İcra Müdürlüğünün 2015/7337 Esas sayılı dosyasının bulunduğu ve maaş kesintilerinin iş bu dosyaya gerçekleştirildiğinin bildirildiğini, ilgili takip dosyasının incelenmesi neticesinde ise takibin muvazaalı olduğunun tespit edildiğini ve dava açıldığını, eldeki davanın genel muvazaa davası olmadığını özel hüküm niteliğinde düzenlenen İİK m277 gereği tasarrufun iptali davası olduğunu, yerel mahkemenin iş bu davaya konu muvazaalı takip dosyası ile gerçekleştirilen maaş haciz işleminin bir tasarruf işlemi olduğunu ve taleplerinin tasarrufun iptali davası olduğu gözetilmeksizin doğrudan genel hükümlere göre değerlendirme yapıldığını, davanın davalılar arasında düzenlenmiş olan bononun ve icra takibinin muvazaalı olması nedeniyle İİK m277 vd gereğince iptali bu mümkün olmadığı takdirde genel hükümlere göre muvazaalı olduğunun tespiti ile hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinden ibaret olduğunu, davada ispat yükünün davalılar üzerinde olduğunu, İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen karinelerin alacaklı...
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri gözetilerek Dairemizce yapılan incelemede; Dava, İİK 277 ve devamı maddeleri ile TBK 19 md uyarınca tasarrufun iptaline ilişkindir. İİK 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması gerekir. Bu ön şartların bulunması halinde İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılır....
Mahkemece, davanın İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptaline ilişkin olduğu davacının icra takibi yapmadığı ve aciz belgesi olmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı ve davalı ...’in de taşınmazı diğer davalıdan değil, dava dışı...’den satın aldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, dava dilekçesinde davalı ...’nın hileli olarak taşınmazı devrettiğinden söz ederek tapu kaydının iptali ile davalı ... adına tescilini istemiştir. Davacı tarafından aşamalarda davanın İİK 277 vd maddelerine ilişkin olduğu yolunda bir beyanda da bulunulmamıştır. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olsada, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü süre geçirilmiş olsada Borçlar Kanunu 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür....
İİK. 277. ve devamı maddeleri gereği iptaline, olmadığı takdirde TBK. 19. maddesi gereğince muvazaa nedeniyle iptaline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Aynı şekilde davalı borçlunun borcundan dolayı dava konusu taşınmaz cebri icra yolu ile satılması halinde de davalı 3. kişi elinde bir bedel kalır ise bu bedel ile sorumlu tutulur. Tasarrufun iptali halleri, ivazsız tasarruflar (İİK 278), aciz halinde yapılan tasarruflar (İİK 279) ve zarar verme kastı ile yapılan tasarruflar (İİK 280) olarak belirlenmiş olup, bu iptale tabi tasarruflar haciz, aciz veya iflasın açılması tarihinden geriye doğru İİK 278. maddesinde 2 yıl, İİK 279. maddesinde 1 yıl ve İİK 280. maddesinde ise 5 yıllık süre ile sınırlandırılmıştır. Sözkonusu süreler ile İİK 284. maddesinde iptal davasının tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içerisinde açılması gerekliliğini öngören hak düşürücü süre farklı nitelikte sürelerdir....
Dava İİY.nın 277. vd. maddelerine ve terditli olarak TBK.nun 19. maddesine dayalı olarak tasarrufun iptali istemine ilişkin olup yerel mahkemece TBK.nun 19. maddesine (muvazaaya) dayalı olarak açılan tasarrufun iptaline ilişkin davalarda İİY.nın 283/2. maddesinin kıyasen uygulanamayacağı ve borçlu ile tasarrufta bulunan 3. kişinin nakden tazmine mahkum edilemeyeceği gerekçesi ile davanın usulden reddine karar verilmiş ise de kanıtlandığı takdirde haksız fiil niteliğinde bulunan muvazaalı işlem nedeniyle borçlu ile muamelede bulunan üçüncü kişinin tazminata mahkum edilmesine engel bir yasa hükmü bulunmamaktadır. Bu itibarla mahkemece diğer dava şartları incelendikten sonra mevcudiyetinin tesbiti halinde işin esası incelenmek gerekirken davalı üçüncü kişilerin nakden tazmine mahkum edilemeyecekleri gerekçesi ile davanın usulden reddi yasaya aykırıdır....
Davalı alacaklı vekili, her ne kadar takip devir tarihinden sonra başlatılmış ise de takibe dayanak faturaların tarihlerinin devir tarihinden önce olduğunu, devrin yanlızca taşınmaz satışı olmayıp işyeri devri niteliğinde bulunduğunu, devre konu otelin isminin değişmesi dışında borçlu çalışanları ile otelin demirbaşlarının devirden sonra dahi aynı işyerinde bulunmasının önceki işyerinin devamı olduğunun kanıtı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, haczin yapıldığı işletmenin borçlu şirkete ait iken taşınmazın ve içindeki demirbaşların davacı üçüncü kişi tarafından satın alındığı, bu durumda borçlu ile alacaklı arasındaki ilişkinin işletme devri niteliğinde bulunduğu, TBK.'nin 202. maddesine göre işletmeyi devralanın devraldığı işletmenin borçlarından sorumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, karar üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, üçüncü kişinin İİK'nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir....
Başka bir ifade ile Hakim, bildirilen hukuki sebeplerle bağlı olmayıp, hukuki sebebi kendiliğinden bulup uygulamakla sorumludur. Dava dilekçesine ve davanın ileri sürülüş şekline bakıldığında eldeki dava hem İİY.nın 277.vd. Terditli olarak da TBK 19. Maddesine dayalı tasarrufun iptali davasıdır. Yerel mahkemece davacı yanın İİY.nın 277.vd. Maddelerine dayalı istemi kabul edilerek tasarrufun iptaline karar verilmiş ise de davaya konu tasarrufun 11.12.2015 tarihinde yapılıp eldeki davanın ise 12.08.2021 tarihinde açıldığı anlaşıldığına göre tasarruf tarihi ile dava tarihi arasında İİY.nın 284. Maddesinde düzenlenen 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olmakla İİY.nın 277. Vd. Maddelerine dayalı tasarrufun iptali davasının dinlenmesine olanak yoktur....
, eldeki dava da bu geçersizliğe dayalı olarak açılan menfi tespit davası olup İİK m.72 uyarınca tedbir kararı verilmesi gerektiğini, Yukarıda açıkladıkları üzere eldeki dava, ipotek geçersizliğine dayalı menfi tespit davası olup İİK m.72 uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekir iken yanılgılı bir şekilde HMK m.389 vd. uyarınca inceleme yapılarak tedbir talebinin reddine karar verilmesinin haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Adana 11....
Davacı tarafından yargılama aşamalarında davanın BK’nun 19.maddesine dayalı olduğunu belirtmiştir. Davacının kendisinin alacağını akim bırakan bir işleme karşı, takip yapılmamış olması, İİK. 284. maddedeki hak düşürücü sürenin geçmiş olması gibi değişik düşüncelerle BK 18.(yeni 19.) maddeye dayalı olarak bir dava açabileceği gibi aynı işlem için İİK. 277 vd maddelerine göre bir tasarrufun iptali davası açması da mümkündür. Davacının bu seçimlik haklarından BK 18. maddeye dayalı iptal yolunu seçtiği dava dilekçesinde özellikle vurgulanmıştır....