WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

şikayetinde bulunduğu, mahkemece, sair şikayet ve itiraz nedenlerinin reddi ile ödeme emrinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği gerekçesi ile ödeme emrinin iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesinde; “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır....

    Öte yandan tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayetin, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük süre içerisinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, usulsüz de olsa borçlu ...’a 19/03/2014 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, daha sonra 103 Davetiyesinin 24/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği bu tebliğ işleminin usulsüzlüğünün ise ileri sürülmediği buna göre borçlu ...’ın en geç 103 davetiyesinin tebliğ edildiği 24/10/2014 tarihinde takipten ve dolayısıyla usulsüz tebligattan haberdar olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, borçlu ...’ın 23/01/2015 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuru, İİK'nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal yedi günlük süreden sonra olup, usulsüz tebliğ şikayetinin süreden reddi gerekmektedir....

      Somut olayda davacıya gönderilen birinci haciz ihbarnamesi, tebliğ evrakındaki posta memuru kaşesine göre, bilinen en son adrese tebliğ yapılmaksızın doğrudan Teb.K.21/2. Maddesine göre mernis adresine yapılmış olup bu tebliğin usulsüz olduğu açıktır. Ancak; ikinci haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi ise 14.11.2018 olup, her ne kadar davacı tarafça 21.11.2018 tarihinde usulüne aykırı tebligatları muhtarlıktan alarak ihbarnamelerden haberdar olduğu ve bu tarihte itiraz ettiği beyan edilmiş ise de dosya kapsamında bu itiraza rastlanılmadığı, üçüncü haciz ihbarnamesine 10.12.2018 tarihli itirazının bulunduğu gibi davacının usulsüzlüğünü iddia ettiği ihbarname tebliğlerinin iptali yönünde usulsüz tebliğleri öğrendiğini beyan ettiği 21.11.2018 tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye yapılmış bir şikayeti de mevcut değildir. Dolayısı ile birinci haciz ihbarnamesinin usulsüz tebliğine yönelik olarak, usulüne uygun tebliğ edildiği anlaşılan 2....

      DAVA Şikayet eden üçüncü kişi vekili dilekçesinde; 89/1 haciz ihbarnamesinin şirket çalışanı olmayan ... isimli kişiye usulsüz tebliğ edildiğini, 89/1 haciz ihbarnamesi usulüne uygun olmadığı nedenle 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin gönderilemeyeceğini ileri sürerek 89/1 haciz ihbarnamesinin öğrenme tarihinin 09.07.2019 olarak düzeltilmesini ve hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir. II. CEVAP Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; 89/1, 89/2 ve 89/3 haciz ihbarnamelerinin şirket çalışanlarına usulüne uygun tebliğ edildiğini beyan ederek şikayetin reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; şikayet edene gönderilen 89/1 haciz ihbarnamesi tebliğ evrakında adı geçen ... isimli şahsın Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığına yazılan müzekkere cevabı ile Kolluk araştırması neticesine göre şirket çalışanı olmadığı tespit edildiğinden tebligatın usulsüz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne, ... 3....

        İcra Müdürlüğünün 2020/14346 Esas sayılı dosyasında ilamsız takip yapıldığı, örnek 7 ödeme emrinin 30/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu iddiasıyla 12/08/2020 tarihinde icra dosyasına dilekçe yazarak itirazda bulunduğu, dava dilekçesinde de davacının tebligattan 11/08/2020 tarihinde haberdar olduğunu açıkça belirtildiği, bu durumda tebligatın yapıldığının öğrenildiği 11/08/2020 tarihinden itibaren 7 günlük itiraz süresi içinde usulsüz tebligat şikayetinde bulunulması gerekirken, yasal 7 günlük şikayet süresi geçirildikten sonra 28/09/2020 tarihinde şikayette bulunulduğu gerekçesi ile usulsüz tebligat şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine, usulsüz tebligat şikayetinin reddine karar verildiğinden sair talepler hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir....

        Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tebligattan şikayet tarihinde haberdar olduğu iddiasının gerçek dışı olduğunu, borçlu şirketin tebliğ tarihinde tebligattan haberdar olduğunu, davacı borçlunun tebligattan iddia edildiği gibi 20/09/2018 tarihinde değil, tebliğ tarihi olan 13/08/2018 tarihinde haberdar olduğunu, iş yerinde davalı şirketin yetkilisi bulunmadığından tebligatın daimi çalışanına yapıldığını, davacı taraf 7 günlük şikayet süresi içerisinde şikayet yoluna başvurmadığından talebinin reddi gerektiğini belirterek, şikayetin reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda; ''...Somut olayda davacı şirkete gönderilen ödeme emrinin “daimi çalışan Şanser Anıl imzasına tebliğ edildi" denmek suretiyle tebliğ edilmiştir....

        No: 58D/28 Mezitli/Mersin “ adresinde aynı çatı altında beraber ve sürekli ikamet eden şerhiyle eşine ödeme emri tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda icra müdürlüğünce yukarıda belirtilen İİK'nun 54/1. maddesine göre, tutuklu olan borçluya bir temsilci tayin etmesi için süre verilmesi, verilen sürenin dolmasından sonra sonucuna göre tebliğ işlemleri gerçekleştirilmek suretiyle takibe devam edilmesi gerekirken, bu düzenleme gözardı edilerek borçluya bir temsilci tayin etmesi için süre verilmeden ödeme emrinin aynı çatı altında beraber ve sürekli ikamet eden şerhiyle eşine tebliğ edilmesi usulsüzdür. Dolayısıyla , açıklanan nedenlerle (istinaf edenin sıfatına göre) usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken farklı gerekçelerle usulsüz tebliğ şikayetinin kabulüne karar verilmesi yerinde değil ise de yerel mahkeme kararı sonucu itibarıyla isabetlidir....

        GEREKÇE : Usulsüz tebliğ şikayeti yönünden yapılan değerlendirmede, Davacı Ercan Yıldırım yönünden; 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun “Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat” başlıklı 16. maddesinde; “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” denilmekte olup Tebligat Kanunu'nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesinde ise; “Kendisine tebligat yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ, kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, tebliğ memurunca muhatabın o sırada orada bulunmadığının belirlendiği, aynı konutta beraber oturan kişi olan eşe yapılan ödeme emri tebliğ işleminin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 16. maddesine uygun olduğu görülmüştür ( Yargıtay 12....

        Tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı hususu yalnızca ilgilisinin icra mahkemesi nezdinde İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yapacağı şikayet üzerine mahkemece incelenebilir. İcra mahkemesi, açıkça ileri sürülmedikçe tebligat usulsüzlüğünü re'sen nazara alamayacağı gibi; icra dairesi dahi tebligatın usulsüz olduğunu belgeleyen icra mahkemesi tarafından verilmiş bir karar getirilmediği sürece kendiliğinden tebligatın usulsüz yapılmış olduğunu dikkate alamaz." (12. HD 2015/30937 E-2016/8775 K) Şikayetçi-Borçlu öğrenme tarihini 20.09.2017 olarak beyan etmiş ancak Mahkememize 13.10.2017 tarihinde şikayet yoluna gelmiştir. Usulsüz tebligat şikayeti süresinde olmadığından yerinde değildir. Yine İcra Dairesinin 02.10.2017 tarihli kararı yukarıda aktarılan Yargıtay 12 HD görüşlü karşısında isabetli olup İcra Dairesine merciden alınmış usulsüz tebligatın iptaline dair karar sunulmadığından İcra Dairesinin tebliğ işlemini iptal etmesi mümkün değildir....

        İcra Müdürlüğünün 2011/7435 sayılı takip dosyasının incelenmesinden davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 6.987,40 TL asıl alacak, 655,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 7.642,40 TL alacak için ilâmsız icra takibi yapıldığı, ödeme emrinin davalıya 29.02.2012 tarihinde tebliğ edildiği, 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra 22.03.2012 tarihli dilekçe ile tebligatın usulsüz olduğu ve dilekçe tarihinde öğrendiklerinden bahisle borca itiraz edildiği, icra mahkemesinde davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinin usulsüzlüğü ve öğrenme tarihinin tebliğ tarihi sayılmasına dair şikayet davasının açılmadığı anlaşılmaktadır. Davalı borçlunun bu itiraz dilekçesi süresinden sonra olmakla birlikte icra müdürlüğünce 22.03.2012 tarihinde borçluya yapılan tebligat usulsüz olduğundan tebligatın iptâline ve itiraz nedeniyle takibin durdurulmasına karar verilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu