Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir (TMK m.795). İntifa hakkı, bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer (TMK m.796). Kanuni intifa hakları hariç (TMK m. 495 v.d.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır....
KARAR Davacı çıplak mülkiyeti kendisine ait olan daire ile davalıya ait olan arsaların takası için protokol imzaladıklarını, imzalanan protokole göre daire üstündeki intifa hakkı kaldırıldığında kendisine 18.000 tl ödeneceğinin kararlaştırıldığını, ancak davalı tarafından intifa hakkı kaldırılmasına rağmen bu bedelin ödenmediğini, ileri sürerek 18.000 tl nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece,davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen 02.06.2005 tarihli sözleşmede davacıya ait olan daire ile davalı adına kayıtlı iki adet arsanın takas edildiği ve noterde yapılan sözleşme sonucunda da karşılıklı olarak tapuların devredildiği sabittir. Sözleşmenin 3. maddesinde intifa hakkının kaldırılması halinde 18.000 tl ödeneceği kararlaştırılmış ve bu bedelin de ödenmesi intifa hakkının kaldırılması şartına bağlanmıştır....
Türk Medeni Kanununun 794. maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir mal varlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür. Taşınmaz mallar üzerinde intifa hakkı, resmi senedin düzenlenerek tapuya tescili ile, taşınırlar üzerinde ise taşınır eşya zilyetliğinin intifa hakkı sahibine geçirilmesiyle kurulur. Alacaklar üzerinde intifa hakkı ise; hakkın temliki, kıymetli evrakın teslimi suretiyle kurulabilir. (TMK.m.795) İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzelkişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle, harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. (TMK.m.796) Kanuni intifa hakları hariç (TMK.m.495 vd.) intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayanır....
Mahkemece, vakfiyedeki sükna hakkına dair şatlar doğrultusunda davacının vakfın azatlı kölelerinin evlatlarından olduğu yönünde bir iddiası da olmadığı dikkate alınarak, davacının sükna hakkına müstehak olup olmadığının duraksamasız bir şekilde tespit edilmesinden sonra eğer sükna hakkına müstehak olmadığı sonucuna varılırsa davanın reddine karar verilmesi, sükna hakkı sahibi olduğu kanaatine varılırsa, talep hakkında toplanan deliller doğrultusunda karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 2.Kabule göre de; Davanın reddine dair 16.02.2010 tarihli mahkemenin ilk kararı (Kapatılan) 18....
İntifa hakkı o malın zatına taalluk etmeyip sadece faydalanmayı temin edeceğinden, İİK. 94 ve 121. maddelerine göre gayrimenkulün aynına yönelik olmayarak menfaat ve gelirinin haczi, satışı mümkündür. Nitekim Dairemizin 13.11.1950 tarih ve 1890-5090 sayılı kararı da bu yöndedir. Somut olayda intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiğine yönelik sözleşmede hüküm bulunmadığı gibi durum ve koşullardan hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılamamaktadır. Bu durumda, intifa hakkı şahsa bağlı olmadığından haczedilmesinde bir usulsüzlük yoktur. Ancak ücretlerde olduğu gibi İİK.nun 83. maddesi gereğince intifa hakkının da kısmen haczi caizdir. Mahkemece, intifa hakkının 3/4'lük bölümü üzerine konulan haczin kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken, tamamının kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir....
İntifa hakkı o malın zatına taalluk etmeyip sadece faydalanmayı temin edeceğinden, İİK.nun 94 ve 121. maddelerine göre gayrimenkulün aynına yönelik olmayarak menfaat ve gelirinin haczi, satışı mümkündür. Nitekim Dairemizin 13.11.1950 tarih, 1890-5090 sayılı kararı da bu yöndedir. Somut olayda intifa hakkının hak sahibince şahsen kullanılması gerektiğine yönelik sözleşmede hüküm bulunmadığı gibi durum ve koşullardan hak sahibince şahsen kullanılması gerektiği anlaşılamamaktadır. Bu durumda, intifa hakkı şahsa bağlı olmadığından haczedilmesinde bir usulsüzlük yoktur. Ancak ücretlerde olduğu gibi İİK.nun 83. maddesi gereğince intifa hakkının da kısmen haczi caizdir. Mahkemece, intifa hakkının 3/4'lük bölümü üzerine konulan haczin kaldırılması ile yetinilmesi gerekirken, tamamının kaldırılmasına karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ :Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...
in keşide ettikleri bildirimlerle taşınmazların vakfın evladına teslim edildiğini vakfa bildirmiş iseler de, ilgili taşınmazlarda oturmaya devam ettiklerinin tutanakla saptandığını ileri sürerek davalı ... yönünden sükna hakkının yasaya uygun kullanılmasının sağlanması için uyarılmasına ve diğer davalılar yönünden ise elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar... ... ve..., uyuşmazlığın kira aktinden kaynaklandığından bahisle Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu,ayrıca dava konusu 7 ve 8 nolu bağımsız bölümleri tahliye ettiklerini;davalılar .... ve ..., 9 nolu bağımsız bölümde sükna hakkı olan kardeşleri davalı ... ile birlikte oturduklarını;davalı ... ise sükna hakkının bölünemeyeceğini ve taşınmazın tamamı üzerinde bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuşlardır....
Davalı vekili, işleticilik sözleşmesinin feshinin intifa sözleşmesinin ve dolayısıyla tesis edilen intifa hakkının da ortadan kaldırılması sonucunu doğurmayacağını, işleticilik sözleşmesinin feshi ile intifa hakkının ortadan kaldırılmasının tamamen farklı hukuki nedenlere ve sonuçlara bağlı olduğunu belirterek, hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
İntifa hakkı, Türk Medeni Kanununun 794 ilâ 822. maddelerinde düzenlenmiş olup; intifa hakkının taşınırlar, taşınmazlar, haklar veya bir malvarlığı üzerinde kurulabileceği; aksine düzenleme olmadıkça bu hakkın, sahibine, konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağladığı (m.794); intifa hakkının taşınırlarda zilyetliğin devri, alacaklarda alacağın devri, taşınmazlarda tapu kütüğüne tescil ile kurulacağı; taşınır ve taşınmazlarda intifa hakkının kazanılması ve tescilinde, aksine düzenleme olmadıkça, mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı, taşınmaz üzerindeki yasal intifa hakkı tapu kütüğüne tescil edilmemiş olsa bile, durumu bilenlere karşı ileri sürülebileceği, tescil edilmiş ise, herkese karşı ileri sürülebileceği (m.795) hüküm altına alınmıştır. İntifa hakkının sona ermesine ise, TMK'nun 796. maddesinde -sona erme sebepleri-"intifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini; yasal intifa hakkı, sebebinin ortadan kalkması ile sona erer....
Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir. Şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse veya yarar ortadan kalkmış ise malik bu hususları ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının süresinden önce sona erdirilmesini isteyebilir. Kaldı ki, bu gibi durumlarda intifa hakkı sahibinin hakkın sürdürülmesini istemesi hakkın kötüye kullanılmasıdır. Her ne kadar intifa hakkının sona erme sebeplerini sayan Türk Medeni Kanununun 796 vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin (TMK.m.785) bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerekir....