Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, kredi borcundan kaynaklanan alacağının tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Bu aşamada çözümü gereken husus; borç miktarının takip tarihindeki duruma göre mi, yoksa itirazın iptali davasının açıldığı tarihteki durum itibariyle mi belirlenmesi gerektiği; bir başka ifadeyle mahkemece, icra takibinden sonra ve davadan önce yapılan ödemelerin borçtan düşülmesinin gerekip, gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/04/2007 gün, 2007/19- 159 Esas, 2007/220 karar sayılı ilamında da belirtildiği gibi “… itirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, normal bir eda davasıdır....

İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz. Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir. İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır....

    İtirazın iptali davasında; takip talebinde gösterilen borç ve borcun sebebi ile bağlılık asıl olup, takip dayanağı belgelerden başka belgelere dayanılamaz. Diğer bir deyişle takip dayanağı yapılabilecek güçte olup da takipte dayanılamayan belge, itirazın iptali davasında ispat vasıtası olarak kullanılamaz. Takibe etkili olan itirazın iptali davasında ispat davasında ispat edilecek olanın takibe ve borçlunun itirazına konu olan alacak olduğu, bu alacağın sebebinin değiştirilme olanağının itirazın iptali davası için bulunmadığında kuşku bulunmamaktadır. İtirazın iptali davasında yapılan yargılama sonunda: takip tarihindeki duruma göre karar verilir. İtirazın iptali davasında alacak, icra takip tarihi itibarıyla belirlenir. Ancak dava tarihine kadar bir ödeme yapılmış ise, yapılan ödeme düşüldükten sonra kalan alacak yönünden itirazın iptali davası açılmalıdır. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler ise icra müdürlüğünce dikkate alınır....

      Sayılı takip dosyasına vaki itirazının kısmen iptali ile 7.285,36 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren 7.285,36 TL ye avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak 7.285,36 TL nin % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-) Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir. İtirazın iptali davası, müddeabihi takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu alacak olan, bir eda davasıdır....

        İcra Müdürlüğü'nün 2015/1280 Esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın 30.600TL asıl alacak yönünden iptali ile takibin bu miktar alacak üzerinden devamına " ifadelerinin yazılması suretiyle hükmün davalı yararına düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalı tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 gün süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/03/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

          Davacı vekili, dava dilekçesinde hem alacağın tahsilini, hem de itirazın iptalini istemiş,08.05.2002 tarihli dilekçe ile de, davanın itirazın iptali değil de alacak davası olduğunu beyan etmiştir. Mahkemece davanın alacak davası olarak görülüp sonuçlandırılması gerekirken itirazın iptali olarak sonuçlandırılması doğru görülmediği gibi davalılardan ...’nin dava konusu iş yerine ait elektrik abonesi olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Abonelik sözleşmesi iptal ettirilmediğine göre, işyerinde kullanılan kaçak elektrik enerjisi bedelinden davalı ...’nin de abone olması nedeniyle sorumlu olacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine,16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Dava itirazın iptali davasıdır. İtirazın iptali davasının konusu; takip konusu yapılmış ve borçlunun itiraz etmiş olduğu bir alacaktır. Doktrinde ve yargısal içtihatlarda belirtildiği üzere; itirazın iptali davası genel hükümlere göre görülen ve eda hükmünü içeren bir alacak davası niteliğindedir. Dava dilekçesinin incelenmesi neticesinde; davanın 7155 sayılı Kanunun 26. Maddesinde belirtilen yürürlük tarihi olan 01.01.2019 tarihinden sonra açıldığı, davanın itirazın iptali davası olduğu, itirazın iptali davasının genel hükümlere göre görülen bir alacak davası niteliğinde olduğu ve davacının talebinin belli bir paranın ödenmesi edası içerdiğinden zorunlu arabuluculuk durumunun söz konusu olduğu ve davacının arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açtığı anlaşılmakla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun m.18/A-f.2 hükmü gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine karar vermek gerekmiştir....

              GEREKÇE: Dava, ticari satımdan kaynaklanan alacağın tahsili istemli başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK'nın 107/1 maddesi gereğince; davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklının, hukuki ilişki ile asgari bir miktar ya da değer belirterek alacak davası açabilmesi, belirsiz alacak davası ile mümkündür. Somut olayda; davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ve duruşmada davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını beyan edilmiştir.Davanın faturalara dayalı icra takibine vaki itirazın iptali davası olduğu dikkate alındığında,işbu dava belirsiz alacak davası olarak açılamayacaktır. Ancak dava dilekçesinde gösterilen 20.012,80- TL dava değeri, takipde talep olunan asıl alacak miktarıdır....

                Borçlu tarafından süresinden sonra ödeme emrine itiraz edilmiş olduğu için ya da süresi içinde olmakla beraber yanlış (yetkisiz/görevsiz) yere itiraz edildiği için takip kesinleşmisse veya takip, borçlunun itirazı nedeniyle değil de icra mahkemesinin kararıyla durdurulmuşsa bu gibi durumlarda itirazın iptali davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır. c) Alacaklı tarafından, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren bir yıl içinde itirazın iptali davasının açılmış olması gerekir. Alacaklının, “itirazın kendisine tebliğinden itibaren” bir yıl içinde borçlunun itiraz ettiği alacağının tespiti ve itirazın iptali dileğiyle açtığı dava “itirazın iptali” davası niteliğini taşır. Bu davanın açılabildiği, “bir yıllık süre” hak düşürücü süredir. Bir yıllık dava açma süresinin başlangıcı, “itirazın alacaklıya tebliğ tarihi”dir. Bu halde; borçlunun itirazı, alacaklıya tebliğ edilmemişse, bir yıllık dava açma süresi işlemeye başlamayacaktır....

                  Bu durumda işlemiş faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece “...itirazın iptali ile takibin 2006/14627-16424devamına” denilmek suretiyle işlemiş faiz yönünden de itirazın iptaline karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. 3-Davacı, icra takibinde 5.402.061.750 TL asıl alacak, 3.762.061.750 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.164.000.000 TL üzerinden, toplam alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte takip başlatmış olup, mahkemece “itirazın iptaline, takibin devamına” denilmek suretiyle işlemiş faiziyle birlikte toplam alacak üzerinden faize faiz yürütülmüş olmaktadır ki bu durum Borçlar Kanununun 104/son maddesinde düzenlenen “faize faiz yürütülemez” hükmüne aykırı olup, kabul şekli bakımından ayrıca bozmayı gerektirir. Ne var ki bu yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.nun 438/7. maddesi gereğidir....

                    UYAP Entegrasyonu