Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, 11.12.2003 tarihli dava dilekçesinde davalıya yapılan kira sözleşmesinin yenilenmediğini, sona erdiğini, davalının fuzuli şagil hale geldiğini ileri sürerek taşınmaz üzerinde ekili bulunan ürün bedelinin tahsilini istemiştir. İstek kira alacağına ilişkin değildir. Mahkemece dava el atmanın önlenmesi ve alacak olarak değerlendirilmiş ve hüküm yerinde el atmanın önlenmesi ve alacak isteminin reddine karar verilmiş olup, hüküm davacı ve birleşen dosya davalıları tarafından temyiz edilmiştir. Bu durumda temyiz inceleme görevi Dairemize ait olmayıp Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'ne ait bulunduğundan dosyanın Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 26.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Diğer bir anlatımla müdahale "yasadan" veya "sözleşmeden" kaynaklanan "ayni" ya da "şahsi" bir hakka dayanmamalıdır. El atmanın önlenmesi davalarının büyük çoğunluğu dayanağını 4721 s. TMK' nun 683. maddesinden almakta ise de bu madde kapsamı dışında kalan ve özel maddeler ile düzenlenen el atmanın önlenmesi davaları da mevcuttur. Kanunun genel nitelikli bu maddesi ve özel kanunlardaki öteki hükümleri ile mülkiyet hakkının her türlü zarar verici davranışlara karşı korunması amaçlanmıştır. Mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanılmasını önleyen ve 3. kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak "haksız el atmanın önlenmesi", "taşkınlığın giderilmesi, durdurulması için, el atmanın önlenmesi davası" hakkı tanınmıştır. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, Yasa hükmünde “haksız el atmadan” söz edilmiş olması karşısında, bütün bu davranışların haksız olması, davalının bir hakka dayanmaması gerekli ve yeterlidir....

    dolayı personel ücretleri, SGK ücretleri, nedeni ile müvekkilinin zarara uğradığını, mahrum kaldığı kar kaybının olduğunu belirtmek suretiyle uğranılan zararın ve kar kaybının tahsilini talep etmiştir....

    Bunlardan bazılarını; malikin, malik olduğu taşınmaza karşı yapılan el atmanın önlenmesi için açılan dava, malikin sahip olduğu malı haksız olarak elinde bulunduran ya da ona saldıran kişiye karşı açılan el atmanın önlenmesi davası, malikin maliki olduğu şeyin doğal ürünlerine karşı yapılmış olan el atmanın önlenmesine karşı açılan dava, malikin karşılaşabileceği sınır tecavüzlerine karşı açabileceği el atmanın önlenmesi davası, malikin arazi kayması nedeniyle vaki el atmalara karşı açabileceği dava, malikin zilyetliğe saldırı olması nedeniyle açabileceği dava ve malikin geçit hakkı sebebiyle el atmalara karşı açabileceği dava, şekilde sıralayabiliriz. Davaların isimleri farklı olsa da hepsinin açılmasının ortak nedeni haksız el atmanın ve tecavüzün ortadan kaldırılmasıdır ve böylece malikin mülkiyet hakkının muhafaza edilmesidir. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir....

    Yine bilindiği üzere, ecrimisil davalarının sadece tapu kaydından kaynaklanan mülkiyet hakkına dayalı olarak değil aynı zamanda şahsi hakka dayalı olarak ya da zilyetlik hakkına dayalı olarak açılması olanaklıdır. Davacının taşınır hükmündeki muhdesatın mülkiyeti hakkına ve zilyetliğine dayalı olarak eldeki davayı açtığı, dolayısıyla aktif husumet ehliyetinin bulunduğu halde mahkemece muhdesatın aidiyeti üzerinde durulmadığı, davalının taşınmazı kullanımının haksız işgal mahiyetinde mi yoksa geçerli akdi ya da hukuki bir nedene mi dayalı olduğu, kullanıma davacının muvafakatinden söz edilip edilemeyeceği değerlendirilmeden, bildirilen tüm tanıklar dinlenilmeden taşınmazın tapu kaydına göre davacının ayni ya da şahsi hakkı bulunmadığı ve taşınmazın davalının kullanımında olduğuna dair eksik incelemeye dayalı yetersiz gerekçe ile aktif husumet yokluğundan davanın reddi kararının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. "...Dava, şahsi hakka dayalı ecrimisil istemine ilişkindir....

    İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, cevap dilekçesini tekrarla, davanın taşınmazın aynından kaynaklanmaması nedeniyle takip yapmak için hükmün kesinleşmesine gerek bulunmadığını, taşınmaz üzerindeki şahsi hakka dayalı ilamların icraya konulması için kesinleşmesinin gerekmediğini, takip konusu ilamın fuzuli işgale dayalı el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talebine ilişkin olduğunu, binanın çatısına sonradan konulan baz istasyonu teçhizatının ayni ilişkin olmayıp, tamamen menkul nitelikteki bir müdahaleden ibaret olduğunu belirterek, icra takibinde herhangi bir hukuka aykırı durum bulunmadığından kararın kaldırılmasını istemiştir. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE : Dava, ilamlı icra takibinde takibe konu ilam kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı iddiasıyla takibin iptali isteğidir. Somut olayda, davacı ve diğer borçlular hakkında İzmir 14. İcra Müdürlüğünün 2020/590 Esas sayılı takip dosyası ile İzmir 2....

    Noterliğinden 26/06/2019 tarihli çekilen ihtarnamede kullandığı yer çok net olarak anlatılmasına rağmen ve istenen meblağ net olarak belirtildiği halde hali hazırda davalı olan tapudan kira bedelini istiyor gibi ihtarnameye cevap verdiğini belirterek; davalının davaya konu yere müdahalesinin menine, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla geriye dönük beş yıllık, ıslah ile attırma hakları saklı kalmak kaydıyla 1000 TL ecrimisilin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, duruşmadaki beyanında ise davalının ihtarnameye cevabında kira ilişkisini reddetmesi nedeni ile davanın el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası olarak açıldığını beyan ettiği görülmüştür. Alanya 6....

    talebinin reddine, davacının portföy tazminatı ve mahrum kalınan kar alacağı talebinin kabulü ile 43.128,31TL portföy tazminatı ve 5.391,00TL mahrum kalınan kar alacağının davalıdan tahsiline, 43.128,31TL portföy tazminatının 3.000,00TL'sine 10.01.2011 tarihinden, 40.128,31TL'sine 29.06.2015 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, 5.391,00TL mahrum kalınan kar alacağının 3.000,00TL'sine 10.01.2011, 1.869,32TL'sine ıslah tarihi olan 13.11.2012, 521,68TL'sine 29.06.2015 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir....

      vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 04/11/2008 gününde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi ve maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; müdahalenin meni yönünden karar verilmesine yer olmadığına ve davanın tazminat talebi yönünden kabulüne dair verilen 12/04/2012 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, haksız eylemden kaynaklanan maddi tazminat ve el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, maddi tazminat isteminin kabulüne, el atmanın önlenmesi istemi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir....

        Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.12.2011 tarihli 2011/65 esas 2011/85 sayılı kararı ile kabul edildiği ve Yargıtay denetimden geçerek kesinleştiğini, belirtilerek, önceki mahkeme kararında kesinleşen aylık 30.796,79TL, kar kaybının 03.06.2006 tarihinden itibaren 5 aylık ve dönem sonlarından itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ve 50.000 TL manevi tazminatın 04.04.2006 haksız tahliye tarihinden itibaren ticari avans faizi ile tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı; davanın konusunun kira akdinden kaynaklandığı, kar kaybı alacağının ve manevi tazminat talebinin kira akdinin başlangıç tarihi 13.06.2001 olduğu göz önüne alındığında TBK.147 md.uyannca 5 yıllık zamanaşımının dolduğu, diğer yandan 10 yıllık genel zamanaşımı süresi de dolduğu, kazanç kaybı süresi neye göre belirlendiğinin açıklanması gerektiğini belirterek davanın reddini dilemiştir....

          UYAP Entegrasyonu