Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : 26/08/2009 HÜKÜM : Beraat (her iki suçtan) Dosya incelenerek gereği düşünüldü: Klinik Sağlık Hizmetleri A.Ş.’nin kurucusu ve hissedarı olan sanığın, çok para kazanacaklarını vaat ederek karıkoca olan katılanları bu şirkete ortak yaptığı, sanığın hisse devri suretiyle gerçekleştirdiği bu ortaklık işlemi öncesinde katılan ...’dan senet karşılığında 95.000 TL para aldığı, bilahare 04/09/2007 tarihinde yapılan genel kurula katılanlar iştirak etmediği halde hazirun cetveline katılanlar yerine imza atan sanığın, bu şekilde katılanlardan Mustafa’nın 3 yıl süre ile yönetim kurulu başkan yardımcısı, diğer katılan ...’un da yine 3 yıl süre ile denetçi olarak tayin edilmelerini sağladığı, daha sonra bu kararı Üsküdar 9....

    İlk derece mahkemesince; Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu Gözetim Dairesi Başkanlığı'nın davalı şirkete hitaben yazdığı 08/12/2017 tarihli yazıda, Bakanlar Kurulu Kararının 3.maddesinde belirtilen ve bağımsız denetim için gerekli olan genel ölçütlerden en az ikisini art arda 2015 ve 2016 hesap dönemlerinde sağlamaları nedeni ile 2017 hesap dönemi için bağımsız denetime tabi olduğunun belirlendiği, TTK 397/2 fıkrasına göre şirkete denetçi tayininin kanuni bir zorunluluk olduğu, davacı şirketin davalı şirkete ulaşabilmek amacı ile çaba gösterdiği denetçi atanmasının tüm paydaşların yararına olduğu, yönetim kurulu üyelerinin görev sürelerinin dolduğu, şirkete bağımsız denetçi seçmek zorunluluğu bulunduğu, davacı şirketin yönetim kurulu üyelerinin görev süresinin dolduğunu bilmeleri gerektiği, şirketin devamlılığı için yönetim kurulu üyesinin ve denetçi seçiminin zorunlu olduğu, B grubu hissedar olan davacının yönetim kuruluna aday gösterme hakkını kullanmamış olmasının...

      ın davalı şirkette yasal olarak denetçi sıfatının oluşmadığı, bu sebeple 2015 ve 2016 yılı Akif ... tarafından imza edilmiş Denetçi Raporuna itibar edilemeyeceği anlaşıldığından, 2015 ve 2016 yıllarına ait Yönetim Kurul Faaliyet Raporu, Denetleme Kurulu Raporunun okunmasına yönelik 3 nolu kararın iptali gerektiği; 4 nolu karar incelendiğinde yine denetçi sıfatı bulunmayan denetçi tarafından tanzim ve imza edilmiş olması sebebiyle 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve gelir gider hesaplarının okunmasına yönelik 4 nolu kararın iptali gerektiği; 5 nolu karar incelendiğinde denetçi sıfatı bulunmayan denetçi tarafından hazırlanan Denetçi Raporuna itibar edilemeyeceği, bilançoların gerekli denetime tabi tutulmadığı anlaşılmakla yönetim kurulu üyelerinin ibrasının da iptali gerektiği; özel denetçi atanması talebinin reddine yönelik 6 nolu karar yönünden iptal için gerekli yasal şartların oluşmadığı; gündemde olmasa da yönetim kurulu üyesi seçilmesinin kanunen mümkün olduğu anlaşıldığından 7 nolu...

        A.Ş.’nin, davalı şirkete bağımsız denetçi olarak seçilemeyeceği belirtilmiştir. 17.09.2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantısında Şirkete bağımsız denetçi olarak YMM ... değil, YMM ...’ın bünyesinde çalıştığı ... A.Ş. seçilmiştir. Anılan firmanın bağımsız denetçiliğe engel bir hali bulunmadığı gibi davacı taraf da böyle bir iddia ileri sürmemiştir. Dolayısıyla, şahıs ve şirket ayrımı dikkate alındığında davacıların iddialarının yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Somut olayda, davalı şirkete ... A.Ş.'nin 17/09/2020 tarihli genel kurulda bağımsız denetçi olarak seçildiği, bu tarihten önce davalı şirket ile herhangi bir ilişkisinin olmadığı, dava dilekçesinde belirtilen ...'ın ... A.Ş.'nde son bir yıldır şirket müdürü olarak görev yaptığı, ...'ın bağımsız denetçi olmadığı dikkate alındığında davacıların iddialarının değerlendirilmediği gibi ...'...

          ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2017/1102 KARAR NO : 2018/138 KARAR TARİHİ: 07/02/2018 DAVA: Ticari Şirket (Kooperatife Denetçi Tayin Edilmesi) KARAR TARİHİ: 28/04/2021 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA:Davacı vekili dava dilekçesi ile; kendi adına asaleten müvekkili ... adına vekaleten açtığı davada müvekkili ...'in .... Kooperatifin yönetim kurulu üyesi, kendisinin de kooperatif üyesi olduğunu, davalı kooperatifin 16/05/2016 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında denetim kuruluna üye seçimi yapıldığını, ancak denetim kuruluna seçilen üyelerin ve yedek üyelerin tamamının istifa ettiğini ileri sürerek ilk genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere davalı kooperatife denetçi tayin edilmesini istemiştir....

            Davacılar tarafından ilk derece mahkemesinin 2019/198 Esas sayılı dosyası ile davalı şirkete özel denetçi tayin edilmesi talebi ile 14.01.2019 tarihinde açılan davada Mahkemece 13.03.2019 tarihli karar ile; davalı şirketin 21.12.2018 tarihinde yapılan 2017 yılı olağan genel kurul toplantısında davacıların özel denetçi tayin edilmesi taleplerinin zımnen reddedilmiş olduğu, taraflar arasında uyuşmazlık bulunduğu, davacıların davalı şirketin hakim şirketi aleyhine zarara uğratıldığına yönelik iddialarının ikna edici olmadığı, yazılı bir delilin sunulmadığı ve özel denetçi atanmasını gerektirir bir durum bulunmadığı gerekçesi ile talebin kesin olarak reddine karar verildiği, davacılar tarafından ilk derece mahkemesinin 2019/200 Esas sayılı dosyası ile bilgi edinme talebi ile 14.01.2019 tarihinde açılan davada, Mahkemece 10.04.2019 tarihli karar ile; davacıların 21.12.2018 tarihinde sunmuş oldukları soruların davalı şirket tarafından 29.11.2018 tarihinde cevaplandırıldığı, davalıların verilen...

              Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 13/01/2016 gün ve 2015/208-2016/15 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: 6102 sayılı TTK'nin 440/2 maddesi uyarınca, mahkemece şirkete özel denetçi atanması talepleri hakkında verilen kararlar kesindir. HUMK 432/4. maddesine göre, temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay'da bu konuda karar verebileceğinden, davacı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 22/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 18/02/2015 gün ve 2014/766-2015/146 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Şirket vekili tarafından istenilmekle dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: TTK'nın 440/2 maddesi uyarınca, mahkemece şirkete özel denetçi atanması talepleri hakkında verilen kararlar kesindir. HUMK’nın 432/4. maddesine göre, temyizi kabil olmayan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay'da bu konuda karar verebileceğinden, davacılar vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıdaki bentte açıklanan nedenlerle, davalı Şirket vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, 11/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ SIFATIYLA) TARİHİ :07/10/2021 ESAS NO :2021/222 KARAR NO :2021/442 DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) KARAR TARİHİ :07.02.2022 GEREKÇELİ KARAR TARİHİ : 07.02.2022 İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bergama 1. Asliye Hukuk (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesi arasında oluşan görev uyuşmazlığının yargı yeri belirlenmesi yoluyla giderilmesi İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından talep edilmekle dosya kapsamı incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, kayyım atanması istemine ilişkindir. İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Bergama 1. Asliye Hukuk Mahkemesi arasında HSK'nun 7.7.2021 tarihli 608 sayılı kararı ilgi tutularak karşılıklı olarak görevsizlik/gönderme kararları verilmiş, yargı yerinin belirlenmesi için dosya Dairemize gönderilmiştir....

                    Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 2013/301 E. sayılı davanın açıldığını, davalı şirket organlarının müvekkillerini zarara uğrattıklarını ileri sürerek, bağımsız özel denetçi tayin edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, yasanın aradığı anlamda ön koşulun gerçekleşmediği gerekçesiyle 26.03.2014 tarihli karar ile davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. Mahkemece bu kez 14.10.2014 tarihli ek karar ile davanın reddine dair verilen asıl hükmün kesin olduğu gerekçesiyle davacılar vekilinin temyiz isteminin reddine dair verilen ek kararın, davacılar vekilince temyizi üzerine ek karar Dairemizce onanmıştır. Davacılar vekili, bu kez karar düzeltme isteminde bulunmuştur. Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacılar vekilinin HUMK 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirisini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir....

                      UYAP Entegrasyonu