İcra Mahkemesi'nin 02.10.2014 tarih ve 2014/735-684 E-K sayılı kararı ile ... İcra Dairelerinin yetkisizliğine, ... İcra Dairesi'nin yetkili olduğunun belirlenmesine karar verildiği, alacaklı vekilinin talebi üzerine dosyanın gönderildiği yetkili ... İcra Dairesi'nce borçlulara kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibine ilişkin örnek 10 numaralı ödeme emri gönderildiği anlaşılmıştır. Borçluların yetkili icra dairesinden gönderilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde borca, imzaya itiraz ve şikayet hakkı bulunmaktadır. O halde mahkemece yapılacak iş, öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenmesi bu şikayetin sonucuna göre diğer itiraz ve şikayetlerin yasal süresinde olması durumunda esastan inceleme yapılması gerekirken yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile borçluların takipten haberdar oldukları ve takibin kesinleştiği gerekçesiyle istemin süreden reddi isabetsizdir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı alacaklı tarafından İstanbul 1.İcra Müdürlüğü'nün 2019/35969 Esas sayılı dosyası ile müvekkili şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin Tebligat Kanununa aykırı bir şekilde muhtara bırakıldığını ve icra takibinin kesinleştiğini, öğrenme tarihi itibari ile usulsüz tebligat nedeni ile şikayet ve devamında imzaya itiraz talebinde bulunduklarını, müvekkili şirketin icra takibinden 18/11/2019 tarihinde haberdar olduğunu, tüzel kişiliğin ticaret sicilindeki adresine daha önce 10.maddeye göre tebligat çıkartılmadan tebligat çıkarılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, takip konusu çeklerden Denizbank Şanlıurfa Şb.ne ait 2028039 seri no.lu 161.600,00 TL bedelli 10.06.2019 tarihli çek incelendiğinde vade tarihi önce 16 Ekim 2018 yazıldığını ve sonradan üzeri çizilerek paraflandığını, sonrasında ikinci defa 16 Ocak 2019 olarak yazılıp sonradan üzeri çizilerek paraflandığını ve nihayetinde 10...
TTK'nun 778. maddesi (eski TTK.nun 690/1) göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK.nun 714 ve 730. maddeleri (eski TTK 626 ve 642/2) uyarınca,keşideci protesto edilmediği takdirde hamil, lehtara ve diğer cirantalara karşı müracaat hakkını kaybeder. İİK'nun 170/a maddesi gereğince icra mahkemesi, müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde, takibin dayanağı olan kambiyo senedinin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ve alacaklının kambiyo hukukuna göre takip hakkına sahip bulunup bulunmadığı hususlarını re’sen nazara almak zorundadır. İcra mahkemesi, süresi içinde önüne gelen böyle bir itiraz üzerine senet keşidecisinin protesto edilip edilmediğini re'sen nazara almak zorundadır.Bu durumda, yetkili hamil olan alacaklının, 2.ciranta hakkında takip yapabilmesi için, bonoyu düzenleyene ödememe protestosu göndermesi zorunludur....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/10/2020 NUMARASI : 2019/68 ESAS 2020/480 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda mahal tarih ve numarası açıklanan ilk derece mahkeme kararı aleyhine süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmakla, HMK'nun 352. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme ve heyetçe yapılan müzakere sonunda, gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Usulsüz tebligat sebebiyle ödeme emirlerinin iptali talebi ile, imzaya, borca, borcun tüm ferilerine itiraz ederek, takibin iptalini istemiştir. Davalı vekili cevaplarında özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi gerekçeli kararında özetle: "... Talep: Usulsüz tebligat ve takibin iptaline ilişkindir....
Davacılar vekili dava dilekçesinde, imzaya itiraz, ödeme emrinde icra müdürlüğünün banka hesap numarasının bulunmaması nedeniyle takibin iptali istemleri yanında, borca ve faize itiraz etmiş olup, kararın gerekçesinde sadece imzaya itiraz ve şikayet konusundaki taleplerin değerlendirildiği, davası reddedilen davacılar T2 A.Ş. ve T15'nun faize itiraz istemine ilişkin olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadığı ve kararın bu yönüyle bir gerekçe içermediği anlaşılmıştır. Davacı T15 vekili bu konudaki istinaf başvurusunda haklı olup, karar bu yönüyle de usul ve yasaya aykırıdır. Kabule göre, İİK'nın 170/3. maddesi uyarınca hükmedilecek tazminat ve para cezasının asıl alacak miktarı üzerinden hesaplanması gerekmekte ise de, hüküm fıkrasının 2/a,b,c,d nolu bentlerinde yazılı 1.767.158,00 TL'nin asıl alacak mı, yoksa hükmedilen tazminat ve para cezası mı olduğunun anlaşılamadığı, bu haliyle hükmedilen tazminat ve para cezası yönünden hükmün infaza olanaklı olmadığı anlaşılmıştır....
tarihlerinin değiştirildiği ve davacı yerine başkası tarafından imza atıldığı olduğunu, bilirkişi raporunda ise hem tarihlerin, hem de imzanın davacıya ait olduğu kanaatine varıldığını, bilirkişi raporu ile davacının haksız ve hukuksuz şekilde imza itirazında bulunduğunun ve kötüniyetli davranarak yalnızca müvekkilinin alacağına ulaşmasını engelleme kastı ile davrandığının ortaya çıktığını, tazminat ve para cezasına hükmedilmemesinin usul ve yasa ile bağdaşmadığını, kısmen kabul, kısmen red kararı ile aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın tazminat ve para cezası yönünden kaldırılmasına, davanın imzaya ve borca itiraz açısından reddine, davacı aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere tazminata ve %10'dan aşağı olmamak üzere para cezasına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir....
Bu hükme göre; icra mahkemesince borçlunun İİK'nın 168. maddesinde yazılı yasal beş günlük sürede imzaya ve borca itiraz etmesi veya şikayet yoluna başvurması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi niteliğine sahip olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi durumunda, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nın 170/a-2. maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir (HGK, 25.06.2008, E. 2008/12- 450, K. 2008/452; 12. HD, 09/12/2019, 2019/7683, K. 2019/17547). Ancak İİK'nın 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Kambiyo senetlerine mahsus takiplerde yapılan itirazların İİK’nın 168/5. Maddesine göre ödeme emri tebliğinden itibaren beş günlük yasal süre içerisinde İcra Mahkemesi'ne yapılması gerekir. Somut olayda B.çekmece 1....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; borçlu şirket adına çıkartılan ödeme emri tebligatının şirkete tebliğ edildiğini, Medine Çapkın’ın ise taraf olmadığı halde imzaya ve borca itiraz ettiğini, bu yönden husumete ilişkin itirazlarının olduğunu, müvekkili davalı alacaklı T5 Ak Yazıcı Akaryakıt ve Otogaz Dağıtım Tic. Ltd. Şti.’nin yetkili ortağı olup Paşaalanı Terminal 2 No ; 12/C Karesi / Balıkesir adresindeki akaryakıt satış istasyonu ve ikmal istasyonunun kiracısı ve işletmecisi iken T1 Nak. T1 ith. İhr. San. Ve tic. Ltd. Şti’ne işletmeyi devrettiğini, aralarındaki ticari ilişki neticesinde 15/03/2017 tanzim 15/05/2017 vade tarihli 250.000,00....
Kaldı ki davacı yasal süre içinde icra müdürlüğüne de imzaya itirazda bulunmuş ve takibin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu durumda mahkemece, mahkemeye yapılan imzaya itirazın hukuki sonuç doğurmayacağı belirtilerek asıl davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davacının talebinin kabulü ile takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. Öte yandan tahliye taahhüdüne dayalı icra takiplerinde, dayanak tahliye taahhüdünün adi yazılı olması halinde imzaya ve tarihe açıkça itiraz edilmesi halinde alacaklı imzası inkar edilen tahliye taahhüdüne dayalı olarak itirazın kaldırılmasını isteyemez....
Asliye Ticaret Mahkemesine başvurarak icra takibinin iptali konusunda dava açtığının tesbit edilmesi karşısında, bu hususun mahkemece değerlendirilmesi gerekirken dikkate alınmadığı, yine 2004 sayılı Kanun’un 169. ve 170. maddelerine göre kambiyo senetlerine özgü takiplerde borca ve imzaya itiraz icra takip işlemlerinden sayılmayacağından, itirazını süresinde yaptığı anlaşılan sanığın mal beyanında bulunma zorunluluğunun bulunmadığı, 2004 sayılı Kanun'un 75. maddesine göre ancak itirazın iptaline veya kaldırılmasına karar verilmesi durumunda kararın borçluya tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde bu yükümlülüğün yerine getirilmesi gerekeceğinin gözetilmediği ve itirazın sonucu alınmadan yapılan şikayet üzerine mahkumiyet hükmü kurulduğu dikkate alınmaksızın, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemekle kararın 5271 sayılı CMK’nun 309. maddesi uyarınca bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 13.03.2006 gün ve...