"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması (fekki) Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, kredi teminatı olarak verilen ipoteğin kredi borcunun tamamen ödenip kapatılmasına ve talebe rağmen kaldırılmadığı iddiası ile ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir. Bu istem, Borçlar Hukukundan ve genel hükümlerden kaynaklanmakta olup, Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine dair 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde yer alan aile hukukundan kaynaklanan dava ve işlerden değildir. Genel mahkemeler görevlidir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup, hakim tarafından yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Gerçekleşen bu durum karşısında, görevsizlik kararı verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava hukuki niteliği itibariyle, İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki)) davasıdır. Davada istemin, davacıya ait gayrimenkul ile dava dışı borçlu lehine konulan ipoteğin kaldırılması şartları oluşltuğu halde tapuda işlem yapılmadığı iddiası ile ipoteğin fekki talebine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4/1. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmış, maddenin (a) bendinde bu kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ile çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve çekişmesiz yargı işi sayılacağı belirtilmiştir. Türk Ticaret Kanununun 3. maddesinde, "Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir" düzenlenmesi getirilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 18.01.2007 gününde verilen dilekçe ile ipoteğin kaldırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 05.06.2007 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, ipotek şerhinin kaldırılması istemine ilişkindir. İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı bir ayni haktır.İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesi) Türk Medeni Kanunu’nun 856. maddesi uyarınca tapu siciline tescil edilmesi gerekir....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2009/252 esas sayılı dosyasında verilecek karara bağlandığını, bu davada tazminata hükmedilmediğini, kooperatife borçlu olduğunun tespit edilmemiş olduğunu, bu nedenle taşınmaz üzerine konulan ipoteğin devamını haklı kılacak bir neden bulunmadığını ileri sürerek, ipoteğin fekkini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması şartlarının taraflar arasında yapılan sözleşme ve mahkemenin 2009/252 esas sayılı dosya içeriğine göre gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı temyiz etmiştir. Dava, borç nedeniyle taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılması istemine ilişkindir....
HD'nin kararı ile HMK'nun 353/1- a-6 maddesi gereğince kaldırılıp eksikliklerin tamamlanmasının ardından yeniden karar verilmesi isteğinin usulü bir karar olup kesin olduğu ancak takip konusu ilamı tüm unsurlarıyla ortadan kaldıran ve İİK'nun 40. Maddesi kapsamında eski hale iade edilecek bir karar olmadığı, dava dilekçesi içeriğinde durdurma talebinin icraya iletildiği belirtilmiş ise de dava ve şikayetin hacizlerin kaldırılması yönüyle olup, hacizlerin ve yakalama şerhlerinin kaldırılması kararının hatalı olduğu, borçlu tarafından takibin durdurulmasına yönelik icra dairesine başvuru ve bu yönde bir şikayet olmadığı, yargılamanın dava dilekçesinin neticei talep kısmında belirtilen hacizlerin kaldırılmasına dair olduğu nedenle ve bu aşamada İİK'nun 40. Maddesinin eski hale iade koşulları da oluşmadığından şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı ve bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde olmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
İcra Hukuk Mahkemesi 2018/647 Esas sayılı dosya ile yetki itirazında bulunulduğu, 03/07/2018 tarihinde verilen karar gereğince "Bakırköy İcra Müdürlüklerinin yetkili olması nedeni ile İstanbul İcra Müdürlüklerinin yetkisizliklerine" karar verildiği , yetkisiz icra müdürlüğü tarafından yapılan bütün hacizlerin hükümsüz olduğu ,yetkisizlik kararı verilmiş olduğu halde alacaklı tarafından dosyanın yetkili icra müdürlüğüne gönderilmesinin talep edilmediği , müvekkiline ait madenlerin üzerine konulan hacizlerin dayanağı olan ihtiyati haciz kararının kaldırılmış olması ve hacizlerin yetkisiz icra müdürlüğü tarafından yapılmış olması nedeni ile yapılan ihtiyati haciz ve muhafaza işleminin hükümsüz hale geldiğini , hükümsüz hale gelen hacizler nedeni ile 17/10/2018 tarihide hacizlerin kaldırılması ve muhafaza altına alınan menkul mallar ile değerli madenlerin müvekkiline iadesi konusunda icra müdürlüğüne talepte bulunulduğu, İcra Müdürlüğü tarafından, 17/10/2018 tarihli kararında İstanbul 5....
Ancak, şikayetçi üçüncü kişinin icra mahkemesine yaptığı başvurusunda İİK'nun 106 ve 110. maddeleri gereğince hacizlerin düştüğüne dair iddiasının da bulunduğu, bu hususta mahkemece İİK'nun 106 ve 110. maddeleri gereğince bir inceleme yapılmadığı anlaşılmakla; belirtilen bu yasa hükümlerine uygun olarak hacizlerin varlığını sürdürüp sürdürmediği, hacizlerin bu maddeler gereğince düşüp düşmediği hususunun incelenmesi gerekir. O halde, mahkemece, İİK'nun 106. ve 110. maddeleri kapsamında inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle şikayet tarihinden önce hacizlerin düşüp düşmediği araştırılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de doğru bulunmamıştır....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, taraflar arasındaki sözleşmede borcun bitimi halinde ipoteğin kaldırılması için tüketicinin başvurusunun zorunlu olduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığı gibi, fek talebinin mutlaka yazılı şekilde yapılması gerektiğini öngören bir yasa hükmü de mevcut olmadığından davalı banka lehine krediye bağlı olarak kurulan ipoteğin kredi borcunun bitmesi halinde tüketicinin başvurusu olmadan kaldırılması gerekeceği anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun reddine, davaya konu edilen ipoteğin ön inceleme tutanağının imzalandığı aşamada fek edildiği, bu aşamada davanın konusuz kalmış olması nedeniyle hesaplanacak olan nispi vekalet ücretinin yarısına hükmedilmesi gerektiğinden davacının istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 1....
borçlarının ve kredi risklerinin halen devam ediyor olması ve dava konusu ipoteğin de bu risklerin teminatı olması nedeni ile davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davaya konu edilen ipoteğin davacının, asıl borçlu ve/veya kefil sıfatı ile imzalamış olduğu kredi borçlarından kaynaklanan müvekkil bankaya olan doğmuş ve doğacak risklerinin teminatı olmak üzere tesis edilmiş olduğunu, davaya konu ipotek ile teminat altına alınmış olan gerek davacının gerekse de aile fertlerinin müvekkil bankaya olan kredi borçlarının tamamı sona ermemiş olduğundan taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeler uyarınca ipoteğin kaldırılmasının talep edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
borçlarının ve kredi risklerinin halen devam ediyor olması ve dava konusu ipoteğin de bu risklerin teminatı olması nedeni ile davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davaya konu edilen ipoteğin davacının, asıl borçlu ve/veya kefil sıfatı ile imzalamış olduğu kredi borçlarından kaynaklanan müvekkil bankaya olan doğmuş ve doğacak risklerinin teminatı olmak üzere tesis edilmiş olduğunu, davaya konu ipotek ile teminat altına alınmış olan gerek davacının gerekse de aile fertlerinin müvekkil bankaya olan kredi borçlarının tamamı sona ermemiş olduğundan taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmeler uyarınca ipoteğin kaldırılmasının talep edilemeyeceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir....