ın yasal sürede icra mahkemesine yaptığı başvuruda; borca ve imzaya itiraz ederek takibin durdurulması ve iptalini talep ettiği mahkemece borca itiraz nedenleri incelenerek davanın reddine karar verildiği görülmektedir.Borçlunun yasal süresi içinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda borca itirazlarının yanında ayrıca imzayada itiraz ettiği anlaşıldığından mahkemece imza itirazına ilişkin değerlendirme yapılmadan karar verilmesi doğru değildir.O halde mahkemece imza itirazının da esası incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsizdir. SONUÇ:Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; senetteki imzanın ve yazıların müvekkilinin eli mahsulü olmadığını ve borca itiraz ettiklerini, dava dilekçesinden davanın imzaya ve borca itiraz olduğunun açık olarak belli olduğunu ancak Mahkemece yalnız imza incelemesi yönünden değerlendirme yapıldığı ve tahrifat ve diğer itirazlar bakımından değerlendirme yapılmadığını, senette paraf ya da imza bulunmadan yapılan düzeltmelerin yok hükmünde olduğunu, ödeme günü yok hükmünde olacağından 29/12/2019 tarihinin ödeme günü kabul edileceğini ve bu durumda da çift vade sebebiyle senedin İİK 170/a sebebiyle iptalinin gerekeceğini, mahkemece neticelendirilmeyen diğer itirazlarının da senedin düzenleme tarihi ve düzenleme yeri olmadığına ilişkin olduğunu bu nedenlerle kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 17/06/2021 NUMARASI : 2020/268 2021/371 DAVA KONUSU : İcra Takibine İtiraz (Borca İtiraz) KARAR : Mersin 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 17.06.2021 tarih 2020/268 esas 2021/371 karar sayılı mahkeme kararının süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine işin gereği görüşülüp düşünüldü: DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Mersin 8. İcra Müdürlüğünün 2020/4489 E sayılı dosyasıyla müvekkili hakkında 22.10.2013 tanzim ve 25.06.2020 vade tarihli 39.500,00 TL tutarlı bonoya dayanılarak kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, dayanak senetteki imzanın müvekkiline ait olmaması nedeniyle imzaya ve senedin unsurlarının sonradan doldurulduğunu ve senetteki yazıların özensiz olmasının hayatın olağan akışına aykırı olması nedeniyle borca ve ferilerine itiraz ettiklerini belirterek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2019/34757 esas sayılı dosyasında bulunan senet için imzaya ve borca itirazda bulunduklarını, davacının imza örneklerinin bulunduğu kurumlardan imza örneklerinin toplanmadığını, yetersiz ve incelemeye elverişsiz imza örnekleriyle hukuka aykırı bir şekilde imzaya ve borca itiraz taleplerinin reddedildiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğini, somut olayda çelişkilerin giderilmediğini ve taleplerinin reddedildiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden yargılamanın yapılması için dosyanın yerel mahkemeye gönderilmesine ve davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Uyuşmazlık, davacı - borçlu hakkında başlatılan bonoya dayalı kambiyo takibinde imzaya ve borca itiraza ilişkindir....
Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. İlk derece mahkemesince bu esaslara uygun şekilde imza asıllarını içeren belgeler getirtilmiş ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporu gerekçeli, kapsamlı , kesin kanaat içerir ve hükme esas alınmaya elverişli olup, imzaya itirazın reddine karar verilmesinde ve borca itirazda bulunulmuş ise de İİK 169. Maddesindeki belgelerle borca itiraz ispatlanmadığı gibi ,borcun bulunmadığına ilişkin iddia genel mahkemelerde menfi tespit davasının konusunu oluşturabileceğinden mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olmakla yerinde bulunmayan istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
nun 265 maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararına itirazın kararı veren mahkemeye yapılabileceğini, dolayısıyla borçlunun ihtiyati hacze itirazında görevsizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin mevcut olmadığını, borçlunun dilekçesinde açıkça imzaya itirazı bulunmadığını, imza attığını kabul etmesine rağmen bu hususta menfi tespit davası da açmamış olduğu gözetilerek yasada sınırlı olarak sayılan ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin mevcut olmadığını, bonodaki imzanın sahteliği iddiasının ihtiyati hacze itiraz sebepleri arasında yer almadığı gibi bu hususta ancak menfi tespit davasına konu olabileceğini, mahkemenin borca itiraz kapsamında bu hususlarda görevli bulunmadığının Yargıtay kararlarınca da sabit olduğunu, davacının dava dilekçesindeki imza hususundaki beyanlarının ihtiyati hacze itiraz sebebi arasında olmadığı gibi çelişkili ve gerçeği yansıtmadığını, bu hususta ispat yükünün görevli merciide kendisine ait olduğunu belirterek görev yönünden...
tarafın imza itirazı ile ilgili ara karar doğrultusunda bilirkişi ücreti ve delil avansını süresi içerisinde yatırması nedeniyle imza itirazı yönünden esastan inceleme yapılarak hüküm oluşturulmak üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Maddesi uyarınca davayı aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, borca itiraz ve imzaya itiraz arasında çelişki bulunmadığını, olmayan bir borç üzerine, vekil edenleri tarafından imzalanmamış olan bir bono ile haksız olarak takip başlatıldığını, imzaya ve borca itiraz edildiğini, imza örnekleri alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtilmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; Uyuşmazlık, bonoya dayalı kambiyo takibinde, imzaya ve borca itiraza ilişkindir. HMK. 'nun 33. Maddesi gereğince; hukuki nitelendirme hakime aittir. Yine HMK. 'nun 31. Maddesi uyarınca, hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmaktadır. Somut olayda, davacı asillerin ortak şekilde vermiş olduğu dava dilekçesinde, borca itiraz ile birlikte davacı borçlulardan T1 senetteki imzasına açıkça itiraz edildiği anlaşılmaktadır....
Mahkemece davacının borca ve ferilerine itirazları yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığı göz önüne alındığında dairemizce yapılan incelemede takibe konu asıl alacak yönünden istenilen işlemiş faiz oranının yasal sınırlar içerisinde kaldığı, davacının İİK 169/a maddesi gereğince borçlu olmadığına ilişkin iddialarını yazılı delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla, davacının borca ve ferilerine itirazları yerinde görülmemiştir. Davalının istinaf istemine yönelik olarak mahkemece imzaya itiraz edilen ve bilirkişi incelemesi yapılan 155.000 TL'lik senede ilişkin asıl alacak ve ferileri yönünden takibin durdurulmasına, sair senetlere ilişkin borca ve ferilere itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, takibin tümü yönünden imzaya itirazın kabulüne yönelik karar isabetsizdir....
Davalı şirket tarafından icra müdürlüğünün yetkisine ve borca itirazı üzerine dosya İstanbul İcra Müdürlüğü'ne gönderilmiştir. Dosyanın gönderildiği yetkili ... 32.İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında dava tarihi itibariyle borçluya yeni ödeme emri çıkartılmamıştır. Yetkili icra dairesinde borca yapılmış bir itirazda bulunmamaktadır. Yetkisiz icra dairesinde yapılan borca itiraz yetkili icra dairesinde çıkartılan ödeme emri bakımından sonuç doğurmaz. HMK 114/1-h. maddeye göre hukuki yarar dava şartı olup itiraz borca itiraz bulunmadığı halde devam eden takipte itirazın iptali davasının açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiştir....