Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalının da ortağı olduğu adi ortaklığın vergi dairesine takibe dayanak faturaları ibraz ettiği, 07.07.2010 tarihinde kurulan adi ortaklığın 03.12.2010 tarihinde feshedildiği, adi ortaklık defterine takibe dayanak olan iki adet faturanın adi ortaklığın feshi sonrasında düzenlenmesi nedeniyle işlenmediği, ancak adi ortaklığın vergi dairesine takibe dayanak faturaların ibraz edildiği ve vergi kaydının faturaların düzenlenmesinden sonra 15.01.2011 tarihinde silindiği, buna göre davacının 31.957,59 TL alacaklı olduğu, alacak para alacağına ilişkin olduğundan alacaklının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğu, davacının adi ortaklığı oluşturan her iki şirkete karşı takip başlattığı, itiraz eden davalı aleyhine dava açmasında isabetsizlik bulunmadığı, davacının davaya konu hizmeti adi ortaklığa verdiği, adi ortaklığın feshi sonrası tarihli fatura düzenlenmiş olsa da, hizmetin adi ortaklık ile davacı arasındaki...
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunarak, takibe konu davanın itirazın iptali olarak açıldığını, ancak ihtilafın adi ortaklığa ilişkin olmasına bağlı olarak davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine dönüştüğünü, kararın kesinleşmeden icra edilmesinin mümkün olmadığından takip dosyalarındaki haciz işlemlerinin iptali ve takiplerin teminatsız olarak durulmasını talep ettiklerini, mahkemece taleplerinin ve dava konusu olayın irdelenmeden, hiçbir inceleme ve araştırma yapılmadan eksik ve yetersiz inceleme ile sonuca gidildiğini, davanın adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi davasına dönüştüğünden icra takiplerinin ilama bağlı alacağa dönüştüğünü ve alacağın bir bütün haline geldiğini, adi ortaklık ilişkisinde bir ortak tarafından açılan alacak talebine ilişkin davanın ortaklığın feshi ve tasfiyesi istemini kapsaması karşısında mahkeme kararında belirtilen gerekçeleri hukuken anlamanın mümkün olmadığını, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin kararların kesinleşmemiş olması...
G E R E K Ç E Uyuşmazlık, adi ortaklığın feshi, ibraname ve adi ortaklık alacağının temliki nedenine dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali isteminden kaynaklanmaktadır. İDM'ce yukarıda gösterilen gerekçelerle itirazın iptali davasının tümden reddine, davacı alacaklının %20 inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir. (I) İzmir 7. İcra Müd. 2016/8827 sayılı takip dosyasının incelenmesinde davacı alacaklı tarafından (14.652,00 Euro asıl alacak+94.02 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam) 14.746,02 Euro cinsi üzerinden15/06/2016 tarihinde başlatılan ilamsız icra takibinde ödeme emrinin davalı borçluya 30/06/2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davalı borçlunun vekili araclığıyla 01/07/2016 tarihinde süresinde borca itiraz ettiği, itirazın alacaklı vekiline tebliğine ilişkin bir evrak bulunmadığından davanın 2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 30/03/2017 tarihinde süresinde açıldığı sonucuna varılmıştır....
Alacağın temliki, mevcut bir alacağın alacaklısının değişmesi işlemidir. Alacaklının bir borç ilişkisinden doğan alacağını borçlunun rızasına gerek olmadan bir sözleşmeye dayanarak üçüncü bir kişiye devretmesine alacağın temliki adı verilir ----- Alacaklı, alacağını üçüncü kişiye olan borcunu ifa amacıyla temlik edebileceği gibi, borçludan olan alacağını tahsil amacıyla da temlik edebilir. Alacağın bir ivaz karşılığında temlik edilmesi halinde kanun temlik edene bir garanti ---- borcu yüklemektedir. Temlik eden, her şeyden önce alacağın temlik zamanındaki varlığından sorumlu bulunmaktadır....
nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamını, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesi, davacının adi ortaklığın tasfiyesi için yapılan sulh protokolüne istinaden icra takibi yaptığı, itiraz üzerine itirazın iptali istemi ile dava açtığı, davalı gerçek kişi ile davalı tüzel kişinin tacir olduğu, ticaret odası kaydı olmayan, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddesindeki sınırları aşan miktarda geliri bulunmadığı bildirilen davacının ise, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 12. ve 15. maddeleri ile 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları hakkında Kanunun 3/a. maddesi ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 177. maddeleri uyarınca adi ortaklığın tasfiyesi talebi itibari ile tacir olmadığı, adi ortaklığın 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 620. ve devam eden maddelerinde düzenlenmiş olması, davacının adi ortaklığın tasfiyesi talebi itibari ile tacir olmaması, davanın adi ortaklığın tasfiyesi yönelik sulh protokolünün tahsili için yapılan icra takibindeki itirazın iptaline yönelik olması, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 6098 Sayılı...
Ancak, asıl dava yönünden adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi kapsamında açılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında, dava konusu alacağın likit (belirlenebilir) olmadığı ve tasfiyeye ilişkin yargılamayı gerektirdiği dikkate alınarak icra inkar tazminatına karar verilmemesi gerekirken, mahkemece; alacağın % 40'ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru değilse de, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden asıl davaya yönelik hükmün A/3. fıkrasında yazılı bulunan "hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden % 40 oranında hesaplanan 26.000,00-TL. icra inkar tazminatının da ayrıca davalıdan alınarak davacıya verilmesine" cümlesinin silinmesi suretiyle hükmün HUMK.'nun 438/VII.maddesi gereğince düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Davacı, davalı tarafından işletilen işletmeye, 50.000 USD ödeyerek ortak olduğu, işletmenin hiç faaliyete geçmediğini ileri sürerek ödediği bedelin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı, ortaklığın 2 yıl süreceğini bu süre dolmadan dava açılamayacağını savunmuştur. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu hali ile davacı ve davalı arasında 6.11.2006 tarihinde düzenlenen protokol gereğince davalının işlettiği işletmeye %50 ortak olduğu, davacının 50.000 USD ödediği böylece taraflar arasındaki ilişkinin adi ortaklık olduğu anlaşılmaktadır. Davacının talebi dikkate alındığında adi ortaklığın feshinin istendiğinin kabulü gerekir. O halde davacı iddiası ve davalının savunması yönünden tüm delilleri celbedilerek B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık hükümleri gözetilmeli adi ortaklığın feshi istendiğine göre, tasfiyenin de mahkemece bizzat yaptırılması gerekir....
İcra Müdürlüğünün 2008/6369 esas sayılı takip dosyasında davalı borçlunun borca itirazının kısmen iptali ile takibin 67.975,51 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin alacak talebinin reddine, İİK'nun 67/2. Maddesi gereğince, davalının adi ortaklıkta yönetici ortak olması nedeniyle alacağın likit olması nazara alınarak 67.975,51 TL üzerinden % 40 oranı ile hesaplanan 27.190,20 TL icra inkar tazminatının davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Dava, adi ortaklığın tasfiyesine dayalı icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, 80 gram altın bedelli adi senetten dolayı borçlu olan davalı aleyhine yapılan icra takibine itiraz edildiğini , senedin kendisine temlik edilmiş olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, bono lehtarının ... olup öldüğünü , bonoda cirosunun olmadığını, ciro silsilesinin bozulmuş ve zamanaşımının dolmuş olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davalının borcu ödediğini ispatlayamadığına dayanılarak davanın kabulüne itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir....