Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, davacı borçlunun mükerrerlik iddiasına dayalı borca itiraz başvurusuna ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 62. maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, sair yasal mevzuat. 3. Değerlendirme 1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. 2. Temyizen incelenen karar, itiraz dilekçesinde ileri sürülmeyen hususların, istinaf ve temyiz incelemesinde değerlendirilemeyeceğinin tabii bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı borçlu vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir. VI....

    Kamu düzeni, borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun (ammenin) menfaatlerini korumak için konulmuş amir hükümlerine aykırı olarak yapılmış işlemler, kamu düzenine aykırıdır. Başka bir tanımlamaya göre kamu düzenine aykırılık, takibin tarafları veya üçüncü kişiler lehine kamu yararı amacı ile konulmuş emredici hükümlerin açıkça ve ağır biçimde ihlalidir. İcra Hakimi kamu düzenine aykırı işlem olup olmadığını kendiliğinden (re’sen) gözetir. (Pekcanıtez, Hakan; İcra ve İflas Hukukunda Şikayet, İstanbul 2017 s. 380, s. 148). Kamu düzenine aykırı olan bu işlemlere karşı her zaman (icra takibi bitinceye kadar) şikayet yoluna gidilebilir (Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013 s. 109). Alacağın hem rehin ile teminat altına alındığı hem de kambiyo senedine bağlandığı alacaklar bakımından Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunca verilen içtihadı birleştirilen kararında derdestlik ve hukuki yararın takip şartı olduğu ilkesi kabul edilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olup hükmün davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. K A R A R Alacaklı vekili, takipte brüt olarak talep edilen alacak kalemlerinin nete çevrilmesi ve net miktarlar üzerinden yeniden faiz hesabı yapılması talebinde bulunmuştur. Mahkeme'ce hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda istemin kabulüne karar verilmesi gerekirken belli bir miktara ilişkin olmayan itiraz hakkında kısmen kabul kısmen ret kararı verilerek davalı alacaklı vekili lehine vekalet ücreti takdir edilmesi doğru olmamıştır....

        Borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal beş günlük itiraz süresi içinde, takipte istenilen işlemiş faize ve faiz oranına itiraz etmemiş olması, daha sonra icra müdürlüğünce takipten sonra işletilen faiz oranına ve buna göre düzenlenen hesap tablosuna şikayet hakkını ortadan kaldırmaz. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, aynı Kanun'un 648. maddesi gereğince 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, görülmekte olan davalara ilişkin olarak, "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır" şeklinde düzenleme getirilmiştir....

          İDDİA VE SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ödeme emrinin usulsüz tebliğ edildiğini, usulsüzlüğün tespitine, ödeme emrinin tebliği tarihinin borçlunun öğrenme tarihi olan 07.08.2020 olarak düzeltilmesine ve icra dosyasına yapmış oldukları borca, faize ve ferilerine ilişkin itirazlarının süresinde olduğunun tespitine karar verilmesini, tebligatın usulüne uygun olduğunun tespiti halinde ise, borçlu Tebligat tarihinde İstanbul il sınırları dışında olduğundan ve İstanbul'a 05.08.2020 tarihinde dönmüş olduğundan kusuru olmaksızın müddeti içinde itiraz edemediğinden gecikmiş itirazlarının kabulüne ve icra dosyasına yapmış oldukları borca, faize ve ferilerine ilişkin itirazlarının süresinde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini istemiştir....

          Davacının faize yönelik itirazı değerlendirildiğinde; takip öncesi faize yönelik itirazların ödeme emri tebliğ tarihinden itibaren 5 günlük süre zarfında yapılması gerektiği, takıp sonrası işletilecek faize yönelik itirazın ise icra dairesi tarafından icra dosya hesabının yapılması durumundan şikayet edilebileceği, mevcut dosya kapsamına göre şikayet tarihinden önce icra dairesi tarafından icra dosya hesabı yapılmadığı anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tebligat davetiyesinde, zarfında ve ödeme emrinde mercinin mührü ve/veya imzasının bulunmadığını, ödeme emrinde ilgili mercinin mührü bulunmadığını, mühür ve imzanın bir resmi belgenin varlığı için iki ana unsur olduğunu, takip talebinin tarihi olan 17/11/2020 de ilamsız haciz yolu ile düzenlenen takipler için, avans faiz oranı %10 olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nca belirlenen ve yayınlanan Reeskont ve Avans...

          yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Borçlunun İİK.nun 168.maddesinde yazılı yasal beş günlük itiraz süresi içinde, takipte istenilen işlemiş faize ve faiz oranına itiraz etmemiş olması, daha sonra icra müdürlüğünce takipten sonra işletilen faiz oranına şikayet hakkını ortadan kaldırmaz. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu, aynı Kanun'un 648. maddesi gereğince 01 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 6101 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 7. maddesinde, görülmekte olan davalara ilişkin olarak, "Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88'inci, temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır" şeklinde düzenleme getirilmiştir....

            Borçlunun takip talebinde istenen işleyecek faiz oranına itirazı da borca itiraz niteliğinde olduğundan bu maddede öngörülen zorunluluğa ve kurala tabi olup bu husustaki itirazını icra mahkemesine bildirmelidir. Öte yandan, takip talebinde istenen faiz oranının cinsinin belirtilmesi ya da istenen faiz oranının o tarihte uygulanan yasal veya ticari faiz oranlarından birine denk gelmesi durumunda o cins faiz oranının istendiğinin kabulü gerekeceğinden ödeme emrine yasal sürede itiraz edilmemiş olsa bile faizin istenen faiz türüne göre ve değişen oranlarda hesaplanması gerekir. Ancak, takipte talep edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşen işleyecek faizin türünün gösterilmemesi ve oranının yasal ya da ticari faiz oranlarından birine denk gelmemesi halinde aynı sonuca varılamaz. Bu durumda, itiraz edilmeyerek kesinleşen oran üzerinden faizin hesaplanması gerekecektir....

              yer alan alacağa ve ferilerine yönelik yapmış oldukları itirazın reddi kararının hukuka aykırı olarak verilmiş bir karar olduğunu ve kaldırılması gerektiğini, anılan sebeplerle, şikayetin kabulünü, takibin durdurulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir....

              UYAP Entegrasyonu