun olamayacağı benimsenmiş ve şirket aleyhine açılan dava mahkememizce sıfat yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Diğer davalı ...'nın, ... ile aralarında yaptığı 04/12/2018 tarihindeki adi ortaklık sözleşmesinin tarafı olması ve imzanın da inkar edilmemesi karşısında iş bu davalı aleyhine açılan davada, davalı ...'nın taraf sıfatının bulunduğu tartışmasızdır. Ancak mahkememizce davacı ... ve davalı ... arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin fesih ve tasfiyesi sonucu sözleşme hükümlerine uygun olarak adi ortaklık sona ermesi halinde davalı ...'...

          Maddesi kapsamında davacı vekiline davayı kimin adına açtığı hususu ve netice i talebini açıklaması hususu istenilmiş; davacı vekilinin davayı şirket yetkilisi ---------- adına açtıklarını, taleplerinin ise hem şirketin fesih ve tasfiyesi hemde ---------- kaydının silinmesine yöneliktir olduğunu beyan etmiş ve beyanı altına imzası alınmıştır.Dava, davacının ortağı ve yetkilisi olduğu dava dışı ---------- Şirketinin fesih ve tasfiyesi ile ----------- sicil kaydının silinmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.Limited şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin davada husumet mutlaka feshi istenilen şirkete yönetilmelidir. Yargıtay kökleşmiş içtihatları ve yerleşmiş görüşü de bu yöndedir. Ancak işbu davada davacı davayı şirkete yöneltmek yerine, ----------- Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açmıştır....

            kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davacıların davalı şirket ortaklığından çıkartılmalarına, davacı ... için 715.419,90 TL, davacı ... için 701.465,65 TL çıkma payının davalı şirketten tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir....

              Maddesi ve uygulama iç genelgesi gereği mükellefiyet kaydının 31.12.2014 tarihi itibariyle resen terk ettirildiği, şirketin idare ve temsil organının bulunmadığı dikkate alındığında şirketin devamının ve kuruluş amacını gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla açılan davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur....

                Davalı vekili, limited şirketlerini fesih ve tasfiyesi talebiyle açılan davalarda tüm ortakların davacı ve davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, şirket müdürü...’ın davacı iddialarının aksine tüm görevlerini eksiksiz olarak yerine getirdiğini,davacının şirketin tüm faaliyetlerinden haberdar olduğunu, davacıya ödenmemiş bir kâr payı bulunmadığını,şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirir bir sebebin bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir....

                  ın şirket faaliyetlerini basiretli bir şekilde yürütmediği, bu nedenle davacının şirketin tasfiyesini istemekte haklı bulunduğu, şirket müdürünün şirkete verdiği zarardan dolayı talep edilen alacak miktarının tasfiye sırasında oluşacak duruma göre tasfiye memuru tarafından değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle şirketin fesih ve tasfiyesine sair taleplerin reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin şirketin fesih ve tasfiyesine yönelik karar yönünden temyiz itirazının reddi gerekmiştir. ...- Dava dilekçesinde, şirketin fesih ve tasfiyesi ile şirket müdürü aleyhine sorumluluk davası birlikte açılmış olup, bu iki davanın birlikte görülmesi mümkün değildir....

                    ın şirketin devamından yana olduğunu, bu nedenlerle şirketin fesih ve tasfiyesi yerine davalı ...'nin çıkma payının kendisine ödenmek suretiyle şirketten çıkartılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava konusu şirkete ait sicil kaydının celp ve tetkikinde; şirketin merkezinin mahkememiz yargı sınırları içinde bulunduğu, bu bağlamda davaya bakma görev ve yetkisinin mahkememize ait olduğu, şirketin davanın tarafları olan ... ve ... tarafından müştereken temsil edildikleri anlaşılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu