Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : İpoteğin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından taşınmazın tamamı üzerinden ipoteğin kaldırılması yönünden; davalı banka tarafından ise ipoteğin kaldırılması davasının kabulü, vekalet ücreti, harç ve yargılama giderleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının tüm, davalı bankanın aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın tarafından açılan ipoteğin kaldırılması davasında yapılan yargılama sonucunda ilk derece mahkemesi tarafından davanıın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, davacı kadın tarafından vekalet ücretine, davalı banka tarafından ise,...
Davalı vekili, ipoteğin asıl borçlunun davalı bankaya karşı asaleten veya kefaleten doğmuş veya doğacak tüm borçlarını kapsayacak şekilde tesis edildiğini, ipoteğin fekki koşullarının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan deliller sonucunda, ipoteğin teminatı olan bireysel kredi borcunun tamamen ödendiği, dava dışı asıl kredi borçlusunun ticari kredi sözleşmesine kefilliğinden dolayı dava konusu ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine girişildiği, bu ticari kredi sözleşmesinde davacının imzasının bulunmadığı, dolayısıyla davacının sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK'nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve ipoteğin fekki davasıdır....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan kullandığı kredi karşılığı taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin kredi borcunu kapattığını, ancak tüm müracaatlara rağmen davalı bankaca ipoteğin kaldırılmadığını ileri sürerek taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ipoteğe konu borcun ödendiğini, davacının ipoteğin fekki talebinin müvekkili bankaca da uygun görüldüğünü, ancak davacının müvekkili bankadan ilgili evrakları alarak gerekli işlemleri başlatmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit-ipoteğin fekki davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı banka lehine verilen ipoteğin sebebi borcun ödendiği halde ipoteğin kaldırılmadığını iddia ederek borçlu olmadığının tespiti ile ipoteğin fekkine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevabında, davadışı ...’ın taşınmazın maliki iken ...bank A:Ş tarafından devir alınan ...bank A.Ş lehine ipotek tesis ettiğini davadışı ...' ya ...bank A.Ş. ... şubesinden kullandırılan iki kredi nedeni ile dava dışı ...'...
Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda davacının istinaf başvurusunun kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmış, davalı eşin açık rızasının bulunmadığı gerekçesiyle ipoteğin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm ipoteğin kaldırılması davasının kabulü yönünden davalı banka tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu aile konutu taşınmaz üzerinde tesis edilen ipoteğin, tarafların ortak çocuklarının sahibi olduğu dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunun teminatı olarak konulduğu ve davacı eşin genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı nazara alındığında, davacının açık rızası alınmadığını ileri sürerek ipoteğin kaldırılmasını istemesi, hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk korumaz (TMK. md. 2)....
Anılan 15.01.2013 tarihli sözleşmenin 11. maddesinde ipoteğin en geç 28.06.2013 tarihine kadar kaldırılacağı, bunun sağlanamaması halinde davalının bütün kredi hesaplarını nakten ve defaten ödemek suretiyle kapatarak ipoteğin kaldırılmasını sağlayacağı kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin bu maddesine göre davalı, ipoteğin değiştirilmesi, kredi hesaplarının kapatılması vs. suretiyle 28.06.2013 tarihine kadar davacının eşi adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını sağlamayı üstlenmiş olup ipoteğin takip ve dava tarihinden sonra kaldırıldığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Bu itibarla kredi hesaplarının kapatılmak suretiyle ipoteğin kaldırılması ediminin muaccel olmadığı ve davacının, takip ve dava tarihinden sonra yerine getirilen ipoteğin fekki edimini çekincesiz kabul ettiği yönündeki gerekçe de doğru olmamıştır....
İcra Müdürlüğünün 2012/7685 sayılı dosyası ile takibe geçilmesi nedeniyle 07.06.2012 günlü protokol düzenlendiğini, protokolde belirtilen sürede borcun ödenemediğini ancak icra takip dosyasına borcunun tamamının daha sonra ödendiğini, bononun ipoteğin teminatı olup ödenmesi nedeniyle ipoteğin konusuz kaldığını, davalının ipoteği fekketmediğini ileri sürerek, ipoteğin fekkini istemiştir. Davalı, davacının dayandığı protokolde bononun ipoteğin teminatı olduğunun belirtilmediğini, protokolün de muvazaalı olduğunu, protokol gereğinin de yerine getirilmediğini, ipotek bedelinin ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, ipotek bedelinin ödendiği kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir. Somut uyuşmazlıkta, incelenen ve ipotek aktinin çerçevesini tayin eden resmi akit tablosu içeriğinden ipoteğin, 912.091,28 TL için tesis edildiği görülmektedir....
ndan satın aldığını, eski malik tarafından işbu taşınmaz satın alınırken davalı bankadan konut kredisi kullanıldığını, bu nedenle müvekkili tarafından satın alınan taşınmaz üzerinde davalı lehine 1. derecede, 230.000 TL bedelli, ana borç ipoteği kurulduğunu, taşınmazın alım-satımı sırasında davalı banka ile yapılan görüşmede kalan borç miktarının 98.600 TL olduğu ve bu bedelin ödenmesi halinde ipoteğin fek edileceğinin bildirildiğini ve bakiye borcun müvekkili adına 12.3.2011 tarihinde dava dışı Saffet İşler tarafından yatırıldığını ancak, davalı tarafından ipoteğin fek edileceği bildirilmesine rağmen sürekli geciktirildiğini ve ipoteğin fekki için kalan borcun müvekkilinden tahsil edilmesine karşın ipoteğin fek edilmediğini ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydına davalı lehine konulan ipoteğin, bedelinin tamamen ödenmiş olması nedeniyle terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mah., 5223 parsel, 4 nolu bağımsız bölüm üzerine, 03.02.2016 tarih ve 3222 yevmiye numarası ile davalı banka lehine 175.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, konut kredisi borcunun tamamını ödediğini ve ödemenin üzerinden yaklaşık 6 ay zaman geçmesine rağmen ipoteğin fek edilmediğini belirterek, davalı banka lehine kurulan 175.000,00 TL bedelli ipoteğin fekkini istemiştir. II....
KARŞI OY YAZISI Dava dosyasının incelenmesinden, davalı bankanın ipoteğin fekki için davacıdan fek bedeli olarak talep ettiği 556,50 TL'nin yasal dayanağını göstermediği, ipoteğin fekki için tapuda yapılması gereken masraflardan taşınmaz maliki sorumlu ise de, kredi alacağı sona eren davalı bankanın kredi borcunun teminatı olarak alınan ipoteğin fekki için ilgili tapu sicil müdürlüğüne yazı yazması gerektiği, yasal dayanağını göstermediği 556,50 TL'nin ödenmediğinden bahisle fek yazısı yazmayan davalı bankanın kusurlu olduğu anlaşılmış olup açıklanan bu nedenlerle, İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararını usul ve yasaya uygun gördüğümden Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne muhalifim. 24.10.2019...