Şikayet dilekçesinin incelenmesinde, şikayetçilerin sadece mal varlıklarına konulan hacizlerin ve yakalamaların kaldırılması talebinde bulundukları, ilk derece mahkemesince talep aşılmak suretiyle takibin iptaline karar verildiği görülmektedir. Oysa taleple bağlılık ilkesi uyarınca, takibin iptali talebi bulunmadığı nazara alınarak talepten fazlasına karar verilemez. O halde mahkemece dava dilekçesindeki talepler değerlendirilerek, şikayetçilerin mal varlıklarına konulan hacizlerin ve yakalamaların kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken, HMK’nun 26. maddesine aykırı bir şekilde talep aşılarak takibin iptaline karar verilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Adana Bölge Adliye Mahkemesi 10....
İcra Müdürlüğü'nün 2022/6431 Esas sayılı dosyası, İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Şikayet konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından, dava dilekçesindeki nedenler tekrarlanarak ve haciz tehdidi altında ödeme yapılmış olması sebebiyle şikayetin konusuz kalmayacağı esastan incelenmesi gerektiği belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf konusu, takip borçlusu tarafından açılan takibin iptali şikayetine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde "Şikayet konusuz kaldığından ESAS HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, şikayetçi hakkında takip başlatılması vergi numarasındaki karışıklıktan kaynaklandığından şikayetçi lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmolunmasına yer olmadığına..." şeklinde karar verilmiştir. İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili tarafından; mahkemesince verilen kabul kararına rağmen gerekçeli kararda müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeni ile vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu görülmüştür. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : Şikayet; ilama aykırılık nedeniyle takibin iptali istemine ilişkin olup; davalı vekilince karardaki "vekalet ücretine hükmolunmasına yer olmadığı", "yargılama giderlerinin şikayet eden üzerinde bırakılması" hükmü yönünden istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır....
-K A R A R- Şikayetçi vekili, müvekkilinin dava dışı borçludan olan alacağı için başlattığı icra takibinde borçlunun menkulleri haczedilerek satış talep edildiğini, şikayet olunan tarafından başlatılan icra takibinde yapılan işlemlerin usulüne uygun olmadığını, borçlu ile şikayet olunan arasında yapılan tüm işlemlerin muvazaalı olduğunu, şikayet olunan ile borçlu arasında her zaman düzenlenmesi mümkün olan kıymetli evrak düzenlenerek ve muvazaalı olarak icra takibine konu edilerek mal kaçırılmasının hedeflendiğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir....
İtirazın iptali davası sonucunda verilen karar uyarınca, ilamsız icra takibinin başlatıldığı dosya üzerinden, takipte istenip de, mahkemece takibin devamına karar verilen asıl alacak ve faizi hakkında takibe devam edilmesine engel yoktur. Bunun için icra emri gönderilmesine de gerek bulunmamaktadır. Ancak, itirazın iptali kararının fer'isi niteliğinde olan tazminat, vekalet ücreti ve yargılama gideri ilama dayandığından, borçluya aynı dosya üzerinden icra emri düzenlenerek tebliğ edilmesi gerekir. Somut olayda, davacı borçluya ödeme emrinin 24/11/2010 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davacının yasal sürede borca itiraz ettiği ve icra müdürlüğünce takibin durdurulduğu, davalı alacaklı tarafından açılan itirazın iptali davası sonunda, İzmir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22/02/2022 tarihli 2021/355 Esas 2022/63 Karar sayılı kararı ile borçlu davacı yönünden toplam 46.329,83 TL alacak üzerinden takibin devamına karar verildiği tartışmasızdır....
İcra takibinin kesinleşmesinden sonraki devrede alacağın zamanaşımına uğradığına ilişkin şikayet, herhangi bir süreye bağlı olmayıp İİK’nun 71/2. maddesi uyarınca her zaman icra mahkemesinde ileri sürülebilir. Mahkemece, borçlunun başvurusunun takibin kesinleşmesinden sonraki zamanaşımı şikayeti ve İİK'nun 78/2.maddesi gereğince takibin iptali talebi olduğu gözetilerek bu bağlamda inceleme ve değerlendirme yapılması gerekir. O halde mahkemece, borçlunun İİK.nun 71/2.maddesi kapsamında yaptığı zamanaşımına ve İİK'nun 78/2.maddesine yönelik şikayetlerinin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlu şirketin, yukarıda ifade edilen, iddiası, İİK'nun l69. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğinde olup, bu iddianın kabulü halinde aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi gereğince takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekirken, başvurunun İİK'nun 170/a maddesi kapsamında şikayet olarak vasıflandırılarak takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile ...11....
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; İİK’nun Onaltıncı Bab'ında düzenlenen bir kısım suçlar bakımından şikayet hakkının doğması için bu suçların niteliği gereği icra takibinin kesinleşmesi gerektiği, icra takibi kesinleşmeden yapılacak şikayetin, henüz doğmamış bir hakkın kullanımı niteliğinde olacağı ve icra takibinin sonradan kesinleşmesinin de bu şikayeti süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir şikayet konumuna getirmeyeceği cihetle; Ödeme emrinin borçlu şirkete 20.02.2014 tarihinde tebliğ edildiği, Borçlu şirket yetkilisi tarafından 26.02.2014 tarihinde borca itiraz edildiği, takibin durduğu, alacaklı tarafından itirapzın iptali davası açıldığı, itirazın iptaline ilişkin kararın henuz kesinleşmediği dolayısı ile henüz takip kesinleşmeden 09/03/2016 tarihinde şikayette bulunulduğunun anlaşılması karşısında, şikayet tarihi itibariyle kesinleşmiş bir takip bulunmadığından, CMK'nun 223/8. maddesinde soruşturma...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Şikayet Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: K A R A R Temyiz dilekçesinin içeriğine, İcra Mahkemesi'nin takibin iptali kararının şikayet başvurusu yapan mirasçılara ilişkin olduğunun tabi bulunmasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca HUMK'nun 388/4 (HMK 297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar...
Bu itibarla mahkemece şikayetçinin geçerli bir haczi olduğu kabul edilerek şikayet olunan yönünden inceleme yapılmalıdır. Şikayet olunanın dosyasında borçlu ...'a ödeme emrinin 02.08.2005 tarihinde tebliğ edildiği, bu borçlu yönünden takibin 13.08.2005 tarihinde kesinleştiği, borçlu ...'a ödeme emrinin 13.09.2005 tarihinde tebliğ edildiği ve bu borçlu yönünden takibin 24.09.2005 tarihinde kesinleştiği, bu dosyada 15.08.2005 tarihinde haciz konulduğu dikkate alındığında, satış avansının yatırıldığı 20.08.2007 tarihi itibariyle borçlu ... yönünden iki yıllık sürenin geçmesi sebebiyle haczin düştüğü, diğer borçlu yönünden haczin ayakta kaldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, şikayet olunanın haczinin şikayetçinin haczinden daha önce olduğu, borçlu ... yönünden şikayet olunanın haczinin düştüğü ve gareme koşullarının oluşmadığı da dikkate alınarak hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır....