Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Satış vaadi sözleşmesinden doğan hak ayni değil, kişisel haklardandır. Bunun sonucu olarak da satış vaadi sözleşmesinin tarafları, bu sözleşmeden doğan haklarını yalnız birbirlerine veya haleflerine karşı ileri sürebilirler. Satış vaadi sözleşmesi şahsi hak doğuran sözleşmelerden olduğu için, böyle bir sözleşme ile alacaklı sözleşmesinden doğan bu şahsi hakkını, borçlunun rızasını aramaksızın ancak üçüncü bir kişiye yine taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile devir ve temlik edebilir. Bu durumda, alacağı temellük eden kimse, temellük edenin yerine geçerek onun haklarını kullanabilir. Bir kişi malik olmadığı bir taşınmazı birden fazla sözleşme ile farklı kişilere satış vaadinde bulunabiliyorken, malik olmadığı taşınmazın mülkiyetini bir başkasına devredemeyecektir. İşte az yukarıda açıklanan nedenlerle davacıdan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile taşınmazı satın alan ...’a satış vaadi sözleşmesi ayni değil, kişisel nitelikte bir hak verir....

    Noterliği 30/07/1990 tarih 610 sayılı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazdaki payını davalı ...’e satmayı vaat etmiş ise de, satış vaadi sözleşmesi kişisel hak doğurduğundan ve tapuda temlik işlemi yapılmadan vekil .. vekillikten azledildiğinden geçerli bir temlik de bulunmamaktadır. Birleştirilen davaya gelince bu dava dosyası bakımından, mahkemece delillerin toplanılması ve asıl davanın reddedildiği gözetilerek inceleme yapılması gerekir. Hâl böyle olunca asıl davanın kabulü , birleştirilen davadaki isteğin ise bu doğrultuda değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.12.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      vatandaşı olan davalı ...- ile düzenlenen 16.01.2000 tarih 7786 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinde ... köyün 147 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın yarısının satışının vaad edildiğini, ancak yürürlükte bulunan yasal mevzuat gereğince yabancı uyruklu şahısların köy sınırları içersinde taşınmaz edinemeyeceklerinden satış vaadi sözleşmesinin iptaline ve sözleşme ile ödenen 50.000 Markın iadesini talep etmiştir. Karşı dava dilekçesi ile davalı ve karşı davacı ... davacı karşı davalı ...'a satış vaadi sözleşmesi ile toplam 140.0000 Mark ödediğinden davada iadesine karar verilmesi istenilen 50.000 mark dışında ödenen 90.000 markın da tahsilini istemiştir. Birleştirilerek görülen davada ise davacı ... davalı ...'a satış vaadi sözleşmesi gereğince ödediği ancak sözleşme metninde yer almayan toplam 140.000 markın ilk dava dosyasında iadesine karar verilmesi istenilen 50.000 Mark dışında ödenen 90.000 markın ödetilmesini istemiştir....

        Davada, .... doğrudan düzenlenen 30.07.2007 tarihli ve 08384 yevmiye numaralı “satış vaadisözleşmesi dayanak alınmıştır. Bu sözleşme dava dışı .... davacı arasında yapılmıştır. ... ile arsa sahipleri arasında yapılan 14.10.1998 tarihli ve 11449 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, davalı Kooperatif yüklenici sıfatıyla, .....sınırları içerisinde ve.....mevkiinde bulunan pafta 24 ada 3 ve 1 parsel numaralı olarak tapuya tescilli taşınmaza sözleşmedeki koşullarla inşaat yapımını yüklenmiştir. Davalı yüklenici tarafından yapımı yüklenilen inşaatın (A) bloğundaki 4. kat 9 numaralı daire de satış vaadi sözleşmesinin konusudur. Sözü edilen satış vaadi sözleşmesinin kapsamı incelendiğinde; arsa sahibi .... tarafından, yüklenici kooperatife karşı ileri sürülebileceği şahsi haklarının temlik olunduğuna ilişkin bir kayıt bulunmamaktadır. Yanlar arasında ise, satış vaadi sözleşmesinin konusu olan taşınmazla ilgili ayrı bir sözleşme yapılmamıştır....

          Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Dava konusu somut olayda; satış vaadini kabul eden davacı ile dava dışı satış vaadinde bulunanlar Hilal Dil, İlker Dil, Caner Dil ve Taner Dil arasında dava konusu Çerkezköy ilçesi İstasyon Mahallesi 784 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki hak ve hisselerinin tamamına ilişkin Çerkezköy 4.Noterliğinde düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi akdedildiği sabittir. Satış vaadinde bulunan dava dışı gerçek kişiler sözleşmeye konu hisselerini daha sonra davalı şirkete satış suretiyle devretmişlerdir....

          adlı kişiye sattığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.Davacılar taşınmazın tapudaki satış bedeli üzerinden hisselerine düşen bedelin tahsilini talep etmişler mahkemece de 500.000 YTL bedel üzerinden davacı hisselerinin tahsiline karar verilmiştir.Ancak davalı adına kayıtlı 19/64 hisse diğer hissedarlar ile birlikte 400.000 YTL bedelle noterde düzenlenen taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile ...’e satılmıştır.Bu satış sözleşmesi geçerli bir satış sözleşmesi olduğuna göre, satış bedelinin taraflar arasında ihtilaflı olduğunun kabulü gerekir....

            Somut olayda; noter önünde re’sen düzenlenen 18.01.2006 tarihli sözleşmede satış bedeli 10.000 YTL gösterilmiş, bu bedelin 7.000 YTL.sinin peşin ödendiği, kalan 3.000 YTL.yi 05.02.2006 tarihli senet ile, 750 YTL.yi 5.3.2006 tarihli senet ile 750 YTL.yi 5.4.2006 tarihli senet ile 750 YTL’yi de 5.5.2006 tarihinde ödeneceği belirtilmiştir. Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasında, taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesine dayanarak tescil talebinde bulunan kişinin vaad borçlusuna sözleşmede kararlaştırılan bedeli ödemesi, bedelden ödenmeyen bir kısım varsa bunu ödemek üzere dosyaya depo etmesi kabul edilmektedir. Davacı dava dilekçesinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi , tapu kaydı ve sair delillere dayanmaktadır. Dava dosyasında satış vaadi sözleşmesi ve tapu kaydı mevcuttur. İşin esasının incelenmesi için gereken deliller dosya içinde mevcut olup, davacı tarafa delillerini sunması için kesin mehil verilmesini gerektirecek bir durum yoktur....

              Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden ... davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde yer alan "dürüst davranma kuralı" ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Mahkemece yerinde yapılan keşif ve keşifte dinlenen tanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere davacı dava konusu yerin satış vaadi sözleşmesi ile satın alınmasından sonra bu yerin sınırlarını belirleyerek çit ve tel örgü ile muhafaza altına alınmıştır. Davacı, satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı yeri çevirerek çit ve tel örgü ile sınırladığından eylemli olarak taşınmazın bu bölümüne zilyet olmuştur....

                Davacı,davalı şirketin dava dışı arsa sahipleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği davalıya kalan 17 numaralı bağımsız bölümü 18.10.2000 tarihli taşınmaz satış vaadi ve inşaat yapım sözleşmesi başlıklı sözleşme ile 65.000 YTL satış bedeli ile satın alması,inşaatın 22 ... içinde tamamlanıp teslim edilmesi ,aksi halde günün koşullarına göre kira ödenmesi kararlaştırılmıştır.Taraflar daha sonra aynı taşınmaz için 18.10.2000 tarihinde noterde yapılan düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazın satışı kararlaştırılmış,teslim tarihi ve cezai şart olarak kira bedeli ödenmesine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır....

                  Taşınmaz satış vaadi sözleşmesi davacı ile ..., ..., ..., ... ve nüfus kayıtlarında ismi bulunmayan ... tarafından yapılmıştır. Az yukarıda da açıklandığı üzere satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davacılarda davanın kabulü için sözleşmenin ifa olanağının bulunması gereklidir. Elbirliği mülkiyetine konu taşınmazlarda ortaklardan birinin, ortaklık dışı bir kişiye satış vaadinde bulunması halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak, elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığı düşünülemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa iştirak bozulmamak kaydı ile satıcı elbirliği ortağın payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı mümkün olur....

                    UYAP Entegrasyonu