Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu bakımdan imzaya itiraz haksızdır. Öte yandan borçlu borca itiraz ettiğini bildirmekle birlikte itirazını hangi somut gerekçeye dayandırdığını açıklamadığı gibi İİY'nın 169/a maddesinde sayılan belgelerden birini de sunmamıştır. Bu nedenle borca itiraz isteminde haksız bulunmuştur...." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, İmzaya ve borca itirazın reddine, İtiraz ile birlikte İİY’nin 170/2. maddesine göre takibin durdurulması kararı verilmediğinden, İİY’nin 170/3. maddesi gereğince borçlu aleyhine tazminat ve para cezasına hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; yerel mahkemece İİK'da belirtildiği üzere borçlunun borca karşı haksız itirazda bulunması karşısında reddedilen miktardan %20'den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesi gerekirken kötü niyet tazminatına karar verilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir....

konu senetten doğan bir borcu olmadığını, bu nedenle ödeme emrine konu borca da itiraz ettiklerini belirtmiş, açıklanan nedenlerle davanın kabulüne, yetki itirazlarının kabulüne, dosyanın yetkili Alanya İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesine, borca itirazımızın kabulüne, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

İcra Müdürlüğü'nün 2021/12700 esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; alacaklı davacı tarafından borçlu Cemal Uzun mirasçıları aleyhine genel haciz yoluyla ilamsız icra takibine başlandığı, örnek 7 ödeme emrinin davalı borçlu T3 08.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, dosya içerisinde davalı borçlu T3 tarafından imzalanmış olduğu görülen 17.01.2022 havale tarihli borca itiraz dilekçesinin mevcut olduğu, dilekçenin alt kısmında annesi T3'un 84 yaşında ve hasta olması sebebiyle annesinin imzaladığı borca itiraz dilekçesini teslim ettiğine ilişkin açıklama ve ayrıca imza bulunduğu, borca itiraz üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından borçlu T3 tarafından yapılan itirazın yasal olmaması nedeniyle bu borçlu yönünden takibin kesinleştirilmesinin talep edildiği ve icra müdürlüğü tarafından 23.01.2022 tarihli tensip karar tutanağı ile talebin reddine karar verildiği, alacaklı tarafından bu karara karşı şikayet yoluna başvurulduğu görülmüştür...

Davalı borçlu süresinde verdiği borca itiraz dilekçesinde; takibe konu aylarda kira sözleşmesinin son bulduğunu bu nedenle kira borcu bulunmadığını bildirerek borca itiraz etmiştir. İtirazın kaldırılması isteğiyle açılan işbu dava sonunda mahkemece uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiği değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiştir. Takipte dayanılan ve karara esas alınan 01.01.2000 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 6.maddesinde; kiracının kiralananı tahliye etmek istemesi halinde tahliye süresinden 45 gün önce haber vereceği koşuluna yer verilmiştir. Davalı borçlu borca itiraz dilekçesinde sözleşmeye ve aylık kira miktarına karşı çıkmamış, sözleşmenin 6.maddesine uygun feshi ihbar bildirimi ile kira ilişkisinin sona erdiğini ileri sürmüştür. İİK.'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine başlandığı, örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine borçluların yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda, dayanak bononun lehtara teminat amaçlı olarak verildiğini ileri sürerek borca itiraz ettiği, mahkemece takibin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçluların başvurusu bu hali ile İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz olup,anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez....

      Somut olayda, borçlu vekilinin başvurusu, borca ve yetkiye itiraz niteliğinde olup, anılan madde gereğince mahkemece mutlaka duruşma açılmalı ve itiraz duruşmalı olarak incelenmelidir. Dosya üzerinden karar verilemez. Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekir. Ancak yetki itirazının incelenmesinde anılan madde hükümleri uygulanmayıp, taraflar gelmese bile gereken kararın verilmesi zorunludur. O halde mahkemece, duruşma açılarak ve varsa tarafların delilleri toplanıp değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

        Her ne kadar alacaklı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinde, icra takibinden sonra borçlunun bazı ödemelerde bulunduğu bildirilmiş ise de;bu ödemelerin icra müdürlüğünce nazara alınacağı tabii olup, borçlunun borca itirazının, icra mahkemesine yapılan başvuru tarihi itibariyle değerlendirilmesi zorunludur. O halde; borçlu, icra mahkemesine başvuru tarihi itibariyle borca itirazını kanıtlayamadığından mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de; yukarıda açıklandığı ve mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, borçlunun icra mahkemesine başvurusu borca itiraz niteliğinde olup, İİK'nun 169a/5. maddesi uyarınca; borca itirazın kabulü halinde, takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekmekte olup, mahkemece takibin iptaline hükmolunması da doğru bulunmamıştır....

          Borca ve faizine itiraz ediyoruz." şeklinde itiraz ettiği görülmüştür. Davanın 11/06/2019 tarihinde açıldığı görülmüştür. İİK'nun 269/2 maddesinde "Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır." hükmü, İİK'nun 269/c-1 maddesinde "Borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemiyeceğini bildirerek itiraz etmiş veya takas istemişse, itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re’sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeğe mecburdur." hükmü yer almaktadır. Somut olayda, davalı borçluların "Bizim alacaklı görünen tarafa hiçbir borcumuz yoktur....

          Bu takdir hakkının özellikle savunma hakkının gerektiği gibi kullanılabilmesi bakımından, tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetlerde duruşma açılması yönünde kullanılmasının uygun olacağı ve HGK'nun yerleşik uygulamasının da bu yönde olduğu ayrıca davacının borca itiraz talebi de bulunduğu nazara alındığında mahkemece tebligat usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin ve borca itirazın duruşmalı olarak değerlendirilmesi yerine, bu hususun gözden kaçırılması suretiyle evrak üzerinden karar verilmesi doğru görülmemiş; mahkeme kararının bu gerekçe ile HMK'nun 353/1- a-4 maddesi gereğince kaldırılmasına ve dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

          , takibe konu borca, borç miktarına, faize, faiz oranına, ödeme emrine asıl alacak ve fer'ilerine külliyen itiraz ettiği, takibin durdurulmasını talep ettiği, borçlu borca itiraz ederek takibi durdurduğu, itirazı haksız ve dayanaksız olduğu, davalılar her ne kadar borcunun bulunmadığından bahisle borca itiraz etmiş ise de icra takibine konu olan alacak, davalıların kusurlu şekilde yürüttüğü kazı çalışmaları sebebiyle uğranılan maddi zararlardan ibaret hasar bedeli olup zarar veren davalılar bedelden sorumlu olduğu, izah edilen nedenlerle İstanbul 30....

          UYAP Entegrasyonu