Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İİK'nun 168. maddesinin 4. bendine göre; imzaya itirazın ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde icra mahkemesine yapılması zorunludur. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup; mahkemece re'sen gözetilmelidir. Öte yandan, tebliğ işleminin usulsüzlüğü iddiasının yasal dayanağı İİK'nun 16. maddesi olup, bu yöndeki şikayet, aynı maddenin 1. fıkrası uyarınca usulsüz tebliğ işleminin öğrenildiği tarihten itibaren yedi günlük sürede yapılmalıdır. 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi gereğince; tebligatın usulsüz olması halinde muhatabı tebliğden haberdar olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Somut olayda, örnek 10 numaralı ödeme emrinin borçluya 14.08.2014 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin İİK'nun 168/4. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 22.08.2014 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya itiraz ettiği görülmüştür....

    Somut olayda; dava dilekçesinde açıkça ödeme emirlerinin usulsüz tebliğ edildiğine ilişkin şikayet bulunmadığı, ödeme emrinin davacı borçluya TK'nın 16. maddesine göre 22/09/2020 Salı günü tebliğ edildiği, itiraz süresinin son günü olan 27/09/2020 tarihinin Pazar gününe denk gelmesi nedeniyle sürenin 28/09/2020 Pazartesi gününe uzadığı, ancak davacı borçlunun ise hak düşürücü süre geçtikten sonra 29/09/2020 tarihinde yetkiye ve imzaya itiraz ettiği anlaşıldığından, mahkemece davanın süre aşımından reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir....

    İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince icra mahkemesi, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını ve alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re’sen inceleyerek, takibin iptaline karar verebilir. O halde, takip dayanağı çek süresi içerisinde ibraz edilmemesi nedeniyle kambiyo senedi vasfını taşımadığından (adi havale), icra mahkemesince öncelikle İİK'nun 170/a maddesi uyarınca itiraz eden borçlu yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, borçlunun itirazı incelenerek, itirazın reddine karar verilmesi isabetsizdir....

      Şikayet olunan vekili, takip borçlularının sıra cetveline şikayet haklarının bulunmadığını, müvekkilinin takibinin kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip olup, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verilmediği gibi, itirazın reddedildiğini, sıra cetvelinin doğru olduğunu savunarak, şikayetin reddini istemiştir. İcra mahkemesince, iddia, savunma ve toplanan delillere göre, asıl davada takibin kambiyo senedine dayanılarak yapılması, itiraz üzerine takibin durdurulmasına karar verilmediği, itirazın satış dışında takip işlemlerini durdurmadığı, itirazın sıra cetvelinin düzenlenmesine engel teşkil etmeyeceği, imzaya itirazın reddine karar verildiği, birleşen 2009/3765 sayılı davada borçluların dava açma hakkı bulunmadığı, birleşen diğer davada ise hacze iştirak koşullarının bulunmadığı gerekçesiyle sıra cetveline şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, asıl davada ve birleşen 2009/3765 sayılı dosyada şikayetçi vekilleri temyiz etmiştir....

        ŞİKAYET OLUNAN : ... -KARAR- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 12.02.2016 tarih ve 1 sayılı Kararı'nın dayanağı olan 2797 sayılı Yargıtay Yasası'nın 6545 sayılı Kanun'un 31. maddesi ile değişik 14/2-a bendinde, daireler arasındaki iş bölümünün belirlenmesinde mahkeme kararındaki nitelendirme de gözetilerek temyizin kapsamının esas alınacağı öngörülmüştür. Mahkemenin nitelendirmesi ve temyiz kapsamına göre, uyuşmazlık; icra takibinde imzaya itiraz ve takibin durdurulması istemine ilişkin olup, hükmün temyiz incelemesi Yüksek 12. Hukuk Dairesi'nin görevi kapsamındadır. Bu durumda, 11.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Yargıtay Kanunu ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda değişiklik yapılması hakkındaki 6644 sayılı Kanun gereğince dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın, Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu'na GÖNDERİLMESİNE, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan imzaya itiraz dosyasına ilişkin olarak imza incelemesi raporu sunulmuş olup, iş bu rapor taraflarınca güvenilir olmadığını, dava dilekçelerinde sadece 80.000,00 TL bedelli çek için imzaya itiraz ettiğini, müvekkili davacı, ısrarla bu imzanın kendisine ait olmadığını bu çeki kendisinin imzalamadığını belirtiğini, alacaklı tarafından icra takibine konu edilen iki adet çekten sadece "Akbank A.Ş Bursa-10/09/2018 tarih Z1019093 seri nolu 80.000,00 TL" bedelli çek üzerindeki imzaya itiraz edildiğini, gerekçeli karar sayfasının 3. sayfasının b) bendinde yer alan hüküm açıklamasında mahkeme sadece masraflara ilişkin hüküm kurulduğunu, davacı lehine avukatlık ücreti verilmesi de gerekirken bu hususun gözden kaçırıldığını ve hükümde yer almadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, Bursa 15....

          tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Alacaklı tarafından bonoya istinaden yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlunun imzaya itiraz ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda, borçlunun ödeme iddiasında bulunduğu, böylece davacının borcu kabul ettiği, İİK'nun 170/a-son maddesi gereğince imzayı kabul etmediğini ileri süremeyeceği gerekçesiyle imzaya itirazın irdelenmediği ve davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 170/a-son maddesi gereğince, borcun kısmen veya tamamen kabul edilmesi halinde, dayanak belgenin kambiyo senedi vasfında olmadığına ilişkin şikayet dinlenemez. Somut olayda, 23.7.2012 tarihli haciz sırasında, borçlu şirket yetkilisi ... tarafından dosya borcunun kabul edildiği ve ödeme taahhüdünde bulunulduğu anlaşılmakta ise de; borcun kabulü, imza itirazında bulunulmasına ve dolayısıyla imza incelemesi yapılmasına engel değildir....

            İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 04/10/2012NUMARASI : 2012/371-2012/835 Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Alacaklı tarafından bonoya istinaden yapılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte borçlunun imzaya itiraz ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonunda, borçlunun ödeme iddiasında bulunduğu, böylece davacının borcu kabul ettiği, İİK'nun 170/a-son maddesi gereğince imzayı kabul etmediğini ileri süremeyeceği gerekçesiyle imzaya itirazın irdelenmediği ve davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.İİK'nun 170/a-son maddesi gereğince, borcun kısmen veya tamamen kabul edilmesi halinde, dayanak belgenin kambiyo senedi vasfında olmadığına ilişkin şikayet dinlenemez.Somut...

              İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/04/2021 NUMARASI : 2020/1497 ESAS- 2021/397 KARAR DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının istinaf yolu ile incelenmesi talep edilmiş olup, dosya yerel mahkemece Dairemize gönderilmiş olmakla, üye hakim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosyadaki tüm belgeler okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp, düşünüldü....

              Bir diğer anlatımla, borçlunun İİK'nun 168. maddesinde yazılı yasal 5 günlük sürede borca ya da imzaya itiraz etmesi veya zamanaşımı itirazında bulunması durumunda, takip konusu belgenin kambiyo senedi vasfını haiz olmadığının veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü yol ile takip hakkının bulunmadığının tespit edilmesi halinde, diğer itiraz nedenleri incelenmeksizin İİK'nun 170/a maddesi uyarınca re'sen takibin iptaline karar verilmesi gerekir. Takibe konu senedin tanzim tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK'nun 776/1-f maddesinde; bonoda düzenleme yerinin yazılı olması gerektiği, aynı Kanun'un 777/4. maddesinde ise; düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun düzenleyenin adı ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Somut olayda, takip dayanağı bonoda tanzim yeri gösterilmediği gibi, tanzim edenin adı ve soyadı yanındaki adreste de idari birim yazılı değildir....

                UYAP Entegrasyonu