Diğer taraftan borçlu dilekçesinde gecikmiş itirazının kabulü ile takibin iptalini talep etmiş olup, aynı dilekçede tebligatın usulsüzlüğünü de iddia etmiş olmasına göre, mahkemece, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşullarının mevcut olup olmadığı değerlendirilerek ve İİK'nun 269/2. maddesi de gözetilerek bu konuda olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
itiraz taleplerinin de kabul edilebilmesinin mümkün olmadığını, şehir dışında seyahatte olunmasının İİK'nın 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz bakımından bir mazeret olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlunun kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir. Ancak borçlu maninin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delilerle birlikte itiraz ve sebeplerinin ve müstenidatını bildirmeye ve müteakip fıkra için yapılacak duruşmaya taalluk eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre, gecikmiş itiraz başvurusunda bulunabilmek için her şeyden önce usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş bir tebligat evrakının bulunması gerekir....
Davacı borçlu her şeye itiraz ettiği gibi imzaya da itiraz etmiştir. İmzalar kendisinin olmasına rağmen bu şekilde itiraz etmesi amacının ne olduğunu ortaya çıkarmaktadır.Tüm yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde; öncelikle davacının dava dilekçesindeki aleyhe olan hususları kabul etmediğimizi belirterek , davacı borçlunun gecikmiş itiraz süresi olan 3 günlük hak düşürücü süreyi geçirmiş olduğu Sayın Mahkemece göz önünde bulundurularak takibe yapılan gecikmiş itirazın usülden reddine , eğer Sayın Mahkeme gecikmiş itirazın süresinde yapıldığı kanaatinde ise diğer itiraz talepleri bakımından esastan reddine karar verilmesini talep ediyoruz. " şeklinde beyanda bulunmuştur. İlk derece mahkemesi kararında özetle; UYAP sistemi üzerinden yapılan sorgulamada, davacının mernis adresinin, 20/03/2017 tarihden 14/05/2018 tarihine kadar "Yeşilköy Mh. Yeşilköy Halkalı Cd....
Şirket yetkililerinin basiretli şekilde davranmakla ve tebligatlara zamanında erişim için gerekli tedbirleri almakla yükümlü oldukları da düşünüldüğünde davacı şirket yetkililerinin bu yükümlülüklere aykırı davrandıkları ve sonrasında kendi kusurlarına dayanarak gecikmiş itirazda bulundukları kanaatine varılmıştır. O halde, borçlu şirketin süresinde itiraz etmesine engel olan hususun, borçlunun kendi kusuruna dayanması, ödeme emrine süresinde itiraz edilememesi halinin borçlunun kusurundan ve basiretli davranmamasından kaynaklanması nedeniyle gecikmiş itiraz nedeni olarak kabul edilemeyecek olması sebebiyle davacı tarafın gecikmiş itirazının reddine karar verilmesi yerindedir....
T2 07/01/2019 tarihli gecikmiş itiraz talep dilekçesi ile borçlu vekilinin borçlunun farklı bir adreste ikamet ettiğini, borçlunun ağır hastalığı nedeniyle babasının yanında kaldığını bu durumun tereke dosyasına beyan edildiğini. icra takibini 04/01/2019 tarihninde haricen öğrendiğini bu nedenle İİK 65 maddesine göre gecikmiş itirazın kabulü ile takibin durdurulmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünün bu talebi yargılamayı gerektirdiği nedeniyle reddettiğini, gecikmiş itirazda bulunan şahsın bu itirazını dayanak belgelerle belgelemesi ve ispatlaması gerektiğini, somut olayda bu olgu davacı tarafından kanıtlamadığını, itirazı ağır hastalık nedeniyle yapamadığını bildirmişse de bu durumla ilgili en ufak bir delil dahi sunulmadığını, gecikmiş itiraz için şartları sağlamayan davacının tebligatın usulsüz olduğundan bahisle ıttıla tarihinin değiştirilmesi suretiyle hukuki himayeden yararlanmasının mümkün olmadığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini...
İİK'nun 65. maddesinde; "Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise, paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir" hükmü yer almaktadır. İİK'nun 65. maddesine dayanan gecikmiş itirazda, muhatabın, bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememesi halinde mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. Gecikmiş itiraz, süresinde yapılmış ise, icra mahkemesi borçlunun bildirdiği mazeretin haklı olup olmadığını inceler. Mazereti kabul ederse icra takibi durur. Bu durumda alacaklı ancak itirazın kaldırılması veya itirazın iptali yoluna gidebilir....
Dairemizce yapılan değerlendirmede; Davacı tarafından İİK'nun 65. maddesi gereğince gecikmiş itiraz talebinde bulunmuş ise de, davacı borçluya icra dosyasında usulüne uygun olarak ödeme emrinin tebliğ edildiği, davacının gecikmiş itiraza sebep olarak gösterdiği pandemi ve koah hastalığına ilişkin olarak rapor ibraz etmediği, İİK'nun 65. maddesi anlamında da ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihte bu hastalığın gecikmiş itiraz için mazeret kabul edilemeyeceği, mahkemece dava şartları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken süre yönünden reddine karar verilmesi yerinde değilse de, mahkemece de dava reddedilmiş olduğundan mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan ve hükümde kamu düzenine aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması ancak muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde söz konusu olur. Borçluların, dilekçelerinde gecikmiş itiraz deyimini kullanmış olmaları, HMK'nun 33. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. Somut olayda; borçlu ...'a yapılan ödeme emrine ilişkin 09.6.2015 tarihli tebligatın, mahkemenin de kabulünde olduğu gibi Tebligat Kanunu'nun 16. maddesi gereğince usulsüz olduğu anlaşıldığından, bu durumda, İİK'nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itirazın koşulları bulunmamaktadır....
Borçlunun 04/11/2020 tarihinde şikayet ve itiraz dilekçesi sunduğu, borçlu dilekçesinde yurtdışında olduğundan ödeme emri tebliğinden haberdar olmadığını iddia etmiş, yurtdışından dönüş tarihinin 31.10.2020 olduğunu, 03.11.2020 tarihinin öğrenme tarihi olduğunu belirtmiştir....