Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından, davacıların haksız fiil neticesinde zarar gördüklerini, bu nedenle meydana gelen zararlarının teminat altına alınması için ihtiyati haciz talep edildiğini, ihtiyati haciz taleplerinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, kararın kaldırılması talep edilmiş ise de; Mahkemece ihtiyati haciz talebi dayanağının trafik kazasından ötürü tazminat olduğu, dosya kapsamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, tarafların kusur durumlarının henüz belirlenmediği, ayrıca alacak miktarının belirlenebilmesi için de yargılama yapılması gerektiği, davalının tazminattan sorumlu olup olmayacağı ya da ne kadarlık kısmından sorumlu olacağının belirli olmadığından reddine karar verildiği, davanın trafik kazası sonucunda davacının uğradığı manevi zarardan dolayı maddi ve manevi tazminat davası olduğu, trafik kazasının dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelere göre sabit olduğu, kaza sonucu davacının zarara uğradığının da sabit olduğu, kaza ile manevi...

Haksız eylemden kaynaklı manevi tazminat istemiyle açılan davalarda ihtiyati haciz kararı verilmesini engelleyen yasal bir hüküm mevcut olmadığı gibi, İİK’nın 257 vd. maddelerinde de bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır. Haksız eylem nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında İİK’nın 257 vd. maddelerinde öngörülen ihtiyati haciz koşullarının gerçekleşmesi ve mahkemenin alacağın varlığı konusunda kanaat edinmiş olması halinde, somut olayın özelliklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düşecek şekilde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi mümkündür" şeklindedir....

Talep, ihtiyati haciz talebini de içermektedir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi doğru ise de, açıklanan nedenlerle, ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin tümden reddine karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” şeklindedir. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 30.11.2017 tarihli ve 2016/18144 Esas, 2017/11201 Karar sayılı kararı da yukarıdaki içtihada paralel olarak; “Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir....

    Davacılar vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebine gelince; davacılar davalılar aleyhinde trafik kazasından kaynaklı olarak tazminat tahsili istemi ile iş bu davayı açtığı, iş bu davada şimdilik tazminat olarak talep ettiği toplam 600,00 TL’nin, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, her halükarda hayatın olağan akışı içerisinde neredeyse herkes tarafından, dolayısı ile davalılar tarafınca da ödenecek meblağ dahilinde bulunduğu, kaldı ki maddi tazminat yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin karar verilmesi halinde dahi talep edilen tazminat miktarı ile sınırlı şekilde ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, (HMK'nın 355. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacılar vekilinin bu hususa ilişkin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği görülmüştür....

    Bilindiği üzere; uyuşmazlık bir miktar para alacağına ilişkin ise 2004 Sayılı İİK 257. vd. maddeleri gereğince ihtiyati haciz; uyuşmazlığın dava konusu hakkında olması halinde 6100 Sayılı HMK'nun 389. vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbire ilişkin geçici hukuki koruma kararı verilmesi istenebileceği açıktır. 6100 Sayılı HMK'nun 33. maddesi gereğince olayları anlatmak taraflara, hukuki niteleme mahkemeye aittir. İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz iki ayrı koruma tedbiri olup amaçları, konuları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Biri diğerinin yerine geçmek üzere karar verilmez. Diğer bir anlatımla talep ya ihtiyati haciz ya da ihtiyati tedbir şeklinde nitelendirilip hüküm altına alınmalıdır. Nitekim 6100 Sayılı HMK'nun 406/2. fıkrasında "İhtiyati haciz, muhafaza tedbirleri ve geçici düzenleme niteliğindeki kararlar gibi geçici hukuki korumalara iliskin diğer kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır." denmiştir....

    Diğer bir anlatımla, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında alacağın güvence altına alınması amacıyla kural olarak ihtiyati haciz koruma tedbirine başvurulabilecek, ihtiyati tedbir konulması talep edilen davalıların malvarlığının davanın konusunu oluşturmaması nedeniyle ihtiyati tedbir kararı verilemeyecektir. Ne var ki uygulamada bu türden açılan davalarda ileri sürülen ihtiyati tedbir/ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz ve buna benzer taleplerin, mahkemece hukuki nitelendirilmesinin ihtiyati haciz olarak yapılması gerektiği kabul edilmektedir. Bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati tedbir olarak adlandırdığı talebinin, ihtiyati haciz niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. Zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki "muacceliyet" kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır....

    Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebine gelince; davacı, davalılar aleyhinde trafik kazasından kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat tahsili istemi ile iş bu davayı açtığı, iş bu davada şimdilik tazminat olarak talep ettiği toplam 20,00 TL’nin, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, her halükarda hayatın olağan akışı içerisinde neredeyse herkes tarafından, dolayısı ile davalılar tarafınca da ödenecek meblağ dahilinde bulunduğu, kaldı ki maddi tazminat yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin karar verilmesi halinde dahi talep edilen tazminat miktarı ile sınırlı şekilde ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, (HMK'nın 355. maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan inceleme sonunda) davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebi de yerinde görülmüştür....

    Bu nedenlerle manevi tazminat talebi yönünden ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görüldüğünden, davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı görülmüştür.Davacı vekilinin maddi tazminata ilişkin ihtiyati haciz talebine gelince; davacı, davalılar aleyhinde trafik kazasından kaynaklı olarak maddi ve manevi tazminat tahsili istemi ile iş bu davayı açtığı, iş bu davada şimdilik tazminat olarak talep ettiği toplam 20,00 TL’nin, paranın satın alma gücü, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında, her halükarda hayatın olağan akışı içerisinde neredeyse herkes tarafından, dolayısı ile davalılar tarafınca da ödenecek meblağ dahilinde bulunduğu, kaldı ki maddi tazminat yönünden ihtiyati haciz talebinin kabulüne ilişkin karar verilmesi halinde dahi talep edilen tazminat miktarı ile sınırlı şekilde ihtiyati hacze karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla, (HMK'nın 355. maddesi gereğince davacılar...

      Bunun üzerine, davacılar vekili 01/09/2020 tarihli dilekçesiyle davalıların taşınmazlarına, araçlarına ve banka hesaplarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir....

      Taraflar arasında görülen iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat dosyasının incelenmesinde, mahkemece 26/05/2022 tarih ve2021/408 Esas sayılı ara karar ile Davacının manevi tazminata yönelik ihtiyati haciz talebinin reddine; maddi tazminat talebine yönelik İhtiyati Haciz talebinin ise kabulü ile; maddi tazminata yönelik dava değeri (1.000,00 TL ) ile sınırlı olmak üzere ve bu değeri aşmamak üzere, davalının taşınır/taşınmaz malları üzerine İhtiyati Haciz konulmasına, ihtiyati haciz miktarının azlığı nedeni ile bu aşamada teminat yatırılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Geçici hukuki koruma kurumu olan ihtiyati haciz İİK'nun 257 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. İİK'nun 257. maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir....

      UYAP Entegrasyonu