Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunabilmesi için, bizatihi meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu evde oturması gerekmediği gibi, birden fazla evi var ise, istediği taşınmazla ilgili haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına engel bir yasal düzenleme de mevcut değildir. Borçlunun, daha önce bir başka takip dosyasından konulan hacze yönelik olarak şikâyette bulunması, daha sonra farklı bir dosyadan konulan haciz yönünden meskeniyet şikâyetinde bulunmasına engel olmaz. Bir başka anlatımla borçlu, birden fazla takibe uğraması durumunda, her dosya için ayrı ayrı meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Takip dosyalarındaki tarafların aynı olması sonucu değiştirmez. O halde mahkemece, ... 3....
Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunabilmesi için, bizatihi meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu evde oturması gerekmediği gibi, birden fazla evi var ise, istediği taşınmazla ilgili olarak haczedilmezlik şikayetinde bulunmasına engel bir yasal düzenleme de mevcut değildir. Borçlunun, daha önce bir başka takip dosyasından konulan hacze yönelik olarak şikâyette bulunması, daha sonra farklı bir dosyadan konulan haciz yönünden meskeniyet şikâyetinde bulunmasına engel olmaz. Bir başka anlatımla borçlu, birden fazla takibe uğraması durumunda, her dosya için ayrı ayrı meskeniyet şikayetinde bulunabilir. Takip dosyalarındaki tarafların aynı olması sonucu değiştirmez. O halde mahkemece, ... 3....
İstinafa konu olayda; meskeniyet iddiasında bulunulan taşınmazın haczedildiğine ilişkin 103 davetiyesinin borçluya 08.03.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 13.12.2018 tarihinde, hacizden 11.12.2018 tarihinde haberdar olduğunu beyan ederek, ancak şikayet dilekçesinde 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiği iddiasını ileri sürmeden, haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği üzere 103 davetiyesi tebliğinden itibaren davacının 7 günlük sürede şikayet yoluna başvurmadığı anlaşıldığından, mahkemenin şikayetin süreden reddine ilişkin kararı isabetlidir. HMK'nın 357/1. maddesi uyarınca; bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenemez, yeni delillere dayanılamaz....
Bu süre öğrenme tarihinden başlar.Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu'nda taşınmaz üzerine konulan haczin yenilenmesi diye bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz, yeni bir haciz olup, borçlunun her hacze yönelik olarak şikayet hakkı bulunmaktadır.Somut olayda ise, taşınmaz kaydı üzerine son olarak, alacaklı vekilinin 24.6.2015 tarihli talebi üzerine 29.6.2015 tarihinde haciz şerhi işlendiği, bu hacze ilişkin olarak icra dosyasından borçluya bildirimde bulunulmadığı, borçlunun, hacizden 16.12.2015 tarihinde haberdar olduğunu bildirerek 17.12.2015 tarihinde süresinde meskeniyet şikayetinde bulunduğu anlaşılmıştır. O halde, her ne kadar taşınmaz üzerine daha önce konulmuş haciz bulunmakta ise de, yukarıda da açıklandığı üzere her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından, borçlunun 29.6.2015 tarihli hacze yönelik şikayeti, İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yasal sürededir....
Borçlunun temyiz itirazlarının incelenmesinde; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmaza... İcra Müdürlüğünün 2012/3285 Esas sayılı takip dosyasında, ilk haczin 17/12/2012 tarihinde konulduğu gönderilen 103 davetiyesi ile 28/3/2013 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, daha sonra, 05/12/2013 tarihinde yeniden haciz konulduğu ve borçluya bildirilmediği anlaşılmıştır. Her haciz yeni bir şikayet hakkı doğuracağından son hacze ilişkin şikayete konu meskeniyet iddiası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekmektedir. Borçlunun İİK.nun 16/1. maddesinde öngörülen yedi günlük yasal sürede icra mahkemesine başvurarak meskeniyet şikayetinde bulunduğu anlaşılmakla mahkemece 2012/3285 Esas sayılı takip dosyasına ilişkin şikayetin, esasına yönelik incelenmesi gerekirken süresinde olmadığı gerekçesi ile süreden reddi isabetsizdir....
Somut olayda, şikayete konu taşınmaza ilişkin 25.09.2013 tarihinde yapılan kıymet takdirine ilişkin tebligatın 24.04.2014 tarihinde şikayetçi borçluya tebliğ edildiği anlaşılmakla, bölge adliye mahkemesince bahsi geçen kıymet takdirine ilişkin tebligatın aslı bulunamadığından bu durumun borçlu lehine yorumlanması ve meskeniyet şikayetinin süresinde olduğunun kabul edilmesi somut olaya uygun düşmemektedir. Zira ilk derece mahkemesince PTT'den yapılan araştırma sonucu barkod numarası ile bildirilen kıymet takdir raporu tebliğinin 24.04.2014 tarihinde şikayetçi borçluya tebliğ edildiği sabit olup, borçlunun şikayet dilekçesinde bu tebligata ilişkin usulsüz tebligat iddiasının bulunmadığı da gözetildiğinde öğrenme tarihinin 24.04.2014 olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, meskeniyet şikayetinin yasal süresinde yapılmadığı sabittir....
Zira, zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin "sosyal amaçlı" olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyct iddiasında bulunmaktan önceden vazgeçtiği anlamını taşıdığından meskeniyet iddiası nedeniyle haczedilmezlik şikayetinde bulunmasını engeller. Somut olayda, borçlu hakkında yapılan takipler sebebiyle ... İcra Dairesi tarafından beş ayrı takip dosyasında taşınmazı üzerine, muhtelif tarihlerde haciz konulduğu, taşınmaz üzerinde 30.03.2006 tarihli ... lehine tesis edilmiş ipoteğin mevcut olduğu, ancak meskeniyet şikayetinden önce, ....Aile Mahkemesi'nin 2011/161 E. –2012/622 K. sayılı kararı ile 06.09.2012 tarihinde ipoteğin kaldırılmasına karar verildiği görülmektedir....
Zira zorunlu olarak kurulan ipoteğin meskeniyet şikayetine engel teşkil etmeyeceği ilkesi bu ipoteğin sosyal amaçlı olarak verilen kredinin teminatını oluşturmasından kaynaklanmaktadır. Bunun dışında, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipotekler, adı geçenin daha sonra bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunmasını engeller. Ancak, taşınmazın tapu kaydında ipotek bulunmasına rağmen haciz tarihinden önce ipoteğe konu borcun ödenmiş olması halinde, tapu kaydındaki mevcut ipotek şerhi, borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunma hakkını ortadan kaldırmaz. Aksi takdirde, kurulan bir ipotek borcu ödenmiş olsa dahi, bundan sonraki tüm hacizler yönünden meskeniyet şikayetinin mümkün bulunmadığı gibi kabul edilemeyecek bir sonuç ortaya çıkar....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/120 Esas sayılı dosyasında meskeniyet şikayetinde bulunduğunu ve şikayetin halen derdest olduğunu, bu şikayetin sonucu beklenmeden yapılan satışın usulsüz olduğunu ileri sürerek ihalenin feshini talep etmiş, mahkemece, satıştan önce yapılan meskeniyet şikayeti başvurusunun kabulü sonucu taşınmazdaki haczin kaldırılmış olması nedeniyle ortada geçerli bir haciz kalmadığından şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmiştir. Somut olayda, şikayete konu taşınmaz hakkında ... 1. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/120 Esas sayılı dosyasında yapılan meskeniyet şikayetinin başvuru tarihinin 14.02.2013 olduğu, söz konusu şikayet dosyasında, satışın durdurulmasına yönelik olarak mahkemece verilen bir tedbir kararının bulunmadığı, ihalenin ise 15.3.2013 tarihinde gerçekleştirildiği, meskeniyet şikayetinin kabulüne ilişkin mahkeme kararının 17.9.2015 tarihinde, yani ihaleden çok sonra kesinleştiği anlaşılmıştır....
Şikayet konusu haciz işlemi, şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden, eğer haciz işlemi tebliğ edilmemişse haciz işleminin öğrenilmesinden itibaren başlar. Bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Borçlu, meskeniyet şikayeti ile birlikte haciz işlemi tebliğinin usulsüz olduğunu ileri sürerse, öncelikli olarak haciz işlemi tebliğinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenmesi, usulsüz olduğunun saptanması ve borçlunun, haczi öğrenme tarihine göre 7 gün içinde meskeniyet şikayetinde bulunduğunun anlaşılması durumunda işin esasının incelenmesi gerekir. 7 günlük şikayet süresi, hak düşürücü süre olduğundan kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece resen gözetilmelidir ( Yargıtay 12....