Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki şikayet ve gecikmiş itiraz yargılamasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayeti ve gecikmiş itiraz talebinin derdestlik sebebiyle dava şartı yokluğundan reddine, sair şikayetlerin ise süre yönünden reddine karar verilmiştir. Kararın borçlu vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı borçlu vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: I....
YANIT : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının tebligatın usulsüz olduğu yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, usulsüz tebligat şikayetinin İİK'nın 16/1 maddesi uyarınca süreden reddine, 14/02/2020 tarihli memur işlemine yönelik şikayetin esastan reddine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, dava dilekçesini tekrarla, müvekkilinin muhtardan tebligatı aldığı tarihin, icra dosyasından haberdar olduğu tarih olduğunu, dosyanın usulsüz tebligat ile kesinleştiğini öğrendikleri tarihin 14/02/2020 olduğunu, icra müdürlüğüne borca itirazlarını sunduklarını, daha önceden Antalya 10....
İcra Hukuk Mahkemesince yapılan yargılama sonunda verilen 26/09/2018 günlü usulsüz tebligat şikayetinin kabulü kararının, Dairemizin 11/07/2019 gün, 2019/11 esas, 2019/1519 karar sayılı kararı ile HMK'nun 353/1- a(6) maddesi uyarınca kaldırılması üzerine yeniden yapılan yargılama sonunda şikayet ve itirazın süresinde olmaması nedeniyle reddine karar verilmiştir....
Şikayet edilen alacaklı temyiz başvurusunda; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar etmek suretiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık; genel haciz yoluyla ilamsız icra takibinde usulsüz tebligat şikayeti ile takibin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk İİK md. 16., TK md. 21/2., 667, 670, 675 sayılı KHK'lar, 3....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taşınmazın alacaklı Antoto Otomotiv'e usul ve yasaya aykırı olarak ihale edildiğini, takibe konu esas icra dosyasından müvekkiline usulüne uygun olarak ödeme emri icra emri tebligatı gönderilmediğini, tebligat yapılmış ise bu tebligat usulsüz ve geçersiz olduğunu, tebligatın usulsüz ve geçersiz olması nedeniyle icra takibi kesinleşmeden satış yapılamayacağından dolayısıyla yapılan ihale işleminin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacaklı görünen karşı tarafa borcu bulunmadığını, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibinde müvekkilinin eşinin rızası bulunmadığından yapılan ipotek işleminin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın kıymet takdiri raporunun usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşınmazın muhammen değerinin, bilirkişiler tarafından belirlenen muhammen değerinden çok daha yüksek olduğunu, satış ilanı ile kıymet takdir raporunun müvekkiline usulsüz olarak tebliğ edilmesinin de ihalenin feshi sebebi olduğunu, satış...
Mahkeme; şikâyet eden borçlu adına çıkartılan ödeme emrinin ilk olarak borçlunun bilinen adresine tebliğe çıkarıldığı, tebligatın iade edilmesi üzerine, mernis adresine gönderildiği ve TK'nın 21/2. maddesi gereğince tebliğ edildiği, tebligat evrakında, tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından Tebligat Kanunu’nun 23/1- 8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında “adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca tebligat yapılacağına yönelik meşruhat” verildiği gözetildiğinde, yapılan tebliğ işleminin Tebligat Kanunu’nun 23/1- 8. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 16/2. maddelerine göre usulüne uygun olduğu, resmi belge niteliğindeki tebligat evrakının içeriğinin aksinin şikayet eden tarafça kanıtlanamadığı gerekçesiyle usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, yetkiye ve borca itirazların ise ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 5 günlük sürede ileri sürülmemesi nedeniyle süreden reddine karar vermiştir...
(Yargıtay HGK'nın 12/02/1969 tarih ve 1967/172- 107 Esas, Karar sayılı kararı) İnceleme konusu olayda, davacı vekilinin 31/10/2019 tarihinde yaptığı borca itiraz ve 2019/151 Esas sayılı dosyasına aynı tarihte açtığı dava ile usulsüz tebligattan haberdar olduğu, usulsüz tebligat şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük yasal süreden sonra yapıldığı anlaşılmakla, kararda isabetsizlik bulunmamaktadır. Her nekadar davacı borçlu vekili İzmir 12. İTM'nin 2019/151 Esas, 2019/48 Karar sayılı dosyası ile usulsüz ödeme emri tebliğ işlemini şikayet konusu yapmış ve karar 03/12/2019 tarihinde kesinleşmiş ise de, adı geçen kararda esasa yönelik bir karar verilmediği anlaşıldığından, bu dava için kesin hüküm oluşturmaz....
Dava, çeke dayalı kambiyo senetlerine mahsus takipte borçlu şirkete ödeme emrinin TK'nın 35. maddesine göre tebliğinin usulsüz olduğu iddiasının yanısıra senedin vasfına yönelik şikayet ve imzaya itiraza ilişkindir. Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35/4. maddesi uyarınca daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır. Bu durumda, anılan maddeye göre tebligat yapılabilmesi için, muhatabın ticaret sicilinde kayıtlı adresine çıkartılan tebligatın bilâ tebliğ iade edilmiş olması zorunludur....
Bu durumda her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde gecikmiş itirazdan söz etmiş ise de, HMK'nın 33. maddesi uyarınca hukuki tavsif hakime ait olup, davacıya gönderilen ödeme emri tebliği usulsüz olduğundan ve gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın varlığı olduğundan davacı borçlunun başvurusu bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanununun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Burada belirtmek gerekir ki; davacı tarafından Ortaca İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/68 esas sayılı dosyası ile yapılan şikayetin mahiyeti davacı tarafın talebinin reddine dair 11/05/2022 tarihli icra müdürlüğü kararına şikayet niteliğinde olduğundan anılan bu dosya ile eldeki dosya arasında derdestlikten söz edilemez....
Davacı alacaklı vekilinin bu durdurma kararına karşı İcra Hukuk Mahkemesinde açtığı icra memur muamelesine şikayet davasında bozmadan sonra yapılan yargılamada davanın kabulüne karar verilmiş ve davalı borçlu vekilinin temyizden vazgeçmesi üzerine verilen karar kesinleşmiştir. Tebligat usulsüz olsa dahi bu husus borçlunun şikayeti üzerine icra mahkemesince tespit edilmeden icra müdürlüğü kendiliğinden ya da borçlunun talebi üzerine tebligatın usulsüzlüğü nedeniyle iptâline karar veremeyeceğinden 22.03.2012 tarihli tebligatın iptâli ve takibin durdurulması kararı yanlış olmuştur....