Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olayda mahkemece 15.03.2012 tarih ve 2011/117 – 2012/289 sayılı kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizce 06.12.2012 tarih ve 2012/31724 – 41772 sayılı kararı ile BOZULMASI üzerine mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek davalının zaman aşımı def'inin değerlendirilerek bozma gereği yerine getirilmiş ve yeniden yapılan yargılamada zaman aşımı savunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. ... 7. Hukuk Dairesi'nin 17.12.2013 tarih ve 2013/25926 – 22569 sayılı kararı ile zaman aşımı savunmasına itibar edilmeyerek bozma kararına kısmen eylemli olarak direnildiği gerekçesiyle dosya Dairemize gönderilmiştir. Ancak bozma kararında "zaman aşımı itirazının değerlendirilmesine" işaret edilmiş, kesin bir bozma yapılmamış, mahkemece zaman aşımı itirazı değerlendirilerek alacağın hüküm altına alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda eylemli de olsa direnme kararından söz edilemez....

    Limit aşımına ilişkin şikayet, süresiz olarak her zaman ileri sürülebilir. Öte yandan 6100 sayılı HMK'nın "Taleple Bağlılık" başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrası; “Hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir” hükmünü amirdir. Somut olayda, ipotek borçlusunun mirasçısı tarafından icra mahkemesine sunulan şikayet dilekçesinde limit aşımı iddiasında bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Limit aşımına ilişkin şikayet her ne kadar süresiz olarak her zaman ileri sürülebilir ise de mahkemece talepten fazlasına hükmedilemeyeceğinden, resen bu hususun değerlendirilmesi usul ve yasaya aykırıdır. O halde, ilk derece mahkemesince, taleple bağlılık ilkesini düzenleyen HMK'nun 26. maddesine aykırı olacak şekilde, limit aşımına dair resen karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Alacaklı ...'...

      ve bu suretle takibin 3 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğu belirtilerek bozma kararına direnilmiş ve önceki hüküm yeniden kurulmuş, direnme kararı alacaklı tarafından temyiz edilmiştir....

        İstinaf Sebepleri Şikayetçi borçlu istinaf dilekçesinde; takibe dayanak bonoda lehtar ciranta olduğunu, müvekkiline karşı zaman aşımı süresinin 3 yıl değil 1 yıl olduğunu, kaldı ki 3 yıl dahi olsa zaman aşımının dolduğunu, tasarrufun iptali davasında yapılan işlemlerin zaman aşımını kesmediğini ileri sürerek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. C....

          tarihinde kesinlen zaman aşımının yeniden işlemeye başladığını ve 22/02/2022 tarihine kadar devam ettiğini, bu süreçte şirket yada şahıs adına herhangi bir icrai işlem yapılmadığını üç yıllık zaman aşımı dolduğundan zaman aşımı nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          maddede yazılan zaman aşımı süresi dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği, 114. maddesinde ise, vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zaman aşımına uğrayacağı,hükme bağlanmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124. madesinde yer alan "Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra, yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanlar şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilirler." Hükmüne dayanılarak 5 yıllık süre içinde yapılan düzeltme istemi reddolunan yükümlüler,şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurma hakkına sahiptir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Çocuğun nitelikli cinsel istismarı HÜKÜM : Eylem reşit olmayanla cinsel ilişki kabul edilerek şikayet yokluğu nedeniyle kamu davasının düşmesi İlk derece mahkemesince bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle başvurunun muhtevası nazara alınarak dosya tetkik edildi, gereği görüşüldü: Oluşa uygun kabule göre sanığın işlediği reşit olmayanla cinsel ilişki suçunun TCK'nın 104/1. maddesinde düzenlenip, öngörülen cezanın üst sınırı itibarıyla aynı Kanunun 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zaman aşımı süresine tabi bulunduğu ve sanığın mahkeme sorgu tarihi olan 23.06.2006'dan inceleme gününe kadar bu sürenin geçtiği anlaşıldığından, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, sanık hakkında görülen kamu davasının aynı Kanunun 322 ve 5271 sayılı CMK'nın 223/8. maddeleri uyarınca zaman aşımı sebebiyle...

              Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zaman aşımı itirazı dahil hiçbir itirazlarının değerlendirilmediğini, fazla mesai alacağına %30 takdiri indirim uyguladığı belirtmesine rağmen böyle bir indirimin de yapılmadığını ileri sürmüştür. Dairemizce istinaf incelemesi HMK'nun 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık zaman aşımı, davacının fazla mesai alacağının bulunup bulunmadığına ve miktarına ilişkindir. Davaya karşı zaman aşımına uğrayan alacak bulunmamakta olup Mahkemece davalının ıslaha karşı zaman aşımı itirazı yönünden hiçbir gerekçe konulmadan karar verilmiş ise de ıslah dilekçesinin zaman aşımı gözetilerek sunulmuş olduğu görüldüğünden davalının zaman aşımına yönelik istinaf itirazı yersizdir. Ne var ki mahkemece karar gerekçesinde hakkaniyet indirimi yapıldığı açıklanmasına rağmen indirim yapılmadan karar verilmiştir....

              Somut olayda mahkemece 15.03.2012 tarih ve 2011/119 – 2012/290 sayılı kararın davalı vekilince temyizi üzerine Dairemizce 06.12.2012 tarih ve 2012/31723 – 41771 sayılı kararı ile BOZULMASI üzerine mahkemece bozmaya uyma kararı verilerek davalının zaman aşımı def'inin değerlendirilerek bozma gereği yerine getirilmiş ve yeniden yapılan yargılamada zaman aşımı savunmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi'nin 17.12.2013 tarih ve 2013/25925 – 22568 sayılı kararı ile zaman aşımı savunmasına itibar edilmeyerek bozma kararına kısmen eylemli olarak direnildiği gerekçesiyle dosya Dairemize gönderilmiştir. Ancak bozma kararında "zamanaşımı itirazının değerlendirilmesine" işaret edilmiş, kesin bir bozma yapılmamış, mahkemece zaman aşımı itirazı değerlendirilerek alacağın hüküm altına alınması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda eylemli de olsa direnme kararından söz edilemez....

                Alacağın kaynağı olarak 01/01/2004 tarihinden önce şirket ortakları tarafından şirkete verilen borç para gösterildiğinden, anılan tarih ile dava konusu icra takip tarihi olan 24/04/2017 arasında TBK'nun 147/4. maddesinde belirtilen 5 yıllık zaman aşımı süresi sona ermiştir. Hal böyle olunca, mahkemece davalı yanın yargılama aşamasında süresinde zaman aşımı itirazını ileri sürdüğü, dava konusu icra takibinde ödeme emrine itirazında zaman aşımı itirazını ileri sürmeyen davalı borçlunun yargılama aşamasında savunmanın genişletilmesi yasağına takılmadan alacağın zaman aşımına uğradığı savunmasını ileri sürebileceği, dava konusu icra takip tarihi itibarıyla TBK'nun 147/4 maddesinde yer alan 5 yıllık zaman aşımı süresinin sona erdiği gözetilerek davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir....

                  UYAP Entegrasyonu