O halde, ilk derece mahkemesince davacının usulsüz tebliğe ilişkin şikayeti ile takibe konu çekin icra kasasında bulundurulmadığına ilişkin şikayetler incelenmeden, HMK'nın 297.maddesine aykırı olarak yalnızca imzaya itiraz hususunda yapılan değerlendirme ile karar verilmesi isabetsizdir. Açıklanan nedenlerle, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1- a-6. bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemiz kararına göre inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalının istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1- a-6. bendi gereğince KABULÜ ile Büyükçekmece 2....
Kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takipte itiraz ve şikayeti düzenleyen İİK.nun 172. maddesine göre, ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek isteyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte icra dairesine bildirmeye mecburdur. Somut olayda, alacaklı tarafından iki adet çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus iflas yoluyla takibe başlandığı, borçluya ödeme emrinin 12/05/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve borçlunun 14/05/2015 tarihinde mahkemeye başvurarak itiraz ve şikayette bulunduğu görülmektedir. Borçlunun başvurusu kambiyo senetlerine mahsus iflas yolu ile takipte icra müdürlüğünün yetkisine itiraz, imzaya itiraz ve iflas erteleme davasında verilen tedbir nedeniyle takibin iptaline ilişkin şikayet olup, İİK.nun 172. maddesi gereğince icra müdürlüğüne yapılması zorunludur....
Bu süre geçirildikten sonra yapılan itiraz geçersizdir. O halde mahkemece, öncelikle tebligat usulsüzlüğü şikayetinin incelenip tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde işin esasının incelenmesi, tebligatın usulüne uygun olduğunun belirlenmesi durumunda ise istemin süreden reddi gerekirken, bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmeden imzaya itirazın süresinde olmadığından bahisle sonuca gidilmesi isabetsizdir. SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre borçlunun sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Usule aykırı tebliğin hükmü ise; Tebligat Kanunu'nun 32. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 53. maddelerinde düzenlenmiş olup, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatap tebliğe muttali olmuş ise geçerli sayılıp, hakkındaki takipten daha evvel haberdar olduğuna dair bir delil bulunmaması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, mahkemece, borçluya yapılan ödeme emri tebliğ işleminin usulsüz olduğu gözetilerek, borçlunun usule aykırı tebliği öğrenme tarihi olarak beyan ettiği 11.06.2015 tarihinin ödeme emrinin tebliğ tarihi olarak düzeltilmesine karar verilerek, imzaya ve borca itiraz yönünden işin esasının incelenmesi gerekirken davanın süreden reddi isabetsizdir....
Davacının usulsüz tebliğ şikayeti dosyaya vekaletname sunulan tarihler dikkate alındığında, takipten haberdar olunduğu tarihten itibaren 7 günlük yasal süre içerisinde yapılmamıştır. Diğer taraftan borçlunun ödeme emrinin iptaline ilişkin şikayeti de İİK'nın 16. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren, usulsüz tebliğ iddiasının kabulü halinde ise düzeltilen tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içerisinde olmalıdır. Davacının ödeme emrine yönelik şikayeti de süresinde değildir. O halde, ilk derece mahkemesince davacının ödeme emrinin usulsüz tebliğ şikayeti ile ödeme emrine yönelik şikayetlerini yasal süresi içerisinde sunmadığı re'sen gözetilerek, bu istemler yönünden şikayetin süre yönünden reddi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....
Mahkeme; davacı borçluya ödeme emrinin 14/03/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacının usulsüz tebliğ şikayeti ile borca itiraz davasını 21/03/2019 tarihinde açtığı, takip doyasındaki tebligat mazbatası incelendiğinde, posta memuru tarafından "muhatap adresinin kapalı olması sebebiyle en yakın komşusu kapıcı yönetici, Ali Özmen'den sorulmuş muhatabın dışarıda olduğunu beyan etmiş, imzadan imtina edilmiştir tebligat mahalle muhtarına 14/03/2019 tarihinde teslim edilmiş olup 2 nolu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırılmıştır, ayrıca muhatabın komşuna haber verilmiştir." şeklinde düzenlendiği, davacı borçluya ödeme emrinin TK 21/1' e göre tebliğ edildiği, tebliğ işleminin TK'nın 21/1. maddesine ve usulüne uygun olduğu, tebligat evrakının resmi evrak olduğu, aksinin ancak aynı kuvvette delille ispatlanabileceği gerekçesiyle davacının usulsüz tebliğ şikayetinin reddine, İİK 168/5 maddesi gereğince davacı borçlunun süresinde olmayan borca itirazının reddine karar vermiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi .... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından 3 adet bonoya dayalı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, borçlunun usulsüz tebligat şikayetinde bulunarak, takibi öğrendiğini bildirdiği tarihe göre süresinde imzaya itiraz ettiği, mahkemece şikayetin kabulü üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılarak imzaya itirazın kabulü ile takibin borçlu yönünden durdurulmasına karar verildiği görülmektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takipte, muteriz borçlunun icra mahkemesine başvurusunda kambiyo takibinde senet aslının sunulmadan takibe başlandığı şikayeti ile birlikte imzaya ve borca itiraz ettiği, mahkemece davacının imzaya ve borca itirazının reddi ile şartları oluştuğundan icra inkar tazminatı ve para cezasına hükmedildiği, davacı tarafça dava dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf yoluna başvurulduğu görülmüştür. Borçlunun imzaya itirazı üzerine mahkemece bilirkişi raporu alındığı, 09/10/2019 tarihli ATK raporunda imzanın borçlunun eli ürünü olduğunun tespit edildiği, mahkemece 14/09/2018 tarihinde takibin geçici olarak durdurulmasına karar verildiği ve icra müdürlüğüne gönderildiği, icra müdürlüğü tarafından da tedbirin uygulandığı görülmüştür....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin takipten haberdar olduktan sonra icra müdürlüğüne 27.08.2020 tarihinde itiraz dilekçesi sunduğunu, itirazının cevabının kendisine tebliğ edilmediğini, mahkemenin müvekkilinin icra dairesine itiraz etmemiş olmasını gerekçe olarak gösterildiğini, oysa icra dosyasına itiraz edildiğini, borcun asıl sahibi mahkemeye getirildiği halde dinlenmeden karar verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. HMK'nun 297/2. maddesi uyarınca hakim taleplerin her biri hakkında bir karar vermek ve hükmün sonuç kısmında her bir talep için verdiği kararı açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermek zorundadır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup, resen dikkate alınması gerekmektedir....
Hukuk Dairesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davalı/alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Alacaklı tarafından bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; usulsüz tebligat şikayeti ile birlikte imzaya,borca ve ferilerine itiraz ettiği, İlk Derece Mahkemesince usulsüz tebligat şikayetinin ve imza itirazının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verildiği, karar duruşmasında alacaklı vekilinin yüzüne karşı tefhim veya tebliğden itibaren on günlük istinaf süresinin verildiği, alacaklı vekilinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf başvurusunda bulunması üzerine İstanbul Bölge Adliye...