O halde, mahkemece, imzaya itiraz eden borçlu şirketi temsile yetkili kişilerin ilgili ticaret sicilinden tespit edilip, mukayeseye esas yeterli imza örnekleri toplanıp, huzurda imza örnekleri alındıktan sonra, takibe dayanak senet üzerinde imzaya itiraz yönünden yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonuca gidilmesi gerekirken, bu konuda bilirkişi incelemesi yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre alacaklının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.02.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda; imzaya itiraz edilerek icra takibinin durdurulması isteminde bulunulmuş, mahkemece, tefhim edilen kısa kararda, imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin iptaline karar verilmiş, gerekçeli kararda ise; imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin durmasına karar verilmiş, bu suretle, kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirilmiştir. 10.4.1992 tarih ve 1991/7 E.-1992/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması bozma nedenidir. Bu durumda, mahkemece yapılacak iş, önceki kararlar ile bağlı olmaksızın çelişkinin giderilmesi için vicdani kanaatine göre yeni bir karar vermekten ibarettir. Bu nedenle, hükmün bozulması gerekmiştir....
İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. " hükmüne yer verilmiştir. Madde metninden de anlaşılacağı üzere, borçlu tarafından yapılan imzaya itirazın kabulü halinde, mahkemece takibin durdurulmasına karar verecektir. Somut olayda ise, imzaya itirazın kabul edildiği halde, mahkemece takibin durdurulmasına karar verilmesi gerekir iken, takibin iptaline hükmedilmesi isabetsiz olup hükmün bu nedenle bozulması gerekir ise de anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Alanya 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki taraflarca istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Alacaklının temyiz itirazlarının incelenmesinde; Tarafların iddia ve savunmalarına, dosya içeriğindeki bilgi ve belgelere ve kararın gerekçesine göre alacaklının temyiz itirazlarının (REDDİNE), 2-Borçlunun temyiz itirazlarına gelince; Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte borçlu, imzaya itiraz ederek takibin durdurulmasını istemiş, mahkemece borçlunun imzaya itirazının reddine ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına hükmedildiği görülmüştür....
İcra Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, davacı aleyhine davalı tarafından başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, takibin dayandığı senedin altındaki imzaya ve borca itiraz ile takibin iptali istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesince, davanın imzaya ve borca itiraz davası olduğu, İİK'nin 168/4-5 maddesi gereğince kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibinde imzaya ve borca itirazın 5 günlük süre içinde icra mahkemesine yapılmasının zorunlu olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/2463 KARAR NO : 2021/2409 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : AMASYA İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 24/06/2021 NUMARASI : 2021/23 ESAS - 2021/240 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya İtiraz KARAR : Dairemizce yapılan dosya üzerinden inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: İSTEM:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Amasya İcra Müdürlüğünün 2021/313 Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkili hakkında icra takibi başlatıldığını, takip dayanağı senetteki imza müvekkiline ait olmadığını belirterek imzaya itiraz davasının kabulüne, takibin durdurulmasına, haksız, kötü niyetli ve ağır kusurlu olan, alacaklı olduğunu iddia eden davalı aleyhine asıl alacağın %20'sinden aşağı olmamak üzere tazminata, alacağın %10'u oranında para cezasına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/04/2021 NUMARASI : 2019/85 ESAS - 2021/283 KARAR DAVA KONUSU : İmzaya itiraz KARAR : Yukarıda ayrıntıları belirtilen mahkeme kararının süresi içinde istinafen incelenmesi davalı tarafından talep edilmekle, görevlendirilen Üye Hakim tarafından hazırlanan rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonucunda duruşma açılmaksızın gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlattığını, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını beyanla imzaya ve borca itiraz nedeniyle takibin iptali ile tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli yetkili hamil olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Somut olayda; davalı tarafından davacı aleyhine kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, ödeme emrinin davacı borçluya 15/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacı borçlunun ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu yönünde bir iddiası bulunmadığı, imzaya ve borca itirazlarını 15/05/2019 tarihinden itibaren işleyen 5 günlük yasal itiraz süresi geçtikten sonra 22/05/2019 tarihinde ileri sürdüğü, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir....
Bu şekilde atılan imzaya veya parafa itiraz halinde, mahkemece, yöntemince imza incelemesi yapılmalıdır. Düzeltmenin onaylı olmaması veya imzanın keşideciye ait olmadığının anlaşılması halinde, düzeltme yok hükmünde olup, senedin düzeltme öncesi durumuna göre değerlendirme yapılır. Borçlu tarafından, değişiklik yanındaki imzaya (parafa) itiraz edilmesi ve bu itirazın sabit olması halinde, çekin TTK'nun 796. ve 808. maddelerinde öngörülen yasal süreden sonra ibraz edildiği anlaşılırsa, mahkemece, İİK'nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilebilecektir. Çekin keşide tarihinde tahrifat yapıldığı ve parafın da sahte olduğu yönündeki itirazlar, çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektirdiğinden HMK'nun 266. maddesi uyarınca bilirkişi incelemesi ile sonuçlandırılmalıdır. Çek, keşideci tarafından düzenlenmiş olduğundan, çek üzerindeki çıkıntı ve değişikliklerin keşideci tarafından paraf edilmesi gerekir....
Aynı maddede; icra mahkemesince imzaya itirazın reddine karar verilmesi halinde, itiraz ile birlikte takip durdurulmuş ise, borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu tutulacağı ve alacağın %10'u oranında para cezasına mahkum edileceği hüküm altına alınmıştır. Bu durumda, yukarıda değinilen açık yasa hükmüne göre; borçlunun tazminat ve para cezasıyla sorumlu tutulabilmesi için, öncelikle icra mahkemesince imza incelemesi yapılması zorunludur. Ayrıca, borçlunun imzaya itirazının reddine karar verilmesi halinde, itirazla birlikte takip durdurulmuşsa borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilir. Somut olayda, mahkemece, borçlunun imzaya itirazı hakkında bilirkişi incelemesi yapılmadığı gibi, itirazla ilgili olarak takibin durdurulmasına yönelik bir karar da verilmediği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece borçlu aleyhine tazminata hükmedilmesi isabetsiz olup kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir....