Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda, borçlunun aynı takip dosyasına ve aynı taşınmaza ilişkin olarak 16.09.2011 tarihinde meskeniyet şikayeti ile icra mahkemesine başvurduğu, ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin 28.02.2013 tarih ve 2011/104 E-2013/30 K. sayılı kararı ile, keşif giderlerinin borçlu vekiline verilen ihtarlı kesin süreye rağmen yatırılmadığından şikayetin reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğ edildiği ve taraflarca temyiz edilmeyerek 12.03.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Söz konusu ilamın tarafları ile konusunun, temyize konu karar ile aynı olduğu görülmüştür. Bu durumda anılan icra mahkemesi kararı aynı konuda yapılan diğer şikayet yönünden kesin hüküm teşkil edeceğinden, mahkemece kesin hüküm nedeniyle şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir....

    İİK'nun 82/12. maddesi gereğince haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbi olup, şikayet süresi haczin öğrenildiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda; borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında, 29.06.2015 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında; "adres kapalı olduğundan içeriye girilemedi, soruldu, borçlunun çarşıda dükkan işlettiği beyan edildi, çarşıya gidildi saat 13.30’da borçlu alınarak adrese tekrar gelindi adresi açtı bilirkişiyle birlikte girildi, gezildi, notlar alındı" ibaresi yazılı ise de, tutanakta borçlunun imzası olmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair bir kayıt da mevcut değildir. Asıl olan, borçlunun öğrendiğini bildirdiği tarih olup, bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Bu durumda, borçlunun taşınmazına konulan haczi şikayet dilekçesinde beyan ettiği tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir....

      Öte yandan İcra ve İflas Kanununda taşınmaz haczinin yenilenmesine dair bir müessese mevcut olmayıp, aynı takip dosyasından da olsa, konulan her haciz yeni bir işlem olup borçlunun her haciz için şikayet hakkı vardır. Somut olayda, borçlunun meskeniyet şikayetine konu ettiği taşınmaza ilk haczin 03.12.2007 tarihinde konduğu, hacze ilişkin İİK 103. madde davetiyesinin 23.01.2008 tarihinde tebliğ edildiği, sonrasında 10.05.2010 tarihinde konulan haczin de düşmesi üzerine 10.07.2014 tarihinde son haczin taşınmazın tapu kaydına işlendiği görülmüştür....

        DEĞERLENDİRME : Dava, İİK'nın 82/1- 12 bendi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nın 82/1- 12. maddesi gereğince meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti, aynı Kanunun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tâbidir. Söz konusu düzenlemeye göre, şikayet süresi, işlemin öğrenilmesinden itibaren başlar. Somut olayda, şikayete konu 04/08/2020 tarihli hacze ilişkin 103 davetiyesinin davacı vekiline 31/08/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun icra dosyasından bu haczi daha önce öğrendiğinin tespit edilemediği anlaşılmakla, şikayetin yasal sürede olduğu kabul edilmiştir....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vasisi tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Borçlu vasisi tarafından, borçluya ait taşınmazlar ve traktör kayıtlarına konulan hacizlere ilişkin bildirimin “borçlunun eşine yapılmış olduğu, borçlunun eşinin oturduğu ev ile kendisinin evinin farklı evler olduğu, bu bildirimden 03/07/2015 tarihinde haberdar olduğu belirtilerek” meskeniyet ve haczedilmezlik şikayeti ile icra mahkemesine başvurulduğu, mahkemece; haciz bildiriminden itibaren yasal yedi günlük şikayet süresi içerisinde başvuruda bulunulmadığı gerekçesiyle şikayetin süre yönünden reddine karar verildiği görülmektedir....

          GEREKÇE: Uyuşmazlık, ödeme emri tebliğ işleminin usulsüzlüğü nedeniyle ödeme emrinin iptali şartlarının bulunup bulunmadığı ve meskeniyet iddiasına dayalı olarak haczin kaldırılması şartlarının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Meskeniyet şikayeti yönünden yapılan incelemede; Davacının İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen davet kağıdı ile hacizden haberdar olduğu açıktır. Davacı tarafça buna ilişkin tebligatın usulsüzlüğü de ileri sürülmemiştir. Davacı tarafa İİK'nın 103 maddesi uyarınca gönderilen tebligatın ise 12/11/2018 tarihinde tebliğ edildiği görülmektedir. O halde davacı tarafça meskeniyet şikayeti bu tarihten itibaren yedi gün içerisinde ileri sürülmelidir. Dava tarihi itibariyle yedi günlük sürenin geçmiş olduğu tespit edilmiştir. Bu haliyle ödeme emrinin iptali talebi yönünden davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğrudur. Davacının bu yöndeki istinaf başvurusu da yerinde değildir....

          İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı istinaf dilekçesinde özetle; İİK'nun 16.maddesi doğrultusunda meskeniyet iddiasının da haczi ıttıla tarihinden itibaren 7 günlük süre içerisinde yapılması gerekeceği, borçlunun haczi öğrendiği günden itibaren ya da kendisine tebliğ edildiği günden itibaren 7 günlük süre içerisinde şikayete başvurulduğunu, süresinde davanın açıldığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, İİK'nun 82.maddesinin 1.fıkrasının 12.bendine dayalı haczedilmezlik şikayeti olup, aynı kanunun 16/1. maddesine göre haczin öğrenildiği tarihten itibaren 7 günlük sürede yapılmalıdır. Şikayet konusu işlem şikayette bulunana tebliğ edilmiş ise süre tebliğ tarihinden başlar. Ancak tebliğ tarihinden daha önce öğrenmiş ise, şikayet süresinin öğrenme tarihinden başlayacağı aşikardır....

          İlk derece mahkemesi kararında belirtildiği gibi davacı/3. kişi takibin tarafı olmadığından haczedilmezlik şikayeti bakımından aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Kaldı ki; İİK'nın 82/1- 12. maddesinde yer alan borçlunun haline uygun meskeninin haczedilemeyeceğine ilişkin haczedilmezlik şikayeti, haciz yoluyla yapılan takipler hakkında uygulanır. İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan icra takibinde haciz safhası olmadığından, bir diğer anlatımla haciz bulunmadığından, haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinde bulunma olanağı da taşınmaz maliki borçlu bakımından dahi yoktur. İpoteğin de meskeniyet iddiası nedeniyle terkini yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenlerle mahkemece şikayetin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesi kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          Anılan yasal düzenleme uyarınca, meskeniyet şikayeti, yalnızca takip borçlusuna tanınmış bir hak olup, takipte borçlu sıfatı taşımayan 3. kişinin bu konuda şikayet hakkı bulunmamaktadır. Somut olayda; şikayetçinin şikayete konu takibin tarafı olmadığı, takipte borçlu sıfatının bulunmadığı, şikayete konu taşınmazın maliki de olmadığı açıktır. Davacının tarafı olduğu bir davada, Anayasa Mahkemesince davacı lehine verilmiş bir karar bulunmadığı gibi aile konutu şerhine dayalı olarak borçlunun eşine dava açma hakkı tanıyan kanun değişikliği de yapılmamıştır. Bu nedenle Mahkemece davacının meskeniyet şikayetinin aktif husumeti olmadığından reddine karar verilmesi isabetlidir. Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucunda; mahkemenin kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğundan, davacının istinaf isteminin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

          GEREKÇE; Uyuşmazlık; meskeniyet şikayeti niteliğindedir. Borçlunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti üzerine, mahkemece dava dilekçesinde davacının imzası eksik olduğundan bahisle bu eksikliğin bir haftalık kesin süre içerisinde giderilmesi, kesin süreye riayet edilmediği taktirde HMK'nun 119/2 maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine dair borçluya 10.11.2021 tarihinde meşruhatlı tebligat yapıldığı, ancak belirtilen eksikliğinde giderilmediği gerekçesiyle davacının da hazır bulunduğu 17.12.2021 tarihli ilk celsede davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. İİK'nun 18. maddesinin üçüncü fıkrasına göre icra mahkemesinin şikayet konusu işlem hakkında duruşma yapılması yönünde karar vermesi halinde taraflar gelmese bile icap eden kararı vermesi gerekmektedir. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu İİK.'nun 16. maddesi kapsamında şikayet olup, HMK. anlamında dava niteliğini taşımaz. Şikayette yargılama usulü İİK.'...

          UYAP Entegrasyonu