Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve "İptal kararlan geriye yürümez" kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı, çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır. Ancak geriye yürümezlik ilkesinin en önemli istisnası, Anayasa’nın 152. maddesindeki somut norm denetimidir. Madde uyarınca mahkeme önüne gelen uyuşmazlıkta Anayasa aykırılık iddiasını ciddi görülür ve Anayasa Mahkemesine iptal için başvuru yapılırsa; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiğinde, iptal kararına uymak zorundadır....

    İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak da dermayan veya yeni bir senet ihdasını talep edebilir. (TTK m. 564/...) TTK'nun 558/II maddesine göre “hile ve ağır kusuru bulunmadıkça borçlu, vadenin hulülünde senedin mahiyetine göre alacaklı olduğu anlaşılan kimseye ödemede bulunmakla borcundan kurtulur.” İptal kararını alan kişi (iptal kararının davacısı) borçludan kendisine senedi ibraz etmeden ödemede bulunmasını isteyebilmek hakkını kazanmaktadır. İptal kararının etkileri hak sahipliğinin teşhisi meselesine ilişkindir. Kararın maddi hukuk yönünden herhangi bir etkisi yoktur. Bu kararla senedi elinde bulunduran üçüncü şahsın hakkının sona erdiği, onun yerine artık bundan böyle davacının hak sahibi olduğu sonucuna da varılamaz. İptal kararı, iptal olunan senet yerine kaim olan bir senet mahiyeti taşımamaktadır....

      Somut norm denetiminde, iptal kararının yapısı gereği durdurulan dava bakımından geriye etkili uygulama söz konusudur. İtiraz yoluyla yapılan başvuru üzerine iptal edilen hükmü, benzer işlerde uygulama durumunda bulunan başka mahkemeler de Anayasa Mahkemesi iptal kararına uymak zorunda olup, iptal edilen yasa maddesine dayanarak karar veremezler. İtiraz yoluna başvuran mahkemenin verilecek olan iptal kararı ile bağlı olması, diğer mahkemeler bakımından da aynı etkiyi haizdir. Sadece başvuran mahkeme açısından iptal kararının geriye yürüyeceğinin kabulü, uygulanacak olan norm bakımından mahkemeler arasında eşitsizlik doğuracaktır. Tüm mahkemelerin itiraz yoluna başvurması da beklenemeyeceğinden, uyuşmazlığa dair iptal kararının diğer mahkemelerde derdest olan davalar bakımından da uygulanması gerektiği sonucuna varılmıştır....

        Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının zaman içerisindeki etkisi böylece çıkmakta ve "İptal kararlan geriye yürümez" kuralı belirtilen anlamı taşıyarak geçerli olmaktadır. Anayasa’nın 153. maddesindeki “İptal kararları geriye yürümez” kuralının, geriye yürümezlik kuralının, yalnız lafza bağlı kalınarak yorumlanması hukuk devleti ilkesine ve bu ilke içinde var olan adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi itiraz yoluyla yapılacak denetimin amacına da ters olduğu aşikârdır. Ayrıca iptal kararının geriye yürümezliği kuralı, çoğu zaman iptal kararlarını işlevini ve etkinliğini azaltmaktadır. Ancak geriye yürümezlik ilkesinin en önemli istisnası, Anayasa’nın 152. maddesindeki somut norm denetimidir. Madde uyarınca mahkeme önüne gelen uyuşmazlıkta Anayasa aykırılık iddiasını ciddi görülür ve Anayasa Mahkemesine iptal için başvuru yapılırsa; Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verildiğinde, iptal kararına uymak zorundadır....

          Daire çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığının temelini iptal kararını, dava sırasında kambiyo senedini iyi niyetli hamil olduğu iddiasıyla ibraz eden 3. kişilerin temyiz edip edemeyecekleri noktası oluşturmaktadır. Bilindiği gibi, çek iptal kararının iki sonucu olmaktadır. Birinci sonucu iptal kararının davacının hak sahipliğini borçluya gösterebilmesidir. Yani iptal kararı ile birlikte davacı senede dayalı alacağını senetsiz olarak borçludan talep hakkına sahip olur. Diğer bir anlatım ile de borçlu, iptal kararını alan davacıya ödeme yaparak borcundan kurtulmaktadır. İptal kararının ikinci sonucu ise kıymetli evrakın teşhis fonksiyonunun ortadan kaldırılmasıdır. İptal kararı ile birlikte hakkın dermeyanı için senedi elinde bulundurmak ve ibraz etmek mecburiyeti kalmamaktadır. (Bkz. Kıymetli evrakı hukuku turhan kitapevi 2.baskı sayfa 274 Prf....

            Anayasa Mahkemesi bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle, yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemez. Kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümleri, iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkar. Gereken hallerde Anayasa Mahkemesi iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilir. Bu tarih, kararın Resmi Gazetede yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemez. İptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisi, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlar. İptal kararları geriye yürümez....

              Anayasanın 153.maddesinin beşinci bendinde "İptal kararları geriye yürümez." hükmü yer almaktadır. 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 53.maddesinde de, Anayasa Mahkemesince, Anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilen kanun hükümleri, iptal kararının Resmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren yürürlükten kalkar. denilmektedir. Bu hükümlerin amacı, iptal kararlarından önce yapılan işlem ve uygulamalarda üçüncü şahısların elde ettiği kazanılmış hakların ve kamu düzeninin korunmasıdır....

                İdari Yargıda asıl olan iptal kararlarının geriye yürümesi yani iptal edilen idari işlemin doğduğu andan itibaren yok sayılmasıdır. Buna karşın Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararlarının geriye yürümemesi asıldır. Bu bakımdan İdari Yargıdaki iptal kararları beyan edici, açıklayıcı nitelikte olduğu halde Türk Anayasa Yargısı'ndaki iptal kararları genelde kurucu (inşai-yenilik doğurucu) niteliktedir. Türk Anayasa sisteminde benimsenen iptal kararının geriye yürümezliği kuralının getiriliş amacı, kazanılmış hakları ve hukuksal güvenliği ortadan kaldırıcı ya da toplumun adalet anlayışını zedeleyici sonuçlar doğurmasından kaygı duyulmasını önlemek, Devlete olan güven duygularını sarsmamak, Devlet yaşamında hukuk kargaşasına neden olmamak, hukuk güvenliğini ve istikrarını sağlamak olarak özetlenebilir. Bu bakımdan iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesi, kabul edilen önemli bir ilkedir....

                  "...Mahkemece, iddia ve dosya kapsamına göre, zayi nedeniyle iptal davasının hamilin senetten kaynaklanan haklarını korumasına ve haklarını temin etmesine yönelik olduğu, ilgili maddeden tahsil ettiği seneti kaybeden hamilin bu dava açacağı anlamı çıkmadığı, dava hasımsız dava niteliğinde olduğundan, 3. kişiler açısından kesin hüküm doğurmadığından, mahkemece iptal kararı verilse dahi yasal çerçevede seneti elinde bulunduran kişi keşideci, lehtar veya kendisinden önceki cirantalara müracaat edebileceği, alınan iptal kararının senetten kaynaklanan meşru hamilin haklarını sona erdirmeyeceği, ayrıca iptal kararı verilmemiş olması da, davacıyı ileride gerçekleşmesi muhtemel haksız takipte menfi tespit davası açmasına engel olmayacağı, yasa koyucunun iptal davasına gerek duymasının en önemli nedeninin iptal kararı sonrası hakkın hamil tarafından senetsiz tahsilini veya yeni bir senet düzenlenmesini sağlamak olduğu ve iyi niyetle, iptal kararı getiren hamile ödeme yapan borçluyu, seneti ele...

                    Tetkik Hakimi …'ın Düşüncesi : Resmi olarak iptal edilen faturaları davacının kullandığı varsayımıyla yapılan tarhiyata karşı açılan davayı reddeden mahkeme kararının bozulması gereketiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü: Davacı 30.12.1996 tarihi itibariyle mükellefiyetini sona erdirmiş olup, 11.4.1997 günlü tutanağa istinaden kullanmadığı 4 cilt faturayı iptal ettirmiştir. Karşıt inceleme sonucu, iptal edilen faturaların içerisinde yer alan 14 adet faturanın kullanıldığının tespiti üzerine, faturaların iptal edilmediği ve tamamının kullanıldığı varsayımıyla tarhiyat yapılmıştır. Sözkonusu 4 cilt fatura 11.4.1997 günlü tutanakla iptal edildiğine göre, iptal edilmiş olması gereken faturaların kullanılmış olması, davacının değil, bu faturanın iptali sırasında yeterince özenli davranmayan İdarenin sorumluluğundadır....

                      UYAP Entegrasyonu