DAVA Borçlu keşideci itiraz dilekçesinde; davalı alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, takibe dayanak senedin “kendisi taraından imzalanan senet” olmadığını, senedin kendisi tarafından doldurulmadığını, borcunun bulunmadığını, “aslı olmayan bir senet”ten kaynaklanan borcun kendisine ait olmadığını, borcun sebebine, borca, faiz ve ferilerine itiraz ettiğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalı alacaklı cevap dilekçesinde; takibe konu senedin kambiyo senedi vasfını taşıdığını, temelindeki hukuki sebepten mücerret olduğunu, muteriz borçlu tarafından borca ve imzaya itiraza ilişkin belge sunulmadığını savunarak itirazın reddi ile muteriz borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. III....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER: Dava, takibe dayanak senedin teminat olarak verildiği nedenine dayalı borca itiraz ve İİK'nın 45. maddesine dayalı şikayettir. Sakarya 4. İcra Müdürlüğü'nün 2022/2153 esas sayılı dosyasının incelemesinde; davalı alacaklı tarafından davacı borçlular aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin borçlu T3 ve T2a 14.02.2022, T1 16.02.2022 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar tarafından süresinde (borca itiraz bakımından) 18.02.2022 tarihinde icra mahkemesine başvurulduğu anlaşılmıştır. Borçlunun, senedin teminat senedi olduğuna ilişkin icra mahkemesine başvurusu, İİK'nın 169. maddesi uyarınca, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın, İİK'nın 169/a maddesi gereğince incelenmesi ve aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca itirazın kabulü halinde takibin durmasına karar verilmesi gerekmektedir....
Maddesi uyarınca davayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, borca itiraz ve imzaya itiraz arasında çelişki bulunmadığını, olmayan bir borç üzerine, vekil edenleri tarafından imzalanmamış olan bir bono ile haksız olarak takip başlatıldığını, imzaya ve borca itiraz edildiğini, imza örnekleri alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo takibinde, imzaya ve borca itiraza ilişkindir. HMK. 'nun 33. Maddesi gereğince; hukuki nitelendirme hakime aittir. Yine HMK. 'nun 31. Maddesi uyarınca, hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmaktadır. Somut olayda, davacı asillerin ortak şekilde vermiş olduğu dava dilekçesinde, borca itiraz ile birlikte davacı borçlulardan T1 senetteki imzasına açıkça itiraz edildiği anlaşılmaktadır....
İcra dairesinin yetkisine itiraz kabul edilerek dosyanın aktarıldığı yetkili icra dairesinde ödeme emri çıkartılmadan yetkisiz icra dairesi tarafından gönderilen ödeme emri üzerine yapılan borca itiraz üzerine elde ki davanın açıldığı, itirazın iptali davasının görülmesinin ön koşulu yetkili icra dairesinde usulen ödeme emri üzerine borca geçerli bir itiraz bulunması gerektiği, dava tarihi itibariyle yetkili ------- ödeme emrinin tebliğe çıkartılmadığı görüldüğünden davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiştir....
Takip hukukuna dayanan itiraz sebeplerini; alacaklının takip yapma yetkisi (takibat icrası hakkı İİK m. 60/3, c. 3) bulunmadığına ilişkin itirazlar olarak özetlemek mümkündür. Alacaklının takip yapma yetkisi bulunmadığına ilişkin bütün sebepler, itiraz sebebi değildir. Borçlunun ileri sürdüğü sebep, niteliği bakımından icra müdürünün kendiliğinden (re'sen) gözetmesi gereken bir sebep (şikâyet sebebi) değilse, itiraz yolu ile ileri sürülür. 17. İleri sürülüş şekli bakımından itiraz sebepleri ise imzaya itiraz ve borca itiraz olarak ikiye ayrılır. İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara, borca itiraz denir (İİK m. 60/3; c. 3; m. 60/4; karş: m. 169). Meselâ ödeme, takas, zamanaşımı, borcun müeccel olduğu, borcun şarta bağlı olduğu, icra dairesinin yetkisiz olduğu ve sıfat itirazı gibi (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, Ankara 2013, s. 224 vd.)....
Sayılı dosyasında alınan 17.04.2020 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen işe başlatmama tazminatı bakiye kalan alacak olan 6.659,00 TL ve boşta geçen süre tazminatı bakiye kalan alacak olan 414,00 TL 'nin tahsili için davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlattıklarını, davalı borçlu tarafından 24.02.2021 tarihli dilekçesiyle '' mükerrer takip yapıldığından bahisle takibin iptalini talep ettiğini, borca itiraz edildiğini ve Denizli 4. İcra Dairesi'nin 2021/807 Esas sayılı dosya kapsamında 26.02.2021 tarihinde borca itiraz talebinin kabulüne ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, Denizli 4. İcra Dairesi'nin 2021/807 Esas dosyasında "borçluya / vekiline ait itiraz dilekçesi ekinde tebliğ masrafının bulunmadığı, alacaklı vekili tarafından da İİK m.59 gereğince masraf depo edilmesi gerektiği halde edilmediğinden itiraz dilekçesinin bir suretinin alacaklı vekiline tebliğine yer olmadığına ve itirazı dosyaya müracaatı ile öğrenilmesine dair karar verildi....
Davalı borçlu vekili icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiş, davalı vekili cevap dilekçesinde, müvekkili bankanın adresinin ... olup Adana Mahkemelerinin yetkili olmadığını belirterek yetki itirazında bulunmuştur. Mahkemece yetkili mahkemenin davalı bankanın merkezinin bulunduğu, yer mahkemesi olan ... Mahkemeleri olduğundan mahkemenin yetkisizliğine dosyanın ... Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı aleyhindeki icra takibinde hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz etmiştir. Açılan davada da mahkemenin yetkisine itiraz edilmiştir. Bu durumda mahkemece öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenip bir karar verilmesi gerekirken mahkemenin yetkisine yönelik itirazın incelenmesi isabetli olmadığı gibi, HUMK’ nun 17.madde hükmü dikkate alınmadan yetkisizlik kararı verilmesi de doğru değildir....
Borçlunun başvurusu bu hali ile borca itiraz niteliğinde olup, borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK. nun 169/a-6. maddesi; borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde, kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklının, takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükmünü içermektedir. Somut olayda, mahkemece istemin süre aşımından reddine karar verilmiş olup itirazın süre yönünden reddine karar verilmesi halinde işin esasına girilmediğinden borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenlerle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması yoluna gidilmiştir....
Borca itiraz hakkında uygulanması gereken İİK'nun 169/a-6. maddesi gereğince, borca itirazın kabulü halinde, alacaklı aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için öncelikle borçlunun bu konuda talebinin bulunması gerekir. Somut olayda borçlunun dava dilekçesinde ve yargılama sırasında tazminata ilişkin herhangi bir talebinin bulunmadığı görülmektedir. Bu durumda İİK'nun 169/a-6. maddesinde öngörülen talep şartı mevcut olmadığından, mahkemece alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsizdir. Öte yandan borçlu, icra mahkemesine başvurusunda 12.400 TL ve 18.000 TL'lik ödemeler yaptığını ileri sürerek itiraz etmiş olup, itirazın kısmen kabul edilerek 18.000 TL'ye ilişkin ödeme iddiası reddedildiğine göre, kabul ve ret oranlarına göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, yargılama giderinin tamamının alacaklıya yüklenmesi doğru değildir....
Takibin şekli itibariyle, İİK'nun 147/1. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun'un 62/1. maddesi uyarınca borca itirazın icra dairesine yapılması zorunludur. Somut olayda borçlunun icra mahkemesine yaptığı başvuru, mevcut hali ile borca itiraz niteliğinde olup icra dairesine yapılması gerektiğinden icra mahkemesine yapılan itiraz hukuki sonuç doğurmaz. Mahkemece borca itiraz niteliğinde olan başvurunun, icra dairesine yapılması gerektiği gerekçesi ile reddine karar verilmesi gerekirken, istemin şikayet olarak nitelendirilip işin esası yönünden inceleme yapılarak reddine karar verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istemin reddine karar verildiğine göre, sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'...