Mahkemece, 15.07.2008 tarihli çeke dayalı 14.11.2008 tarihinde başlatılan icra takibine rağmen borçluya ödeme emri tebliğ edilemediği, dosyanın işlemsiz kalması nedeniyle 05.07.2012’de yenileme talebinde bulunulduğu, çekin keşide tarihinin 15.07.2008 olduğu gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiş, karar ihtiyati haciz isteyen vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, ihtiyati haciz isteyen vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 06.11.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İş ve 2021/205 Karar sayılı ilamı ile mahkemeden bono bedeli olan 150.000- TL üzerinden ihtiyati haciz kararı alınması sonrası esas takibe geçildiğini, müvekkile ödeme emri tebliğ edilmediğini, ihtiyati haciz miktarı, ihtiyati haciz vekalet ücreti ve masraflar icra müdürlüğü dosyasına 151.437,80- TL depo edildiğini, İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün 2021/14171 Esas sayılı dosyasından ödeme emri davacı müvekkile tebliğ edilmediğinden davacı müvekkilin banka hesaplarına, araçlarına ve tüm konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına, davacı müvekkilin banka hesaplarına, araçlarına ve tüm konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....
İş ve 2021/205 Karar sayılı ilamı ile mahkemeden bono bedeli olan 150.000- TL üzerinden ihtiyati haciz kararı alınması sonrası esas takibe geçildiğini, müvekkile ödeme emri tebliğ edilmediğini, ihtiyati haciz miktarı, ihtiyati haciz vekalet ücreti ve masraflar icra müdürlüğü dosyasına 151.437,80- TL depo edildiğini, İstanbul 22. İcra Müdürlüğünün 2021/14171 Esas sayılı dosyasından ödeme emri davacı müvekkile tebliğ edilmediğinden davacı müvekkilin banka hesaplarına, araçlarına ve tüm konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına, davacı müvekkilin banka hesaplarına, araçlarına ve tüm konulan ihtiyati hacizlerin kaldırılmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....
Şubesinde bulunan banka hesaplarının haczine yönelik talepte bulunması üzerine aynı tarihte borçlunun banka hesaplarının haczi ile haczedilen paranın borca yeter miktarının dosyaya gönderilmesi için haciz müzekkeresi yazıldığı, ihtiyaten haczedilen paranın 17.11.2015 tarihinde icra dosyasına gönderildiği, ödeme emrinin 30.11.2015 tarihinde borçlu vekiline tebliğ edildiği ve paranın 2.12.2015 tarihinde alacaklıya ödendiği anlaşılmış olup, takip ihtiyati haciz kararına dayalı olarak başlatıldığından ve borçlunun banka hesaplarındaki paranın ihtiyaten haczedilebilmesi için borçluya ödeme emri tebliğine gerek bulunmadığından icra müdürlüğünün 6.11.2015 tarihli işleminde bu yönü ile isabetsizlik bulunmamakta ise de ihtiyaten haczedilen paranın ihtiyati haciz icrai hacze dönüştürülmedikçe bankadan istenemeyeceği açıktır....
Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/266D.İş dosyasından ihtiyati haciz kararı alındığı, takibin kesinleşmesinden önce ve ihtiyati haciz kararının infazı aşamasında 3.kişi...'in 26.06.2014 tarihinde icra kefili olduğu görülmüştür. İİK. nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Ayrıca, ihtiyati haciz sırasında verilen icra kefaleti de geçerli olup, asıl borçlu hakkında takip iptal edilmediği sürece kefaletin geçerliliği devam eder. Ancak, usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi, hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının kesinleşmemesi halinde takibin devamı da mümkün değildir. Öte yandan icra kefaletine ilişkin olarak icra kefilinin eşinin rızasının alınmadığı iddiası ancak ilgilisince ileri sürülebilir. Bu husus icra müdürünce resen dikkate alınamaz....
Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararı verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun'un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir....
HMK’nın 341. maddesinin 1 inci fıkrasında; “ İlk Derece Mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabileceği" düzenlemiştir. HMK 390/1 maddesinde ise; "İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce esas hakkında görevli ve yetkili mahkemeden, dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir." düzenlemesi mevcuttur. İhtiyati tedbir doktrinde "...kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacı veya davalının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı öngörülmüş geçici nitelikte, geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır." şeklinde tarif edilmiştir....
İşte ortaya çıkan bu tehlikeyi bertaraf etmek amacıyla ihtiyati tedbir müessesesi kabul edilmiştir. HMK'nın 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş, meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı yada tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyati tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyati tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş, ihtiyati tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyati tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceği düzenlenmiştir....
Dava, İİK’nun 277 ve devamı maddelerine göre açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. Bu tür davalarda amaç, dava sabit olduğu takdirde davaya konu teşkil eden mal üzerinde alacaklıya cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisinin sağlanmasıdır. Bu nedenle, davanın dinlenebilmesi için diğer dava koşulları yanında geçerli bir takibin varlığı ve kesinleşmiş olması gerekir. Somut olayda, davacı alacaklı tarafından 13.04.2009 tarihli ihtiyati haciz kararı alınmış, 15.04.2009 tarihinde takibe geçilmiş ancak borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş ve 26.05.2009 tarihinde icra dairesine ihtiyati haciz kararından feragat edildiği bildirilmiştir. Bu durumda kesinleşmiş bir takip bulunmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, ticari netilikte alım satım ilişkisinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince "Ticari nitelikteki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan her türlü davalar (ihtiyati haciz talebine ve ihtiyati hacze itiraza ilişkin davalar dâhil) sonunda verilen hüküm ve kararlar,"a ilişkindir. Buna göre, somut uyuşmazlığa ilişkin istinaf başvurusunu değerlendirme görevinin HSK'nın 564 ve 586 sayılı işbölümü kararları gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. 13. 14 veya 43 Hukuk Dairesinin görev alanında kaldığı, iş bölümü yönünden Dairemizin görevli olmadığı anlaşılmakla aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....