DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emri tebliğinin usulsüzlüğü nedeniyle tebliğ tarihinin düzeltilmesi ve borca itiraz nedeniyle takibin durdurulması isteminin reddine ilişkin icra memur işlemini şikayettir. Borçlunun tebliğ işleminin usulsüzlüğüne ilişkin başvurusu, İİK'nın 16. maddesi uyarınca şikayet niteliğindedir. Şikayet başvurusu, şikayete konu işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde yapılmalıdır. Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, davacı hakkında başlatılan icra takibinde, ödeme emri Tebligat Kanunu'nun 21/1 maddesi gereğince 29/01/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir....
ŞİKAYET Borçlu icra mahkemesine başvurusunda: ödeme emri tebliğ evrakının usulsüz olduğunu, tebliğden 16.03.2022 tarihi itibari ile haberdar olduğunu, takip talebine şirketin eski ünvanı yazılarak usulsüz tebliğ yapılmasının amaçlandığını, normal tebliğin eski unvan yazılarak gönderilip iade dönmesi sonrasında ikinci tebliğin yeni unvan yazılarak TK'nın 35. maddesine göre yapıldığını, ilk çıkarılan tebliğde şirketin eski ünvanı yazılı olduğundan bu ismi komşular dahi kimsenin bilmediğini, tanınmayan şirkete çıkarılan tebliğin iade döndüğünü, şirketin yasa gereği e- tebliğ adresi olduğunu bu nedenle uets haricinde yapılan tebliğlerin yok hükmünde olduğunu belirterek ödeme emrinin iptali ile ödeme emri tebliğ tarihinin 16.03.2022 olarak düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. II....
Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır. Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır. Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır." hükmünü içermektedir. Şikayete konu sıra cetvelinde, şikayet olunan.... vekilinin ismi ve adresi yazılı olup, sıra cetveline yapılan şikayet sıra cetvelinin devamı niteliğinde olduğundan gerekçeli kararın....tebliği gerekirken, şikayet olunan asıla tebliği usulsüz olmuştur....
İlk derece mahkemesi; şikayet konusu tebliğ mazbatası incelendiğinde, tebliğin aynı işyerinde çalışan Ferda Yılmaz imzasına tebliğ edildiğinin görüldüğü, tebliğ işleminin yetkili temsilcilere neden yapılamadığı hususunda araştırma yapılmadığı ve yetkili temsilciye yapılamama sebebinin mazbataya tevsik edilmediği ve TK'nın 13. maddedeki usul ve aşamalar izlenmeden aynı işyerinde çalışan notuyla tebliğ edildiği, bu şekilde ikmal edilen tebliğ işlemine hukuki sonuç bağlanamayacağı ve dosya kapsamında şikayetçinin icra dosyasından başka bir şekilde haberdar olduğuna dair bilgi ve belge bulunmadığı, şikayetin yerinde görüldüğü ve öğrenme tarihi olarak beyan edilen tarihin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar vermek gerektiği, usulsüz tebliğ halinde ödeme emrinin tümden iptali gerekmediği, düzeltilen tebliğ tarihine göre bu tarihten önce gerçekleştirilen hacizler takip kesinleşmeden yapıldığından kaldırılması gerektiği, davalı/alacaklı taraf dava açılmasına sebebiyet vermediğinden ve şikayet...
İcra Müdürlüğünün 2020/25715 esas sayılı dosyasından borçluya usulsüz tebliğ edilen ödeme emrinin tebliğ tarihinin usulsüz tebligata ıttıla tarihi olarak bildirilen 02/02/2021 tarihi olarak düzeltilmesine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı borçlu şirketin adresine gönderilen tebliğ evrakının bila tebliğ iade edildiğini, borçlunun başka adresinin bulunmadığını, borçluya gönderilen ve bila tebliğ iade edilen tebligata ilişkin işlemlerin usulüne uygun olduğunu, ilk gönderilen tebligatın bila tebliğ iadesi üzerine TK'nın 35/4. maddesi uyarınca borçlu şirketin ticaret sicilde kayıtlı adresine yapılan tebliğ işleminin usul ve yasaya, yerleşik Yargıtay kararlarına uygun olduğunu, bu durumda davacının şikayetinin reddi yerine kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Şikayet, ödeme emrinin borçluya usulsüz tebliğ edildiği iddiasına dayalı tebliğ tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir....
Görüldüğü üzere, usulsüz yapılan tebliğ, mutlaka batıl olmayıp, muhatap tarafından öğrenildiği tarihte geçerli olacaktır (HGK'nun 05.06.1991 tarih, 1991/12- 258 E.-1991/344 K.). Öte yandan, usulsüz tebliğe ilişkin şikayetin, İİK.nun 16/1. maddesi uyarınca borçlunun tebligatın usulsüzlüğünden haberdar olduğu tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda; borçluya 21.07.2014 tarihinde usulüne uygun olarak 103 davetiyesi tebliğ edildiği, bu öğrenme tarihine göre 26.11.2014 tarihinde 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra mahkemeye başvurulduğu anlaşılmaktadır.O halde mahkemece, usulsüz tebligat şikayetinin süre yönünden reddi gerekir iken kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Şikayet tarihi itibariyle yürürlükte olan İİK'nın 134/2 hükmüne göre ihalenin feshi şikayeti ihale tarihinden itibaren yedi günlük hak düşürücü süre içinde yapılmalıdır. İİK'nın 134/7 hükmüne göre ise satış ilanının tebliğ edilmemesi, satılan malın esaslı niteliklerinde hata veya ihaleye fesat karıştırılması durumunda şikayet süresi bu sebebin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda ihale tarihi 19/04/2021 olup şikayet 13/06/2021 tarihinde yedi günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra yapılmıştır. Davacı tarafın satış ilanının tebliğ edilmediği (kaldı ki satış ilanının müflise tebliği zorunlu değildir), satılanın esaslı niteliklerinde hata olduğu veya ihaleye fesat karıştırıldığı yönünde bir iddiası bulunmamaktadır. Bu durumda yedi günlük şikayet süresinin öğrenme tarihinden başlatılmasını gerektirir bir durum bulunmamaktadır. Bu haliyle ilk derece mahkemesince şikayetin süreden reddine karar verilmesi gerekirken şikayetin esasını incelemesi hatalı olmuştur....
icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, ödeme emri, kıymet takdiri raporu ve 103 davetiyesi tebliğlerinin usulsüz olduğu, tebliğ tarihlerinin iptali ile ıttıla tarihi olan 21.12.2015 olarak düzeltilmesine, kıymet takdiri davasının ve meskeniyet şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir....
İstem İİK 16- 18.maddelerinde düzenlenen "şikayet" niteliğinde olduğu ve işin niteliği gereği takdiren dava dilekçesinin karşı tarafa tebliğine gerek görülmemiştir. İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında özetle; "... usulsüz tebliğ şikayetinin usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılması gerektiği, davacı borçlu vekili tarafından 28/10/2022 tarihinde borca itiraz dilekçesi ibraz edildiği ve dava dilekçesi ile ödeme emrinin bu tarihte öğrenildiğinin beyan edildiği, halbuki iş bu şikayetin yedi günlük yasal süre geçtikten sonra 22/02/2023 tarihinde yapıldığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle; Şikayetin Süre Aşımından Reddine, karar verildiği görülmüştür....
nun 21/2. maddesine göre tebligat yapılacağına dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup, tebligatı çıkaran mercii tarafından söz konusu şerh verilmeden tebliğ memuru tarafından T.K.'nun 21/2. maddesine göre tebliğ işleminin yapılamayacağı açıktır. Yine Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğ işleminden haberdar olmuş ise geçerli sayılır. Muhatabın beyan ettiği öğrenme tarihi tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu maddenin uygulanabilmesi için usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat bulunmalıdır. Hukuk Genel Kurulu'nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 E. - 1991/344 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere “...usulsüz tebliğ işlemini öğrenen muhatabın bu tebliği öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde şikayet yolu ile tebligatın usulsüzlüğünü icra mahkemesi önüne getirmesi gereklidir.”...