Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Ne var ki, davacıların talebi taşınmazın terekeye iadesi olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescile karar verilmesi doğru olmadığı halde bu husus davacılar tarafından temyiz konusu yapılmadığındın bozma nedeni yapılmamıştır. Bilindiği gibi HMK 297/2. maddesinde hükmün açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olması hususu düzenlendiği halde hükümde infazda tereddüt yaratacak şekilde dava konusu bağımsız bölümün gösterilmemesi doğru görülmemiştir. Ancak; anılan bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün B-1. bendinin hükümden çıkarılarak yerine B-1. bent olarak “ İstanbul ili Beşiktaş ilçesi Abbasağa mahallesinde kain 1535 ada 13 parsel taşınmazda bulunan 11 nolu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile mirasbırakan ...'...

    genel kurulda tüm kararların oy çokluğu ile alındığını, Yargıtay kararlarında toplantıya çağırma koşulu yerine getirilmeyen genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olacağının belirtildiğini, çağrının tüm pay sahiplerine ve temsilcilerine yapılmasının toplantının geçerlik koşulu olduğunu, dava dışı şirket ortaklarının kötü niyetli davranışları sonucu aynı ortaklara ait diğer şirketler hakkında da dava açıldığını, bu davalarda alınan bilirkişi raporlarını ekte sunduklarını, dava dışı şirket ortaklarının terekeye temsilci tayin edildiğini, murisin terekesine dava konusu payların da dahil olduğunu gayet iyi bildiklerini, tümü ile kasten ve kötü niyetle tereke temsilcisinin toplantıya davet edilmediğini, murisin henüz tenfizi kabil olmayan vasiyetnamesi yoluyla gelen “elbirliği mülkiyetindeki payların paylı mülkiyete dönüştürülmeden davalı şirket pay defterine işlendiğini, bu şekilde oluşan ve kesinleşmeyen yeni paylar ile 09.07.2020 tarihli genel kurul toplantısında kararlar alındığını...

      Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/2 Esas sayılı dosyasında vasiyetnamenin iptali için dava açıldığını, murisin terekesinin belli olmadığını ve terekeye temsilcisi atanması usul ekonomisine aykırı olduğunu, vasiyetname ile ile ilgili vasiyetname tenfiz memuru atandığını, bu nedenle halihazırda terekeye temsilci atanmasına ihtiyaç bulunmadığını, vasiyetnamenin iptali davasının sonucuna göre işlem yapılması gerekeceğinden iş bu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dolayısıyla istinaf incelemesi sadece bu yöne ilişkin yapılacaktır. Somut olayımızda, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği terekeye TC Kimlik numaralı T11 ve TC kimlik numaralı T10 temsilci olarak atandığı, davacı dilekçesinde TMK 589....

      DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava terekeye temsilci atanması talebine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne, terekeye T2 temsilci olarak atanmasına karar verilmiş, kararı davacı istinaf etmiştir. Somut uyuşmazlıkta; davacı tarafından murisi T9 kendilerine intikal eden taşınmaz yönünden İliç Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/148 Esas sayılı dosyasında el atmanın önlenmesi ve kal talepli dava açıldığını, hissedarlar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan, terekeye temsilci atanmasının sağlanması için davacıya süre verildiği, davacının bu nedenle iş bu davayı açtığı, mahkemece davalı T2 tereke temsilcisi olarak atanmasına karar verildiği görülmektedir. UYAP sistemi üzerinden yapılan dosya incelemesinde; İliç Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2018/148 Esas sayılı dosyasının el atmanın önlenmesi ve yapılan çatının yıkılması talebini içerdiği görülmüştür. Hükmü, davacı, miras ortaklığı temsilcisinin şahsına yönelik olarak istinaf yasa yoluna getirmiştir....

      Birleşen dava davacısı Fatih Taner vekili, murislerinin ölümünden 7 gün önce 45.009.177.294 TL.tutarındaki hazine bonosunu davalı Zuhal'e devrettiğini, bunun murisi kandırarak yapılan bir kazanım olduğunu, murisin baskı altında bu parayı kızına verdiğini bunun da davalının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, bu yüzden davalının aldığını terekeye iade etmek zorunda bulunduğunu belirterek 45.009.177.294 TL.karşılıksız kazandırmanın terekeye iade edilmesini , mümkün olmadığı taktirde davacının payına düşen 15.003.059.059 liranın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        ın pay devirlerinin sözleşme karşılığında verildiklerini bildikleri, birbirlerine devir yaparak sözleşmenin gereklerini yerine getirmekten kaçındıkları gerekçesiyle, davanın kabulü ile taraflar arasındaki sözleşmenin iptaline, 89 ve 90 sayılı parselde ... adına kayıtlı tam pay ile 92 parseldeki davalı ... adına kayıtlı 1/2 payın iptali ile 89 parselin 10/80 payının davacı ..., 70/80 payının davacı ...., 90 sayılı parselin 10/73 payının..., 63/73 payının ise ..., 92 parseldeki yarı payın davalı ... üzerinde bırakılarak 1/2 payının iptali ile davalı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Kararı, davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalılar ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....

          Çözümlenmesi gereken husus, çekişmeli taşınmazlarda miras payının satışına ilişkin bulunan, satıcısı kök murisin oğlu davacı ..., alıcısı kök murisin oğlu ...’in eşi ... olan, 28.12.1994 tarihli senet kapsamının hukuken nasıl değerlendirilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Tarafların kök murisi ...’ın 1977 tarihinde öldüğü, söz konusu senedin ise oğlu ...’in sağlığında, ...,... ile davacı ... arasında yapıldığı, senet tarihinde ...’in mirasçı olmayıp terekeye göre 3. kişi konumunda olduğu, kadastro tespitlerinin ise 2005 yılında murisin oğlu ... adına yapıldığı ve aynı yıl kesinleştiği, eldeki davanın 2013 yılında açıldığı ve tapu maliki ...’in yargılama sırasında, eşi ...’nin ise kendinden evvel 2002 tarihinde öldüğü dosya arasına getirtilen kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır....

            Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara tebliğ edilmiş olup davalılardan ... vasisi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davada davalı şirket ile davalı gerçek kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı ... tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle ... hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

              DAVA : Ticari Şirket DAVA TARİHİ : 29/12/2022 KARAR TARİHİ : 03/02/2023 GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/02/2023 Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirket Ortaklık Payı Alacağının Tahsili Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda, GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin...Ltd.Şti'nin 1000 payının tamamen sahibi olduğunu, müvekkilinin Pamukova Noterliğinin ...yevmiye numaralı 17/12/2018 tarihli limited şirket pay devri sözleşmesi gereği sahibi olduğu ...Tic.Ltd.Şti'nin 1000 payının tamamını ...isimli şahsa devrettiğini, bu devir işleminin hukuka aykırı olarak yapıldığını, devir işleminin TTK 595 maddesinde düzenlendiğini, kanun maddesine göre şirket karar defterine karar alınıp onaylanmasının şart olduğunu, şirket karar defterine alınmış bir karar bulunmadığını, yasaya göre şirket pay devrinin onaylanması gerektiğini, defter kayıtları incelendiğinde onaya ilişkin imzanın müvekkiline ait olmadığını, şirket defterlerinde bulunan iştirak...

                Davalılar vekili, müvekkillerinin kurmuş oldukları şirketin, davalı şirket ile aynı alanda faaliyet göstermediğini, aksine davacının aynı alanda faaliyet gösteren iki ayrı şirket kurmak suretiyle haksız rekabeti bizzat kendisinin yarattığını, davacının ayrılma talebininin şirketin geleceğinin tehlikeye düşmemesi için müvekkillerince uygun görüldüğünü savunarak, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi ek raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davasının HMK'nın 308. maddesi gereğince davalılarca kabulü nedeniyle, davacı ...'ın ....... ...., ortaklığından çıkmasına, davacının şirket ortaklığından çıkmaya izin talebinin kabulü nedeniyle, davacıya ait olan 767 payının 383'ünün şirket ortağı ...'a, geri kalan 384 payının ... adına Ticaret Sicile tesciline, davacının çıkma payı olarak belirlenen 3.024.651,22 TL değerinden 383 paya denk gelen 1.510.353,80 TL'nin şirket ortağı davalı ...'...

                  UYAP Entegrasyonu