(H.G.K. 25.06.2003 tarih ve 2003/4–422 E, 2003/439 K.).Mahkemece; davacı idarenin emir vermeye yetkili makamının iş bu davanın açılması için vermiş olduğu olur tarihinin araştırılarak zamanaşımı itirazı yönünden değerlendirme yapılması gerekirken zamanaşımı itirazı üzerinde durulmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı vekili dilekçesinde, müvekkiline fazla ödeme yapılmadığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davalının zamanaşımı itirazı değerlendirilmeden, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Sebepsiz zenginleşmeye dayanan alacak davalarında bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden itibaren işlemeye başlar....
İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikayet olunan Vergi Dairesi istinaf başvurusunda bulunmuş diğer şikayet olunan ... vekili ise katılma yoluyla istinaf yoluna başvurmuştur. B. Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesi 17.10.2019 tarih 2019/1729 Esas 2019/1943 Sayılı kararı ile şikayet olunan Vergi Dairesi yönünden istinaf dilekçesinde gerekçe olmadığından bahisle istinaf başvurusunun usulden reddine diğer şikayet olunan yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve şikayetin reddine karar verilmiştir. V....
Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine, birleştirilen dosya için verdiği 30.10.2015 tarihli itiraz dilekçesinde, sair şikayet ve itirazları ile birlikte, ikametgahını da belirterek yetki itirazında bulunduğu halde; anılan talep konusunda mahkemece herhangi bir değerlendirme yapılmadan sonuca gidilmiş olması yukarıda değinilen İİK'nun 50/2. ve HMK'nun 297. maddelerinin emredici hükümlerine aykırıdır. Bu durumda, mahkemece; öncelikle birleşilen dosyadaki yetki itirazını çözümlenmesi ve borçlunun yetki itirazı yerinde görülmez ise; işin esasının incelenmesi suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi; yetki itirazı kabul edilirse de bu durumda sair şikayet ve itirazların incelenemeyeceği hususu gözetilerek karar verilmesi gerekirken; yetki itirazı incelenmeksizin ve bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeksizin eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yetkilisinin yapılan yargılamaları sonunda; İİK.nun 349. maddesi uyarınca şikayet hakkının düşürülmesine dair ( ... ) 4. İcra Ceza Mahkemesinin 25.10.2005 gün ve 995 esas, 1693 karar sayılı kararı ve bu karara karşı yapılan başvuru üzerine ; “ Şikayetçi vekilinin tazminat talebi için davanın yenilenmesi talebinin reddine” dair aynı mahkemenin 26.10.2005 gün ve 995 esas, 1693 karar sayılı ek kararı ile “ eski hale getirme talebinin reddine” dair anılan mahkemenin 10.11.2005 gün ve 995 esas, 1693 karar sayılı ek kararlarının Yargıtay’ca incelenmesi müşteki vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 30.06.2006 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü: 1.) Müşteki vekilinin, şikayet hakkının düşürülmesine dair verilen 25.10.2005 günlü karara yönelik temyiz isteğinin incelenmesinde : Müşteki vekili temyiz dilekçesini süresi içinde vermediğinden temyiz isteğinin CMUK.nun 317. maddesi gereğince ( REDDİNE ), 2.)...
Daha önce muteriz borçlunun yetki itirazı kabul edildiğine göre, İİK'nin 169/a-5. maddesi uyarınca bu kabul kararı ile takip onun yönünden durmuş olup duran takipte de (yetki itirazının kabulüne karar verildiği 05/06/2009 tarihinden itibaren) zamanaşımının işlemeyeceği açıktır. Diğer taraftan takip tarihi olan 05/03/2009 ile yetki itirazının kabulüne karar verildiği 05/06/2009 tarihi arasındaki dönemde de 6 aylık zamanaşımı süresinin dolmadığı açıktır. O halde mahkemece borçlunun zamanaşımı itirazının reddi ile yenileme işleminin kaldırılmasına dair şikayetinin esastan incelenmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....
İcra Mahkemesince mahkumiyet kararının verildiği 9.8.2005 tarihi arasında zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşıldığından hükmün zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması gerekeceğinden, tebliğnamedeki kabule göre başlayan ikinci düşünceyi tartışmakta hukuki yarar görülmemiştir. Bu nedenle Yargıtay C.Başsavcılığının Yazılı Emre atfen düzenlediği tebliğname yerinde görülmekle ve kanuna aykırılığın giderilmesinin de başkaca çözümünün mümkün bulunmadığı anlaşılmakla, uygulamada birliğin sağlanması amacıyla ... İcra Mahkemesinin 09/08/2005 gün ve 2004/5587 esas, 2005/2357 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, Bozma üzerine 5271 sayılı CMK'nun 309/4-d maddesi gereğince yeniden uygulama yapılması gerektiğinden; Sanık ... hakkında açılan davanın zamanaşımı nedeniyle ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazına davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı itirazı geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı itirazının geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı itirazına davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı itirazı dikkate alınmaz. Dosya içeriğine göre; ıslah dilekçesinin 02.11.2015 tarihinde davalı ... vekiline tebliğ edildiği, 04.11.2015 tarihinde davalı ... vekilinin de davacının ıslah dilekçesine karşı zamanaşımı def'inde bulunduğu görülmektedir....
Delillerin Değerlendirilmesi Ve Gerekçe; Davacı borçlu hakkında davalı alacaklı tarafça başlatılan, kambiyo senetlerine özgü icra takibinde ödeme emrinin 07/03/2011 tarihinde tebliğ edildiği, davacı tarafça takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşımı iddiası ile takibin iptalinin talep edildiği, mahkemece icranın geri bırakılmasına karar verildiği, davalı alacaklı vekilince istinaf kanun yolun a başvurulduğu anlaşılmıştır. İİK 168/5 maddesi hükmü gereğince "borçlunun borçlu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağı zamanaşımına uğradığını, yetki itirazı sebepleri ile birlikte 5 gün içinde İcra Mahkemesine bildirmesi gerekir." aynı kanunun 71/2 maddesine göre ise takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde gerçekleşen zamanaşımı itirazı bir süreye tabi değildir ve İİK 16. Maddesi gereğince şikayet olup, taraflar gelmese de yargılamaya devam olunacaktır....
Süresi içinde zamanaşımı itirazı yapılmamış ise davanın esasına girilecektir. Süresinden sonra yapılmış olan zamanaşımı itirazı hiç yapılmamış gibidir. Islah ile taraflardan birinin usule ilişkin işleminin ıslah yolu ile düzeltilmesi mümkün kılınmıştır. Verilen cevap, verilmemiş hükmünde ise ortada yapılmış bir işlem olmadığından o işlemin düzeltilmesi de sözkonusu olamaz. Öğreti ve uygulamada zamanaşımı itirazının cevap süresi içinde yapılması gerektiğinde görüş birliği vardır. Cevap süresi içinde yapılmamış olan zamanaşımı itirazının dikkate alınması davacı tarafın karşı çıkmaması ile mümkündür. Davalının süresinde yapmadığı zamanaşımı itirazına davacı taraf muafakat etmediği takdirde zamanaşımı itirazı yapılmamış gibidir. Süresinde yapılmayan zamanaşımı itirazı için ıslah yolunun kullanılması hukuki sonuç doğurmaz. Yapılmamış bir hukuki işlemin ıslahla düzeltilmesi temel hukuk kuralları ile bağdaşamaz....