Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece borçlunun takibe vaki itirazının kaldırılması ile birlikte tahliyeye karar verilmiş hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı 8.7.2009 tarihinde başlattığı icra takibiyle ödenmeyen 2007 yılı Mayıs ayından 2008 yılı Eylül ayına kadar olan kira bedelleri ile ayrıca 2009 yılı Mayıs ayı kira bedelinin tahsilini talep etmiştir. Davalı icra dairesine süresinde verdiği dilekçe ile kira bedellerini alacaklının eniştesine elden ödediği gerekçesiyle takibe itiraz etmiştir. Davacı 9.9.2009 tarihinde açtığı dava ile davalı borçlunun yasal sürede borcu ödemeyerek temerrüde düştüğünü ileri sürerek borçlunun itirazının kaldırılmasını istemeden İİK.'nun 269/a maddesi uyarınca kiralanandan tahliyesini talep etmiştir. Mahkemece itirazın kaldırılması talep edilmemesine rağmen talep dışına çıkılarak borçlunun takibe vaki itirazının kaldırılması ile birlikte temerrüt nedeniyle taşınmazdan tahliyesine karar verilmiştir....

    Davacı alacaklı yetki itirazının kaldırılması için dava açmış, mahkemece davanın kabulü ile davalı borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına karar verilmiştir. HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin (h) bendinde, davacının dava açmakla hukuki yararının olması gerektiği belirtilmiştir. Borçlu itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı alacaklının icra mahkemesine açacağı itirazın kaldırılması davası, yada genel mahkemede açacağı itirazın iptali davasıyla birlikte yetki itirazının da kaldırılmasını talep etmesi mümkün olduğundan, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. (Yargıtay 12....

    Alacaklı, borçlunun yetki itirazını kabul etmezse, yetki itirazının kaldırılması için yalnız icra mahkemesine başvurabilir. (İİK madde 68-68 a) İcra mahkemesi, yetki itirazının haklı olduğuna kanaat getirirse alacaklının itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verir. Somut olayda, alacaklı vekili İİK'nun da yer almayan bir biçimde terditli olarak yetki itirazının kabul edilmemesi halinde yetkili icra dairesinin belirlenmesi talebinde bulunmuş, Mahkeme, yetki itirazının kaldırılmasına hükmetmediği halde alacaklı vekilinin terditli talebinin kabulü ile borçlulara karşı takibin yürütüleceği yetkili icra dairelerinin belirlenmesine karar vermiştir. Bu durumda, mahkemece, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebi yerinde görülmediğinden bahisle yukarıda belirtilen şekilde karar vermek yerine İİK'nunda yer almayan bir biçimde hüküm tesisi doğru değildir....

      Alacaklının icra mahkemesine başvurusu, İİK'nun 68. maddesi gereğince borçlunun borca ve yetkiye itirazlarının kaldırılmasına ilişkin olup, mahkemece alacaklının talebi ile bağlı kalınarak öncelikle yetki itirazı hakkında bir karar verildikten sonra, yetki itirazı yerinde değil ise diğer itirazların incelenmesi suretiyle alacaklının itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddine karar verilmesi gerekir.Somut olayda, mahkemece borçlunun icra dairesine yaptığı yetki itirazının yerinde olduğu kabul edilmiş olduğundan, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, alacaklının ilamsız takipte itirazın kaldırılmasını talep ettiği gözardı edilerek borçlunun icra mahkemesinde yetki itirazı varmış gibi yetki itirazının kabulü ile gönderme kararı verilmesi isabetsizdir.SONUÇ:Mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının temyiz itirazlarının...

        Davacı alacaklı vekili tarafından yetki itirazının kaldırılması için dava açılmıştır. HMK'nun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin (h) bendinde, davacının dava açmakla hukuki yararının olması gerektiği belirtilmiştir. Borçlular vekili itirazında yetkiye ve borca birlikte itiraz ettiğine göre alacaklının sadece yetki itirazının kaldırılması istemesinde hukuki yararı bulunmamaktadır. Davacı alacaklının icra mahkemesine açacağı itirazın kaldırılması davası, yada genel mahkemede açacağı itirazın iptali davasıyla birlikte yetki itirazının da kaldırılmasını talep etmesi mümkün olduğundan, ilk derece mahkemesince yetki itirazının kaldırılması isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır....

        Bu itibarla, davacı ...’ın, velayetin kaldırılması davasının reddine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2- Davacı ...’ın kişisel ilişki süresine yönelik temyiz itirazının incelenmesine gelince; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir....

          Mahkemece, davanın kabulü ile, davalının itirazının kaldırılmasına, takibin devamına karar verilmiş, tahliye talebine ilişkin olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olup, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Her ne kadar davacı dava dilekçesinin sonuç kısmında, davalının haksız itirazının kaldırılmasına ve %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiş ise de, dava dilekçesinin “davanın konusu” kısmında davanın itirazın kaldırılması ve tahliye isteminden ibaret olduğu ve dava dilekçesi içeriğinde davalının haksız itirazının kaldırılması ve kiracının taşınmazdan tahliyesini sağlamak için iş bu davanın açıldığı bildirilmiştir....

            Davacı vekili, yukarıda özetlenen dava dilekçesiyle yalnızca borçlunun icra dairesinin yetkisine yapılan itirazının kaldırılmasını talep etmiş, borca itirazın kaldırılmasını talep etmemiştir. Mahkemenin gerekçeli karar içeriğinden anlaşılacağı üzere borçlunun yetki itirazı yerinde görülerek yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi gerekirken "Yetki itirazının Reddine, Erdemli İcra Dairelerinin yetkili olduğuna" karar verilmiş ise de hüküm fıkrası gerekçe ile birlikte değerlendirildiğinde hüküm fıkrasında yer alan bu ibarenin yetki itirazının kaldırılması talebinin reddi yönünde olduğu anlaşılmaktadır. HMK'nun ''Taleple Bağlılık İlkesi'' başlıklı 26. maddesinin birinci fıkrasında; ''Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir'' hükmüne yer verilmiştir....

            Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda mahkemece davacının yetki itirazının kaldırılması talebinin reddine, borca ve sair itirazlara ilişkin itirazın kaldırılması talebi hakkında esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacının davalının yetkiye itirazının kaldırılması talebinin reddine, davalının borca ve ferilerine itirazının kaldırılması talebi konusunda esas hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair karar verilmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle, 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, HMK'nun 353/1- b.2. maddesi gereğince Gaziosmanpaşa 2....

            Başvuru, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 68. maddesine dayalı itirazın kaldırılması istemi olup, aynı Kanun'un 70. maddesi uyarınca icra mahkemesince incelemenin mutlaka duruşmalı olarak yapılması zorunludur. Buna göre, mahkemece duruşma açılıp taraf teşkili sağlanarak tarafların iddia ve savunmaları alındıktan, varsa gösterecekleri deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçe kısmında; davacı vekilinin davasının yerinde görüldüğü ve borçlunun yetkiye itirazının kaldırılmasına dair hüküm kurulduğu belirtildikten sonra, hüküm bölümünde “yetki itirazının kabulüne” karar verilerek, kararın gerekçe kısmı ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratacak şekilde, evrak üzerinde sonuca gidilmesi isabetsizdir....

              UYAP Entegrasyonu