İcra Hukuk Mahkemesi'nce yapılan yargılama neticesinde, mahcuz malın gayrikabili haciz olduğunu ancak malı haczedilen borçlunun şikayet yoluyla ileri sürebileceği, Cemal Bayrak ve Süleyman Bayrak dışındaki şikayetçinin icra takibinde taraf olmadığı, borçlu sıfatını taşımadığı için şikayet yoluyla haczedilmezlik iddiasında bulunamayacağı gerekçesiyle şikayetin aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı yasal süresinde istinaf kanun yoluna başvurusunda, İİK'da kimlerin haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceğine ilişkin düzenleme mevcut olmadığını, mahkeme kararının yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İzmir 2....
Borçlunun, temyize konu işbu şikayetinde ise, 2013 ve 2014 tarihli hacizlere yönelik haczedilmezlik şikayetinin (2016/4 Esas) derdest olduğunu, bu şikayet sonuçlanmadan taşınmazlara yeniden haciz konulmasının usulsüz olduğunu ileri sürerek icra müdürlüğünün 25/12/2015 tarihli kararının ve haczin, kaldırılması talebinde bulunduğu, mahkemelerce derdest olduğu kabul edilen 2017/151 Esas sayılı dosyasındaki şikayet ile aynı konu ve sebebe dayanmadığı anlaşılmaktadır. O halde Bölge Adliye Mahkemecesi’nce, şikayetlerin derdest olmadığı dikkate alınarak istemin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile ... Bölge Adliye Mahkemesi 20....
Mahkemece; Davacının haczedilmezlik şikayetinin süresinde olmadığı anlaşıldığından reddine, Kayseri Genel İcra Müdürlüğü'nün 2021/722 Esas sayılı dosyasında şikayete konu traktörün satışının durdurulması tedbirinin kaldırılmasına, şeklinde karar verildiği görülmüştür. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, istinafa konu haczedilmezlik davasının süresinde açıldığını ve mahkemece hukuka aykırı değerlendirme yapıldığını, müvekkiline yapılan kıymet takdiri raporu ve 103 davetiyesi tebligatlarının 22/05/2021 tarihinde tebliğ edildiğini ve davanın İİK'nun 16/1 maddesinde düzenlenen 7 günlük yasal süre içerisinde 27/05/2021 tarihinde açıldığını, dava konusunun kamu düzenini ilgilendirdiği için İİK'nun 16/2 maddesi gereğince süresiz şikayet olduğundan mahkemece davanın süresinde açılmadığına ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenle ilk derece mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İİK'nun 82/1-12. maddesine dayalı olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunulabilmesi için, şikayet tarihi itibariyle hukuken geçerli bir haczin varlığı şarttır. Bu nedenle borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunması üzerine, öncelikle İİK'nun 106. ve 110. maddeleri uyarınca haczin düşmüş olup olmadığının belirlenmesi gerekir. Şikayet tarihi itibariyle yukarıda belirtilen maddeler uyarınca haczin düşmüş olduğunun belirlenmesi halinde, şikayetin konusu olmayacağından, başvurunun fuzuli yapıldığı kabul edilmelidir (Dairemizin 30/09/2013 tarih ve 2013/22091 E.-30456 K. sayılı kararı). Öte yandan, taşınmazın usulüne uygun olarak haczedildiğinin kabulü için icra müdürlüğünce haciz kararı verilmesi yeterli olup, haczin geçerliliği ve tamamlanmış sayılması için ayrıca tapu siciline şerh verilmesi zorunlu değildir....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, dava dilekçesinde ve sonradan sundukları beyan dilekçesinde tebligat usulsüzlüğünü ileri sürdükleri belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, kambiyo senetlerine özgü takipte, takip borçlusu tarafından ödeme emri tebligatının müvekkiline yapılmadığı belirtilerek, ödeme emri tebligatının usulsüzlüğü ile kambiyo hukukuna yönelik şikayete ilişkindir....
Borçlu Belediyenin 6552 sayılı Yasanın 121. maddesine göre gönderilen muhtıraya karşı on gün içinde yeterli mal beyan etmemesi, İİK'dan kaynaklanan haczedilmezlik şikayetinin esasının incelenmesine engel teşkil etmez. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinde; "Belediyenin kamu hizmetinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez" düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir....
Bu maddeye dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçlunun şahsına sıkı sıkıya bağlıdır. Bu nedenle haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında, şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Somut olayda, borçlu ...’nın haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan ve söz konusu şikayet incelenip karara bağlandıktan sonra 03.09.2021 tarihinde vefat ettiği dosyada mübrez nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Borçlunun ölümü ile İİK'nun 53.maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakları vardır....
Hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 12 ve 13. maddelerinde belirlenmiştir. Borçlu şirketin tebligat adresinin, ticaret sicilinde kayıtlı adresi olması ve tevziat saatlerinde kapalı bulunması veya tebligatın alınmasından imtina edilmesi halinde, bu adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1. ya da 35/4. maddelerine göre tebligatın yapılması gerekir. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre tüzel kişiler adına ticaret sicilindeki adreslerine gönderilen tebligatın, Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre yapılmış olması halinde tebliğ memurunun, Tebligat Yönetmeliği'nin 30 ve 31. maddelerindeki koşulları araştırmasına gerek yoktur....
Davacı 01/02/2019 tarihinde açtığı bu dava ile İİK.nun 82/4 maddesi gereğince haczedilmezlik ve taşkın haciz şikayetinde bulunmuştur. İİK'nun 82. maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi uyarınca 7 günlük süreye tâbi olup, bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda, 16/09/2015 günü taşınmaz üzerine haciz konulmasına karar verilmiş, tapu idaresi tarafından 29/09/2015 günü haciz işlenmiş, 12/10/2017 tarihinde kıymet takdiri yapılmış, bilirkişi raporu davacıya 19/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bilirkişi kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği 19/02/2018 tarihinin, haczin öğrenilme tarihi olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, şikayet tarihi 01/02/2019 olmakla haczedilmezlik şikayetinin yasal süresinde yapılmadığı sabittir. İlk derece mahkemesince, borçlunun haczedilmezlik şikayetinin süre aşımı nedeniyle reddine dair kararı yerindedir, istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekir....
Somut olayda, borçlu T1'ın haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan ve söz konusu şikayet incelenip karara bağlandıktan sonra 31/08/2022 tarihinde öldüğü UYAP'tan alınan nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesi olanaklı değildir. Dolayısıyla şikayet konusuz kalmıştır. Diğer taraftan, şikayet konusuz kaldığından HMK.nun 331. Maddesine göre, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olan tarafların belirlenebilmesi için dava tarihi itibarıyla haklılık durumunun tespiti gerekir. Somut olayda; ayrıntılı ve denetlemeye elverişli bilirkişi raporunda taşınmazın değerinin 270.000,00 TL olarak belirlendiği, borçlunun haline münasip ev alabileceği tutarın ise 180.000,00 TL civarı olarak tespit edildiği anlaşıldığından iki tarafta kısmen haklıdır....