İİK'nun 33. maddesinde ise; “İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; her ne kadar anılan takip dosyasında yer alan 10.06.2015 tarihli hesap tablosu da değerlendirmeye alınarak, uyuşmazlık konusu ödenmiş ve ödenecek nafaka miktarları tespit edilmiş ise de; anılan hesap tablosunda, hesap başlangıç tarihi 13.08.2010 tarihi olup, raporda belirtilen başlangıç tarihi 10.03.2010 ile aralarında ay farkı ve dolayısı ile ödeme farkı olduğu açıktır....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, ilama aykırılık şikayeti süreye tabi olmamakla birlikte ödeme iddiasının 7 günlük hak düşürücü süre içinde yapılması gerektiğine, ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1- b(1) maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir....
İİK'nun 168/5.maddesi hükmü gereği borçlunun borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirilmesi gerekir. Somut olayda, borçluya çıkarılan ödeme emrinin İstanbul 9. icra hukuk mahkemesinin 2009/1546-1572 sayılı kararı ile iptal edildiği, takip dosyasında borçluya başka bir tebligat yapılmadığı anlaşılmıştır. Hal böyle olunca takibin dava tarihinde henüz kesinleşmediği görülmektedir. İİK'nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali için geçerlidir. Bu durumda, mahkemece, zamanaşımı itirazının İİK.nun 169/a maddesi kapsamında değerlendirilerek aynı maddenin beşinci fıkrası gereğince inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığa çözüm getirmeyecek şekilde şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleri ile beraber ceza düşer.” hükmü ile sağın üzerine atılı bulunan İcra ve İflas Kanunu’nun 338. maddenin birinci fıkrasında “alacaklının şikayeti”nin aranması karşısında, atılı suçtan dolayı 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi mümkün değildir....
ile imzalandığını, sözleşmede davacıların ve dava dışı 3.Kişilerin müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldıklarını, imzalanan kredi sözleşmesine istinaden davacılara kredi kullandırıldığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın katedilip borcun ödenmesinin ihtarname ile talep edildiğini, borcun ödenmediğini, girişilen icra takibindeki ödeme emrinin davacıların şikayeti ile iptal edildiğini, kredi borcunu itfa için davacılar tarafından yapılan ödemenin ispatının yazılı belge ile sözkonusu olabileceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İİK’nun 168/5. maddesi gereğince; borçlunun, borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine bildirmesi gerekir. İİK’nun 71. maddesine göre süresiz olarak ileri sürülebilecek olan zamanaşımı şikayeti ise, takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde zamanaşımının gerçekleşmesi hali içindir. Somut olayda, takip dosyasında, borçlular adına gönderilen ödeme emrinin tebliğine ilişkin tebligat parçasının bulunamadığı icra müdürlüğünün 27.11.2015 tarihli kararında belirtildiğinden ve borçlulara daha sonra takiple ilgili bir ödeme emri gönderilmediği anlaşıldığından, muteriz borçlular yönünden kesinleşmiş bir takip bulunmadığı, borçlulara daha sonra yenileme emri ile birlikte ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığı görülmüştür....
Öte yandan, borçlunun diğer şikayeti, İİK'nun 71/1. maddesine dayalı takibin kesinleşmesinden sonraki döneme ilişkin itfa itirazına ilişkin olup bu şikayetin esasının incelenip bir karar verilmesi gerekirken, borcun kalıp kalmadığının tespiti şeklindeki talebin genel mahkemelerde yapılması gerektiğinden bahisle istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : Şikayetçi borçlunun, usulsüz tebliğ şikayeti ile birlikte takip konusu borcun zamanaşımına uğradığını ve talep edilen faiz oranının fahiş olduğunu belirterek icra mahkemesine başvurduğu, ... 8. İcra Hukuk Mahkemesinin 28.09.2017 tarih ve 2016/1169 E., 2017/714 K. sayılı kararı ile usulsüz tebliğ şikayetinin süresinde olmadığından bahisle şikayetin süreden reddine karar verildiği, iş bu karara karşı borçlu tarafından istinaf yoluna başvurulduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesi kararına karşı itiraz eden borçlunun istinaf başvurusu neticesinde, ... Bölge Adliye Mahkemesi .......
İİK'nun 169/a-1. maddesi gereğince borcun bulunmadığı veya itfa yahut imhal edildiği resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile kanıtlanmadığından sair temyiz itirazları yerinde değilse de; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 778/1-a-c maddesi yollamasıyla bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı yasanın 709/3. maddesinde “Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz verilmesini isteyebilir” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; takip dayanağı olan 22/12/2012 keşide tarih, 10/01/2013 vade tarih ve 9.500 TL bedelli bononun arkasında 1.000,00 TL ödendiğine ilişkin ibare bulunduğuna göre keşideci olan itiraz eden borçlu senet metninden anlaşılan bu itirazını alacaklıya karşı da ileri sürebilir ve kısmi ödemeye ilişkin bono üzerine yazılan bu kaydın imzalı olması ve İİK'nun 169/a-1 maddesi uyarınca ispat edilmesi gerekmez....
maddesinde, gayrimenkullerin iktisadi kıymetini artıran özel maliyet bedellerinin kira süresine göre eşit yüzdelerle itfa edileceği,kira süresi dolmadan kiralanan şeyin boşaltılması halinde henüz itfa edilmemiş olan giderlerin boşaltma yılında bir defada gider yazılacağı açıklanmış olup,temyiz dilekçesinde söz konusu taşınmazın 1996 yılında boşaltıldığı belitilip dilekçeye bu durumu kanıtlamak üzere bazı belgeler eklenmiş bulunduğundan ve davalı idarece de aksi savunulmadığından temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir....