Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İncelenen tüm dosya kapsamına göre, davacı alacaklı tarafından davalılar hakkında genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, borçlular tarafından icra takibinin haricen öğrenilmesi üzerine icra dairesine verdikleri 19.08.2021 tarihli dilekçe ile borca itiraz edildiği, borçlulara ödeme emrinin daha sonra tebliğ edildiği, icra müdürlüğünce; itirazın yasal sürede yapıldığı anlaşıldığından takibin İİK’nun 62 ve 66. maddeleri uyarınca durdurulmasına karar verildiği, alacaklı vekili tarafından icra müdürlüğü kararına karşı şikayette bulunulduğu, ilk derece mahkemesi tarafından şikayetin reddine karar verildiği, davacı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Borçlular tarafından itiraz dilekçesi sunulmasından sonra, borçlulara ödeme emrinin tebliğe çıkarılması, alacaklının takibi sürdürme iradesi bulunduğunu gösterdiğinden, borçlulara ödeme emrinin tebliğ edilmemesi borca itirazda bulunmalarına engel teşkil etmez....

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Bilecik İcra Müdürlüğü 2020/3106 esas sayılı dosyasından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine mahsus icra takibine ilişkin borcu kabul etmediklerini, aynı borca birden fazla kez takip başlatıldığını, Bilecik İcra Müdürlüğü'nün 2020/2675 Esas sayılı dosyasında da takip başlatıldığını, yine, Ankara Gayrimenkul Satış İcra Dairesi 2020/1575 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, T3 kefil olarak gösterilmişse de T3 yönünden geçerli bir kefaletin söz konusu olmadığını, müvekkilinin babasına önemsiz diyerek birden fazla evrak imzalattığını, hem kredi sözleşmesine dayalı hem ipotek sözleşmesine dayalı hemde bonoya dayalı aynı kökten gelen borca karşı 3 ayrı takip başlatan davalının iş bu takibine öncelikle mükerrerlik itirazında ve şikayetinde bulunduklarını, İİK ilgili hükümleri gereği bir borç (varlığını kabul etmemekle birlikte) bir borç ipotek yahut rehin ile teminat altına alınmış ise alacaklının ilgili...

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Davacı tarafından davalı ve dava dışı borçlu aleyhine ilamlı icra takibine girişildiği, davalı idarenin borca itiraz ettiği ve hakkındaki takibin icra müdürlüğünce durdurulduğu, itiraz tarihinden sonra davalı borçlu idarenin icra dosya borcunu ödediği, davacı alacaklı tarafından paranın kendilerine reddiyatının yapılmasının talep edildiği, icra müdürlüğü tarafından bu talebin reddedildiği, davacı tarafından şikayet yoluna başvurulduğu, mahkemece şikayetin reddine karar verildiği, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır. Genel haciz yolu ile takipte, borçlunun yasal sürede yapmış olduğu itiraz üzerine İİK'nun 66. maddesi uyarınca icra takibi olduğu yerde durur. Alacaklının duran takibin devamını sağlayabilmesi için, icra mahkemesince verilmiş bir itirazın kaldırılması kararını (İİK. m. 68) ya da genel mahkemece verilmiş itirazın iptali ilamını (İİK. m.67) icra dosyasına sunması gerekir....

olan icra takibine yasal süresi içinde borca itiraz etmemiş olup, takibi sürüncemede bırakmak ve alacağa kavuşmayı önlemek amacıyla huzurdaki davayı ve yine derdest olan Kocaeli 2....

Bu nedenle başvuru, bu hali ile İİK. nun 168/5.maddesi kapsamında olup, aynı kanunun 169.maddesi uyarınca borca itiraz niteliğindedir. Borca itirazın ise İİK. nun 168/5.maddesi uyarınca ödeme emri tebliği üzerine yasal beş günlük sürede yapılması zorunludur. Somut olayda, borçluya örnek 10 numaralı ödeme emrinin 31.10.2008 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise 11.04.2013 tarihinde, İİK. nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra icra mahkemesine verdiği dilekçe ile borca itiraz ettiği görülmüştür. O halde, mahkemece, borca itirazın süre aşımı nedeniyle reddi yerine esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Öte yandan, borçlunun istemi hesap tablosuna yönelik şikayet olarak kabul edilse bile örnek 10 numaralı ödeme emrinde takip tarihinden itibaren asıl alacağın %74 faiziyle tahsilinin istendiği ve İİK. nun 168/5.maddesinde öngörülen yasal beş günlük sürede itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiği anlaşılmıştır....

    Diğer yandan davacı ihtiyati haciz alacaklısı olup, İcra ve İflas Kanunu’nun 264. maddesi ihtiyati haczi tamamlayan merasimin koşullarını ve ihtiyati haczin düşmemesi için gerekli işlemlerin nelerden ibaret olduğunu düzenlemektedir. Borçlu hakkında genel haciz yoluyla başlatılan icra takibine itiraz edilmesi halinde İİK’nun 264/2 maddesi gereğince bu itiraz alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. Alacaklının bu müddetleri geçirmesi veya davasından yahut takip talebinden vazgeçmesi veya takip talebinin yasal sürenin geçmesi sebebiyle düşmesi veya dava dosyasının açılmamış sayılması ya da davada haksız çıkması hallerinde ihtiyati haciz hükümsüz kalır.( İİK m. 264/4)....

      İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde mirasın reddedilmiş olduğu hususu maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebidir. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 19.11.2014 tarihli ve 2013/12- 2240 E., 2014/929 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. Dolayısıyla davacı tarafın talebi bir şikayet olmayıp borca itiraz mahiyetinde olduğundan aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, "Davacı borçlu tarafın borca itirazları konusunda karar verilmesine yer olmadığına" karar verildiği görülmüştür....

      Noterliği'nde yapılan 18243 yevmiye nolu rehin sözleşmesini dayanak gösterdiğini, taraflarınca 24/03/2021 tarihinde borca ve fer'ilerine itiraz edildiğini, itiraz nedeni ile dosyanın işlemden kaldırılması ve araç üzerindeki mahrumiyetlerin kaldırılmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünün dosyanın durdurulmasına karar verdiğini ancak mahrumiyetleri kaldırmadığını, yine taraflarınca 17/05/2021 tarihinde tekrar dosyanın işlemden kaldırılmasının talep edildiğini ancak bu taleplerinin de reddedildiğini, davalı tarafça yapılan ilamsız icra takibine dayanak rehin sözleşmesi hakkında taraflarınca 20/11/2018 tarihinde Kocaeli 4....

      İİK'nun 8. ve İcra İflas Kanunu Yönetmeliği'nin 22/2. maddesi gereğince ise; "İcra ve iflas daireleri, yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları, ilgililer ve icra müdürü veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.'' Buna göre; ödeme emrine itiraz dilekçesinin, icra memuruna havale ettirilip icra tutanağına yazdırılmış olması gerekir. Ödeme emrine itiraz tarihi, itiraz dilekçesindeki tarih olmayıp, bu dilekçenin icra tutanağına geçirildiği tarihtir (HGK. 13.5.2009 tarih ve 2009/12- 185 E.-2009/182 K.). İcra müdürlüğünce, itiraz dilekçesi tarihinin, önceki bir tarih olarak bildirilmesine itibar edilemez....

      davacının talebinin mahiyeti itibariyle borca itiraz niteliğinde olduğu, İİK 53....

      UYAP Entegrasyonu