Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şirketin % 5 payının Koray Yaşar Atamyıldız'a, % 95 payının ise nama yazılı senetleri ibraz eden Abdurrahman Oğuz Serim'e ait olduğunu ve davacının murisi Ömer Saçaklıoğlu'nun şirket hissedarı olmadığını, İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/422 Esas sayılı dosyasında 15.12.2022 tarihinde verilen ara kararla şirket hisselerinin tamamının üçüncü kişilerde bulunması ve bu kişilerin görünüşte yetkili hamil olmaları ve pay defterinde kayıtlı olmaları nedeniyle bu payların mirasçılara nakledileceğine ilişkin görünüşte bir haklılık bulunmaması nedeniyle kayyım atanması ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin tedbirin kaldırıldığını, terekenin tümüne ilişkin davaların tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiğini, satış işleminin icra takibi üzerine kıymet takdiri yapılarak İstanbul 33.İcra Mahkemesinin kesin nitelikteki kararı uyarınca yapıldığını, buna rağmen rızai satış varmış gibi talepte bulunmanın usulsüz olduğunu, taşınmazların değerinin davacının afaki iddialarının aksine 272.620.000...

Davalılar vekili, davacının şirket müdürü olduğu dönemde şirketle ilgilenmediğini ve zarara uğrattığını, ayrıca davacının eşi ve oğlunun kurduğu şirketin faaliyetleri nedeniyle davalı şirketin kaynaklarının bu şirket için kullanılmakla yetinilmeyip ayrıca davalı şirketin bu şirkete borçluymuş gibi gösterildiğini, davacının vergi borç ve cezalarına yol açarak şirketi zarara uğrattığını, şirket karını kendisi ve ailesi için sarf ettiğini, müvekkilinin kar payının ödenmediğini ve şirket işleyişinden haberdar edilmediğini, müvekkilinin davacıya gönderdiği ihtarnamelerin sonuçsuz kaldığını, müvekkilinin davacı aleyhine açtığı haklı davalar bulunması ve müdürlük görevinin müvekkilince yerine getiriliyor olması nedeniyle davacının keyfi yönetimini sürdüremeyeceğini düşünerek haklı sebep olmamasına rağmen şirketin feshini istediğini, kendi fiilleri ile feshe sebep olan davacının bu davranışlarından kendi lehine sonuçlar elde etmesinin hukuken mümkün olmadığını ve şirketin sona ermesinin müvekkilinin...

    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu arsa vasıflı 239 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 30.11.1951 tarihinde kadastro ile 3/6 payının ..., 1/6 payının ..., 1/6 payının ..., 1/6 payının da ...adına tescil edildiği, davalı Vakıflar İdaresi tarafından hasımsız olarak açılan dava sonucunda ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1989/449-634 Esas-Karar sayılı ilamı ile kayıt maliklerinin mirasçı bırakmadan öldüğü gerekçesiyle taşınmazın 27.02.1990 tarihinde ... Vakfı adına tescil edildiği, davacı ...’in, paydaşlardan ...’nın mirasçısı olduğunun ... 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 04.05.2010 tarihli ve 2009/514 Esas, 2010/494 Karar sayılı veraset ilamı ile saptandığını ileri sürerek tapu iptal ve tescil isteğiyle eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında ...’nın diğer mirasçısı ...’ın mirasçılarının da davada yer aldığı ve tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istediği, ... 1....

      Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda; davacı tarafça verilen vekaletname ve feragatnamelerin resmi şekilde düzenlendiği gibi vekaletin kötüye kullanılması nedeniyle işlem yapıldığı ileri sürülerek açılan bir davanın bulunduğunun ileri sürülmediği, murisin ölüm tarihi itibariyle terekeye dahil olmayan 80 plakalı araca ilişkin terekeye ait olduğu iddiasıyla tenkis veya denkleştirme isteğiyle açılan bir dava da bulunmadığı, davacının gabin iddiasını kanıtlayamadığı, imzası inkar edilmeyen sözleşmenin 4. maddesinde davacı taraf devredilen miras payı nedeniyle herhangi bir hak ve alacağının kalmadığını bununla ilgili hiçbir talebinin olmadığını bildirmiş olmakla murisin ölümü tarihinden sözleşme tarihine kadar tereke gelirlerinden miras payının ödenmesine ilişkin talebin de sözleşme hükümleri gerekçe gösterilerek reddinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir....

        iskan payının dava konusu edildiğini, dava dilekçelerindeki talebin gayet açık oluğunu, mahkemenin bu açık talebi hatalı yorumlayarak usulden redde karar vermesinin hatalı olduğunu" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....

        Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının mirasçılar adına tescil talep etmesi ve davalının 3. kişi olması karşısında terekeye temsilci atanarak yargılamaya devam edilmesi doğru ise de davalının babası ...’nun ölümüyle, davacı ile davalının ... mirasçıları olduğu, dava dilekçesinde dava konusu taşınmazların terekeye döndürülmesi talep edilmiş ise de mirasçılar arasında görülen davanın miras payı ile sınırlı görüleceği, 6100 sayılı HMK'nın 115/3 üncü fıkrasınca dava şartı noksanlığı giderildiğinden terekeye temsilci atanmasına gerek kalmadığı, tereke temsilcisinin taraf sıfatının sona erdiği, davacı asılın davasından feragat ettiği gerekçesiyle davacı tereke temsilcisi vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre anlaşmazlığın ön incelemeden sonra giderilmesi nedeniyle ücretin tamamına hükmolunacağı, eldeki davanın miras payı oranında tapuya kayıt ve tescil...

          ödemeleri yapmamaları nedeniyle sonlandırmanın gerçekleştirilemediğini, 2011 yılından beri müvekkilinin şirkete sokulmadığını, müvekkilinin oyalandığını, kar payı bile ödenmediğini, 20/02/2015 tarihli noter ihtarnamesi ile müvekkilinin güncel haklarının ödenmesini istediğini, 06/03/2015 tarihli cevabi ihtarname ile vergi cezası nedeniyle kar dağıtımı yapılamadığının ve cezanın ödenmesi için müvekkilinin şirkete ödeme yapmasının istenildiğini, diğer şirket ortaklarının bir takım usulsüz işler yaptıkları düşüncesinin doğmasına neden olduklarını, 30/07/2015 tarihli noter ihtarnamesi ile de çıkma payının ödenmesi ile şirket ortaklığından çıkma istediğini davalıya bildirdiğini, 06/08/2015 tarihli cevabi ihtarname ile müvekkilinin iddialarını doğrular mahiyette ve şirketin içinin boşaltılması amacı ile işlemler yapıldığının ortaya konulduğunu, benzer şartlarda diğer ortakların şirket paylarının müvekkili tarafından alınmasının teklif edildiğini, bu durumun şirket ortaklığının artık yürümeyeceğini...

          bu durumun şirket ortaklığının artık yürümeyeceğini iyice ortaya koyduğunu, şirketin kötü yönetildiğini, şirket kaynaklarının usulsüz şekilde sarf edildiğini, Yargıtay kararları gereği ortağın iş yerine sokulmamasının, kilitlerin değiştirilmesinin şirket hesap ve belgelerinin gizlenmesinin şirketin feshi için haklı neden oluşturduğunu, müvekkilinin bilgi almasının ve inceleme hakkının sürekli engellendiğini, şirket genel kurul toplantısının yapılmamasının, şirket paralarının başka şirketlere veya kişilere kaydırılmasının, limited şirketlerde kişisel ilişkilerin güven ve ortak amaç doğrultusunda olması gerektiğini aksi halde haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshi koşullarının oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ancak fesih yerine müvekkilinin ortaklıktan çıkma payının gerçek karşılığının müvekkiline ödenmesine ve müvekkilinin şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesinin mahkemenin takdirinde olduğundan bahisle şirketin...

          yılından beri müvekkilinin şirkete sokulmadığını, müvekkilinin oyalandığını, kar payı bile ödenmediğini, 20/02/2015 tarihli noter ihtarnamesi ile müvekkilinin güncel haklarının ödenmesini istediğini, 06/03/2015 tarihli cevabi ihtarname ile vergi cezası nedeniyle kar dağıtımı yapılamadığının ve cezanın ödenmesi için müvekkilinin şirkete ödeme yapmasının istenildiğini, diğer şirket ortaklarının bir takım usulsüz işler yaptıkları düşüncesinin doğmasına neden olduklarını, 30/07/2015 tarihli noter ihtarnamesi ile de çıkma payının ödenmesi ile şirket ortaklığından çıkma istediğini davalıya bildirdiğini, 06/08/2015 tarihli cevabi ihtarname ile müvekkilinin iddialarını doğrular mahiyette ve şirketin içinin boşaltılması amacı ile işlemler yapıldığının ortaya konulduğunu, benzer şartlarda diğer ortakların şirket paylarının müvekkili tarafından alınmasının teklif edildiğini, bu durumun şirket ortaklığının artık yürümeyeceğini iyice ortaya koyduğunu, şirketin kötü yönetildiğini, şirket kaynaklarının...

            Ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır.İştirak halinde mülkiyetin gereği miras yoluyla terekeye dahil olan taşınmaz ile ilgili açılan dava ortaklardan birkaçı tarafından dava edilmiştir. Mirasçıların bir kısmı tarafından dava açılması nedeniyle mirasçılar kendi açtıkları bu davayı yalnız başına yürütemeyeceğinden davanın bütün mirasçılar ile birlikte yürütülmesi gerekir. Bu durumda mahkemece, açılan iş bu davanın görülebilmesi için diğer mirasçıların davaya katılmalarının sağlanması veya MK.640/3 maddesi gereğince terekeye temsilci tayin ettirmesi için davacılara uygun bir süre vermesi gerekir. Eğer diğer mirasçılar davaya katılmaz ve yazılı muvafakat da vermezler ise bu durumda davayı açan mirasçıların terekeye bir temsilci tayin ettirmesi gerekir (MK.640/3). Terekeye atanan temsilci, bir kısım mirasçının açtığı davaya icazet verirse davaya tereke temsilcisi tarafından devam edilir....

            UYAP Entegrasyonu