İntifa senetleri sahibine sadece malvarlıksal haklar sağlayan, pay senetlerinin aksine şirkette herhangi bir payı temsil etmeyen, pay sahipliği hakkı sağlamayan senetlerdir. Bu bakımdan senet sahibine malvarlığı, yönetim, denetleme ve bilgi hakları vermez. Fakat, kara veya tasfiye bakiyesine katılma hakkı sağlar. Kurucu intifa senedi sahipleri ile anonim ortaklık arasındaki ilişki ortaksal değil, sözleşmesel nitelikte bir ilişkidir. Diğer bir deyişle, anonim ortaklıkta kurucu intifa senedi sahipliği ile pay sahipliği sıfatları tamamen farklı iki kurumdur. Dolayısıyla sözleşmesel bir ilişkinin, kural olarak taraflardan birinin, tek yanlı beyanı ile ortadan kaldırılması mümkün olmadığı için, kurucu intifa senedi sahiplerinin onayı olmaksızın anonim ortaklığın ortaksal bir işlemi ile kurucu intifa senetlerini ortadan kaldırması, itfa etmesi veya sınırlaması mümkün değildir....
-KARAR- Dava, sükna hakkının iptali ile buna bağlı olarak elatmanın önlenmesi isteklerine ilişkindir. Davanın açıklanan bu nitelendirmesine göre, 2797 Sayılı Yargıtay Yasasının 14.maddesi uyarınca temyiz incelemesi Yüksek 14.Hukuk Dairesine ait bulunduğundan dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına gönderilmesine, 10.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi _K A R A R_ Dava, vakıf evlatları lehine taşınmaz sükna hakkının kaldırılmasının tespiti istemine ilişkin bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 18.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 20.03.2009 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Ancak;Tapu kaydına göre taşınmazın üzerinde . intifa hakkı sahibi olup adı geçen davada taraf olmadığına göre tespit edilen bedelin intifa hakkı sona erinceye kadar hak sahibi istediğinde kendisine faizinin ödenmesi koşuluyla bir milli bankaya yatırılması gerekirken, bu hususta karar verilmemiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 09.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Buna göre; Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, benimsenen bilirkişi kurulu raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; Taraflar arasında yapılmış 27/06/2007 tarihli İntifa Hakkı Tesisi Vaadi ve Yatırım Hakkında Protokol kapsamında, 31/10/2008 tarihli resmi senet gereği davalıya ait taşınmaz üzerine davacı lehine 15 yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği, Rekabet Kurumu kararları gereğince intifa sözleşmesinin 31/10/2013 tarihinde sonlandırıldığı ve tapudan intifa hakkının terkin edildiği; bu kapsamda benimsenen bilirkişi kurulu raporunda dayanak ve gerekçeleriyle açıklandığı üzere sözleşme ilişkisinin sona ermesi nedeniyle davacının bakiye süreye isabet eden intifa bedeli için karşı taraftan talep edebileceği alacağının 1.810.474,00 TL olduğu; istasyonun faaliyete geç başladığı dönem yönünden (305 günlük süre) sözleşme fesih tarihine kadar ödenen bedelin iadesine ilişkin davacı taraf talebinin bulunmadığı gibi bu hususta karşı tarafa herhangi bir ihtarname de gönderilmediği...
Akaryakıt istasyonu olarak bayilik faaliyeti gerçekleştirilen taşınmazda akdedilen intifa hakkı ve intifa hakkı tesisi ve yatırım hakkındaki protokol ve ekleri uyarınca davacı şirket lehine 14.08.2024 tarihine kadar akaryakıt istasyonunun kullanma, yararlanma ve tasarruf haklarının verildiğini, davalı yana intifa hakkı bedelinin ödendiğini, Rekabet Kurumu kararları ile 2002/2 sayılı tebliği uyarınca grup muafiyeti ile rekabet etmeme yasağı zorunluluğunun 5 yılı aşan süre için ortadan kalkması ile bu süreyi aşan kısmın ifasının hukuken ve fiilen imkansız hale geldiğini belirterek, intifa hakkının ifası hukuken ve fiilen imkansız hale gelen kısmı için ödenen ve kıstelyevm usulü ile hesap edilmiş olan 512.898,00 TL'nin davalıdan tahsiline belirtilen bu kısmın denkleştirici adalet prensibi uyrarınca dava tarihine eskale edilerek güncellenmesine ve davalıdan tahsiline, ilgili tutarlar için davacının ödeme tarihlerinden itibaren ticari avans faizinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep...
intifa hakkının tesisi daima bir sözleşmeye dayandığından taraflara hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırabilecekleri, şayet intifa hakkının tesisine neden olan sözleşmedeki edimler yerine getirilmemiş, intifa hakkının devamı malike yüklediği külfete göre çok az yarar sağlar hale gelmişse malik bozulan yararlar dengesini ileri sürerek hakimden sözleşmeye müdahale edilmesini, intifa hakkının sona erdirilmesini isteyebileceği, her ne kadar intifa hakkının sona ermesi sebeplerini sayan 4721 sayılı kanunun 796 vd. maddelerinde eşyaya bağlı irtifak haklarında olduğu gibi şahsi bir irtifak hakkı olan intifa hakkının sona erdirilmesini malikin talep edebileceğine ilişkin bir hüküm yoksa da burada Türk Medeni Kanununun 785. maddesinin kıyasen uygulanması gerektiği (Yargıtay 14....
Yasanın 796. maddesi uyarınca da intifa hakkı, konusunun tamamen yok olması ve taşınmazlarda tescilin terkini, yasal intifa hakkı sebebinin ortadan kalkması, sürenin dolması hak sahibinin vazgeçmesi ya da ölümü gibi sebeplerle sona erer. Davacı bu sebeplerin varlığı iddiasına dayanmamıştır. Davada intifa sözleşmesinin muvazaalı olarak kurulduğu ileri sürüldüğünden, intifa hakkının lehtarına yararlanma yetkisi sağlama vasfı itibariyle intifa ile ilgili haklarda Türk Borçlar Kanununun 19. maddesi ve muris muvazaasına ilişkin 01.04.1974 tarihli, 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri bulunmamaktadır. Kaldı ki, intifa hakkının terkini istemiyle açılan davada şerhin muvazaalı olarak işlendiği kanıtlanamamış olup davanın reddi gerekirken soyut değerlendirmelerle şerhin terkinine dair hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir....
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında düzenlenen intifa sözleşmesi ve intifa hakkı tesisi ve yatırım hakkında protokol ve ekleri uyarınca, akaryakıt istasyonunun kullanma yararlanma ve tasarruf haklarının 10.06.2028 tarihine kadar müvekkili şirkete bırakıldığını, Rekabet Kurulu kararı ve duyurularındaki süreyi aşan kısımla ilgili olarak rekabet etmeme yasağı ve sözleşmeyi ifa zorunluluğunun ortadan kalkmış olduğunu, bu nedenle intifa hakkının 14.05.2008 tarihli Protokol ve dikey ilişkiye konu tüm sözleşmelerin 14.05.2013 tarihinde sona erdiğini, bu konuda daha önce İstanbul 9....
Bilindiği üzere; Türk Medeni Kanununun 794.maddesi gereğince intifa hakkı hak sahibine konusu üzerinde tam yararlanma yetkisi sağlayan, tapu kütüğüne tescil ile kurulan tescil işlemi tamamlanınca da herkese karşı ileri sürülebilen, kişi ile sıkı sıkıya ilişkili haklardandır. İntifa hakkının sona ermesinin nedenleri Türk Medeni Kanununun 796.maddesinde sıralanmıştır. İntifa hakkı bir süre ile sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü ya da tüzel kişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünü ile harap olması sebebiyle artık ondan yararlanmanın mümkün bulunmaması durumlarında sona erer. Kanuni intifa hakları hariç (TMK.m.495 vd.) intifa hakkı tesisi daima bir sözleşmeye dayanır. Taraflarına hak ve borçlar yükleyen bu sözleşmeyle intifa hakkı sahibi ile malik hakkın konusu olan şeydeki yararlanmanın nasıl sürdürüleceğini kararlaştırılabilir....