İ.İ.K'nın 33. maddesi gereği, borçlu icra emrinin tebliği üzerine 7 gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak, borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imhal iddiası, yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin ödeme itirazı olup; itiraz, İİK'nın 33/l. maddesi uyarınca 7 günlük süre içerisinde yapılmış olduğundan, mahkemece işin esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, takibe dayanak ilamın bozulduğu gerekçesi ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
İİK'nun 169. maddesine göre, borçlu, aynı Kanun'un 168/5. maddesi kapsamında, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazlarını sebepleri ile birlikte ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Borçlunun bu başvurusu üzerine, icra mahkemesi, İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK'nun 169. maddesi kapsamında borca itiraz niteliğindedir....
Mahkemece; İİK’nin 169/a maddesi uyarınca icra mahkemesi, borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul etmesi mümkündür. Somut olayda, borçlu, borcun olmadığını veya itfa veya imhal edildiğini İİK’nin 169/a maddesinde sayılan belgelerle ispatlayamadığından borca itirazın da reddine karar vermek gerekmiştir. Bunun yanı sıra çekin incelenmekle yasal unsurlarının tam olduğu ve kambiyo vasfını taşıdığı anlaşılmakla şikayetin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili davacının dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla birlikte itfa hususunda tanıklarının dinlenmediğini, faiz hususunda mahkemece değerlendirme yapılmadığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir....
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa şikayeti olup yasal dayanağı İİK'nun 71. maddesidir. Bu maddeye göre, borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden istiyebilir. Somut olayda, borçlunun takibin kesinleşmesinden sonra sunmuş olduğu, 01.6.2014 tarihli ve alacaklı ... imzalı belgede, şikayete konu takip dosyasına ait hiç bir alacağın kalmadığı belirtilmiştir. Alacaklının belgedeki imzaya itirazı olmadığına göre, belgeye karşı üst kısmının sonradan doldurulduğu iddiaları dar yetkili icra mahkemesinde dinlenmez. Kaldı ki, aksi ispat edilmediği sürece imza metnin üst kısmını da kapsar....
İİK.nun 169. maddesine göre, borçlu, aynı Kanunun 168/5. maddesi kapsamında, borçlu olmadığı, borcun itfa edildiği, mehil verildiği, alacağın zamanaşımına uğradığı veya yetki itirazlarını sebepleri ile birlikte ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde bir dilekçe ile icra mahkemesine bildirir. Borçlunun bu başvurusu üzerine, icra mahkemesi, İİK.nun 169/a-1. maddesi gereğince itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder.Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK.nun 169. maddesi kapsamında yetkiye ve borca itiraz niteliğindedir....
Hakim duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder.Somut olayda, borçlunun başvurusu İİK.nun 169 maddesi kapsamında yetkiye ve borca itiraz niteliğindedir.Bu durumda, mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere İİK.nun 169/a-1 maddesi gereğince taraf teşkili sağlanıp duruşma açılarak deliller toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken savunma hakkını kısıtlayacak şekilde dosya üzerinden yapılan inceleme ile hüküm kurulması isabetsizdir.SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Her ne kadar mahkemece, 'alacaklı tarafın makbuzlar üzerinde sonradan tahrifat yapıldığını ileri sürdüğü, bu iddianın incelenebilmesi için makbuz asıllarının sunulmadığı' gerekçeleri ile borcun itfa edildiği itirazının ispat edilemediği kabul edilmiş ise de; alacaklının belgenin hangi ödeme karşılığı verildiğine ilişkin açıklamaların, ödeme belgelerine sonradan eklendiği iddiası dışında, ödeme belgelerinde yazılı diğer kısımlara bir itirazı olmadığından, dayanak bonolara atıf yapan açıklamaların belgelere sonradan eklendiği iddiasını ispat külfetinin alacaklıda olduğu kabul edilmelirdir. O halde mahkemece, borçlunun iddiasını dayandırdığı belgelenin İİK'nun 169/a-1. maddesinde belirtilen belgelerden olduğu, alacaklının dayanak bonolara atıf yapan açıklamaların bu ödeme belgelerine sonradan eklendiği savını ispat edemediği göz önünde bulundurularak, ödemeye dayalı itfa itirazının kabulü gerekirken, yazılı gerekçe ile reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Borçlunun takip konusu alacağın tamamının takipten önce alacaklıya ödendiğine yönelik başvurusu, İİK'nun 33/1. maddesine dayalı olarak icra emri tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı olup, anılan madde uyarınca itfa itirazı 7 günlük süreye tabidir. Borçlu vekiline 10.02.2021 tarihinde tebliği üzerine borçlu vekilinin süresinde, 17.02.2021 tarihinde, takibe konu borç hakkında itfa itirazında bulunmuştur. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nun 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Borçlu, itfa itirazına dayanak olarak, yaptığı ödemelere ilişkin banka dekontlarını sunmuş ise de, ödeme belgelerinin incelenmesinde, ödemelerin bir kısmının nafaka borcu için yapıldığına ilişkin açıklamanın bulunduğu, bir kısım dekontlarda "ödeme" açıklamasının yer alığı, bazılarının ise herhangi bir açıklama içermediği görülmüştür....
İİK'nun 33/1 maddesinde itfa iddiasının ancak yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle ispatı şartı aranmıştır. Ayrıca icra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı 7 günlük yasal süreye tabidir. Şİkayetçi vekiline icra emri 08/09/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup, dava 7 günlük yasal süreden sonra ikame edilmiş olduğundan itfa itirazının reddi gerekmektedir. İcra emrinin tebliğinden önceki döneme ilişkin itfa itirazı süreye tabi ise de, takipte nafakanın başlangıcından itibaren talep edilen aylık nafaka miktarının ilama uygun düzenlenip düzenlenmediği süresiz şikayete tabi olup, bilirkişi raporunda yapılan hesaplama ile birlikte talep edilen nafaka miktarının ilama uygun düzenlendiği anlaşılmıştır....
faizi ile takibe konu edildiğini ve ödeme emrinin borçluya tebliğ edildiğini, borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu beyanla, haksız itirazların iptali ile takibin devamını, davalının %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....