WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

karar vermek görevinin genel hükümlere göre Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu" gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine dair karar verildiği anlaşılmıştır....

İtirazın kaldırılması davası açıldıktan sonra itirazın iptali davası da açıldığı zaman hukuki yarar mevcuttur. Şöyle ki yukarıda bahsi geçtiği gibi açılacak olan itirazın kaldırılması davası ile itirazın haksız olduğu saptanarak tespit hükmü elde edilecekken, itirazın kaldırılması davası devam ederken açılacak olan itirazın iptali davası ile hem itirazın haksız olduğu tespiti hemde alacağın olup olmadığı kesin olarak hükme bağlanacaktır. Bu sebeplerle söz konusu yerel mahkeme kararının istinaf edilme gereği hasıl olmuştur..." şeklinde talep etmiştir. DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce istinaf incelemesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususları da gözetilerek yapılmıştır. İncelenen dosya kapsamından; davacı tarafın Adana 14....

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle itirazın kaldırılması isteminin itirazın iptali istemi olarak anlaşılması gerekmesine ve davacı vekili tarafından da bu yönde açıklama yapılmış olmasına, bunun ıslah olarak nitelendirilmesinin mümkün olmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. 2-Dava, .... İcra Müdürlüğü'nün 2011/2196 Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde, "itirazın kaldırılması" için icra mahkemesine başvurmazsa, yeniden ilamsız takip yapamaz (İİK. md. 68/1). Bu hükmün anlamı şudur: Alacaklı, altı ay içinde icra mahkemesinden "itirazın kaldırılmasını" istemezse, bir daha "itirazın kaldırılmasını" isteyemez. Ancak, altı aylık süre geçince icra takibi düşmez....

    Borçlunun ödeme emrine itiraz etmesi halinde, mahkemece ilk önce davacı alacaklının İtirazın kaldırılması hakkındaki talebini inceler. Bu İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesi, genel haciz yolundaki İtirazın kaldırılması talebinin incelenmesinden ( m.68-70) tamamen farklıdır.Genel haciz yolunda tetkik merciinin incelemesi yalnız belgelere göre ve ilamsız icra kuralları çerçevesinde yapıldığı halde, buradaki ticaret mahkemesinin incelemesi genel hükümlere ( yani HMK ‘daki hükümlere) göre olur. Bu nedenle borçlu, ticaret mahkemesindeki savunması sırasında ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. Davalı borçlu, İflas davasına karşı vereceği cevap layihalarında bütün savunma vasıtalarını ileri sürebilir.Ticaret mahkemesi normal bir alacak davasında olduğu gibi, tarafların iddia ve savunmalarını genel hükümlere göre inceleyerek, borçlunun gerçekten borçlu olup olmadığını araştırır. İflas davasında alacaklı, alacağını ispat bakımından m.68....

      İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından, davalı tarafın davacı tarafa borcu bulunmadığını, davalı hesabından davacıya avans ödemeleri yapıldığını, taraflarına iadesi gereken miktar bulunduğunu, yapı denetim sözleşmesi gereğince yönetmelik hükümlerinin uygulanacağını, bu hükümlere göre davalının davacıya borcu ve sorumluluğunun olmadığını, bilirkişi raporunun eksik olduğunu, bu nedenle mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece taraf delillerinin usulüne uygun olarak toplandığı, değerlendirilerek tartışıldığı, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık olduğu, tarafların basiretli tacir oldukları, davalının ticari defterlerinde davacıya borçlu olarak gözüktüğü anlaşılmakla, mahkemece verilen kararın dosyada mevcut deliller kapsamında usul ve yasaya uygun olması nedeniyle başvurunun esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

        Bu durumda, uyuşmazlığın Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre değil, genel hükümlere göre çözümü gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 19/2. Maddesinde "Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının cevap dilekçesinde ileri sürülmesi gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz." düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre davalının süresinde yapılmış usulüne uygun bir yetki itirazı bulunmadığı anlaşıldığından, uyuşmazlığın davanın ilk açıldığı ...2. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK.'nun 21. ve 22. maddeleri gereğince ...2. Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 27.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          H.D. 30.12.2004, 2004/4635- 13438, ) İtirazın kaldırılması ve iflas davalarında mahkeme itirazı genel hükümlere (HUMK, HMK hükümlerine) göre inceler. Borçlu ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku Cilt 3, sh 2673) Genel hükümlere göre yapılan inceleme de basit yargılama usulüne göre yapılır. Bu bakımdan mahkemenin iflas talebinin genel hükümlere göre yapılacağından bahisle ayrı bir yargılama usulüne tabi bulunan karşı davayı da birlikte görüp yürütmesi doğru olmamış ve basit yargılamaya tabi davanın da yazılı yargılama usulüne tabi bir dava ile aynı usulde yürütüldüğünü çağrıştıracak işlemler yapılmıştır. Nitekim her iki davanın temyiz süresi de bir ayrım yapılmaksızın kararda 15 gün olarak gösterilmiştir....

          H.D. 30.12.2004, 2004/4635-13438, ) İtirazın kaldırılması ve iflas davalarında mahkeme itirazı genel hükümlere (HUMK, HMK hükümlerine) göre inceler. Borçlu ödeme emrine itiraz ederken bildirdiği itiraz sebepleri ile bağlı değildir. (Baki Kuru İcra ve İflas Hukuku Cilt 3, sh 2673) Genel hükümlere göre yapılan inceleme de basit yargılama usulüne göre yapılır. Bu bakımdan mahkemenin iflas talebinin genel hükümlere göre yapılacağından bahisle ayrı bir yargılama usulüne tabi bulunan karşı davayı da birlikte görüp yürütmesi doğru olmamış ve basit yargılamaya tabi davanın da yazılı yargılama usulüne tabi bir dava ile aynı usulde yürütüldüğünü çağrıştıracak işlemler yapılmıştır. Nitekim her iki davanın temyiz süresi de bir ayrım yapılmaksızın kararda 15 gün olarak gösterilmiştir....

            Mahkemece;"Davacının itirazın geçici kaldırılması talebinin Reddine, İşin esasına girilmediğinden alacaklı aleyhine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına,..." şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak; dava dilekçesinde itirazın geçici kaldırılmasını talep ettiklerini, mahkemenin davayı itirazın kesin kaldırılması olarak yanlış değerlendirip hüküm kurduğunu, itirazın geçici olarak kaldırılması müessesesinin, alacaklı bir adi senede dayanarak ilamsız takip yapar ve borçlu itirazında adi senet altındaki imzayı inkar ederse, alacaklı itirazın kesin kaldırılmasını isteyemeyeceğini ancak geçici kaldırılmasını isteyebileceğini, bu nedenle de mahkemeden itirazın geçici kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

            Vergi Mahkemesinin iptal kararı sonrasında toplam tutarın 156.343,00 TL olarak KDV'si ile ödendiğini, 2014 yılından ödenme vadeleri ile birikmiş bulunan faizlerinin Gümrük Kanunu 216. maddesi uyarınca istendiğini, ancak mahkeme kararında faiz belirtilmediği gerekçesi ile ödeme yapmaması üzerine ilamsız takibe geçtiklerini, davalının süresinde itiraz ettiğini, takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, kesin olarak kaldırılmasına, takibin devamına, tazminata hükmedilmesini istemiştir. YANIT: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, söz konusu mahkeme kararında davanın kabulüne, dava konusu işleminin iptaline hükmedilmekle birlikte faiz ile ilgili herhangi bir hükme yer verilmediğinden faiz ödemesinin yapılmadığını, vergi dairesinin karşı tarafa söz konusu meblağı ödediğini, alacağın genel hükümlere göre yargılamayı gerektirir nitelikte olduğunu, takibin İİK'nın 68. maddesindeki belgelere dayalı olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

            UYAP Entegrasyonu