Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İhaleye fesat karıştırıldığının tespiti durumunda, yukarıda belirtilen ilke ve kurallar uyarınca ihalenin, malın tahmini bedelinin üzerinde satılması halinde dahi ihalenin feshi gerekir....

İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/115 Esas sayılı dosyasındaki şikayetin ihale tarihinden önce yapılmış olduğu hususu gözetilerek teknik anlamda ihalenin feshi davası olduğundan bahsetmek mümkün değildir. İhalenin feshi davasında süre hususu kamu düzeni ile ilgili olup davada öncelikle dikkate alınması gerektiği..." gerekçesiyle, Davanın süre aşımı nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 19. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/115 Esas sayılı dosya içeriğinde ‘’İhalenin feshi davası’’ olduğu, mahkemenin taleple bağlı olduğu açıkça ortada iken işbu mahkemece ihalenin feshi davalarının kıymet takdirine itiraz olarak değerlendirilip istinaf hakkı tanınmadan 30.03.2022 tarihinde yapılan ihaleye itiraz hakkının verilmemesinin hak kaybına sebebiyet verdiğini, İstanbul Anadolu 19....

İhalenin feshi istemi, Medeni Usul Hukuku anlamında dava olmayıp İİK'nın 16. maddesi kapsamında "şikayet" niteliğindedir. İhalenin feshi şikayet yolu ile istendiğinden ve şikayet bir dava olmadığından, ihalenin feshinde, davadaki anlamda, "davacı" ve "davalı" taraf yoktur. Burada, ihalenin feshini talep eden taraf ile karşı taraf söz konusudur. İhalenin feshi talebi bir dava olmadığından, ilgililerin tümünün karşı taraf olarak gösterilmemiş olması, ihalenin feshi talebinin reddini gerektirmez. İcra mahkemesi, diğer ilgilileri de duruşmaya davet ederek, onlara savunma (görüşlerini bildirme) imkanını vermelidir. Esasen uygulama da bu şekildedir. Bu itibarla hasmın yanlış, hatalı ya da eksik gösterilmiş olması, ihalenin feshi talebinin esasının incelenmesine engel teşkil etmez. Aksi halin kabulü aşırı şekilcilik olup, hak düşürücü sürelerin geçirilmesi sonucunu doğurur ki bu da kabul edilemeyecek bir durumdur. HMK'nın 27. maddesinde ise; “Hukuki dinlenilme hakkı” düzenlenmiştir....

İhale bedelinin, ihale konusu malın tahmini değerinin üzerinde satılması halinde, kural olarak, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte hukuki yararının bulunmadığı sonucuna varılabilir. Ancak her ihalenin feshi isteminin bu gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru değildir. Örneğin, borçluya kıymet takdiri tebliğ edilmemiş veya borçlunun ihaleden önce süresi içinde usulüne uygun olarak ilgili hukuk mahkemesinde kıymet takdirine itiraz etmiş olması şartı ile malın tahmini değerinin düşük olduğu sebebiyle ihalenin feshi talep edilmiş ise, ihale bedelinin, tahmini bedelden yüksek bulunması, tek başına şikayetçinin ihale dolayısı ile zarara uğramadığını göstermeye yeterli değildir. Ayrıca ihalenin, Kanun'un emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olarak yapıldığı durumlarda, şikayetçinin, ihalenin feshini istemekte kişisel yararı olduğunu ispat edemese dahi, ihalenin feshine karar verilmesi gerekir. Bu hallerde ihalenin feshinde kamunun da yararı bulunmaktadır....

İİK'nın 134. maddesi uyarınca yapılan ihalenin feshi istemi, şikayet niteliğinde olup, Medeni Usul Hukukunun davaya ilişkin kuralları burada uygulanmayacağından, hasmın hiç gösterilmemesi veya yanlış gösterilmesi ihalenin feshi şikayetinin reddini gerektirmez. İncelemeye konu olayda, lehine aile konutu şerhi bulunan tapudaki ilgili davacı tarafından ihalenin feshi istemi ile açılan davada, takip alacaklısı ve ihale alıcısı ile takip borçlusu Serkan Peten davalı olarak yer almış, diğer takip borçlusu Ramazan İnal davada taraf olarak yer almamıştır. Tüm takip borçlularının davalı olarak gösterilmemesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali niteliğindedir....

aleyhine taktir edilen para cezasına ilişkin re' sen yapılan değerlendirmede; İİK'nun ihalenin feshi şikayetine ilişkin usul ve esasları belirten 134. maddesine 24/11/2021 tarih ve 7343 sayılı Yasa' nın 27.maddesi ile eklenen fıkra ile; " İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Ancak ihalenin feshi talebinin usulden reddi gereken hâllerde duruşma yapılmadan da karar verilebilir. İcra mahkemesi; 1. Satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri ile pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler dışında kalan kişilerce talep edilmesi nedeniyle, 2. Satış isteyen alacaklı, borçlu, mahcuzun resmî sicilinde kayıtlı olan ilgililer ve sınırlı ayni hak sahipleri dışında kalan kişiler bakımından feragat nedeniyle, 3....

    Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe: Dava; İİK'nın 134. maddesine dayalı ihalenin feshi istemine ilişkindir. İlk derece yargılaması sonucunda, istemin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurarak İlk Derece Mahkemesi kararınının kaldırılması isteminde bulunmuştur. İcra ve İflas Kanunu’nda ihalenin feshi nedenleri tek tek belirtilmemiş; yalnızca Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesinde yazılı nedenlere dayanılabileceği belirtilmiş (İİK m. 134/2), sözü edilen hükümde ise “hukuka veya ahlaka aykırı yollara başvurulması” ihalenin feshi nedeni olarak öngörülmüştür (TBK m. 281). Yargıtay’a göre, satışı yapan icra dairesinin satışın yapılmasını düzenleyen yasa, tüzük veya yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmiş olması halinde icra mahkemesinden ihalenin feshi istenebilir. Ancak takibin kesinleşmesinden sonra borca itiraz nedenleri ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemez (HGK, 17.02.1999, 1999/82- 86)....

    Somut olayda borçlunun ihalenin feshini talep ettiği tarihte verilmiş bir ödemeye çağrı mektubu ve dayanağı olan 04.10.2007 tarihli ... yönetim kurulu kararı iptali kararı mevcut değildir. İhalenin feshi, İİK 134 ve BK.nun 226. maddesinde yazılı nedenlere dayanılarak istenebilir. Somut olayda, ihaleye iştirak edip, gayrimenkul malı satın alan takip dışı üçüncü kişidir. Ödemeye çağrı mektubu ve dayanağı olan 04.10.2007 tarihli Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yönetim kurulu kararının iptali kararı ile ilgili konular taraflar olan borçlu ve TMSF arasında tartışılması gereken hususlar olup, ihalenin feshi nedeni olarak, ilgili kanunlarda sayılmamıştır. Yerleşik Yargıtay kararlarına göre, ihalenin dayanağı idari işlem iptal edilse dahi, ihale yasal koşullara uygun olarak yapılmış ise geçerlidir....

      DELİLLERİN TARTIŞILMASI, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE: Talep; şikayet yoluyla ihalenin feshi istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanunu’nda ihalenin feshi nedenleri tek tek belirtilmemiş; yalnızca Türk Borçlar Kanunu'nun 281. maddesinde yazılı nedenlere dayanılabileceği belirtilmiş (İİK m. 134/2), sözü edilen hükümde ise “hukuka veya ahlaka aykırı yollara başvurulması” ihalenin feshi nedeni olarak öngörülmüştür (TBK m. 281). Yargıtay’a göre, satışı yapan icra dairesinin satışın yapılmasını düzenleyen yasa, tüzük veya yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmiş olması halinde icra mahkemesinden ihalenin feshi istenebilir. Ancak takibin kesinleşmesinden sonra borca itiraz nedenleri ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemez (HGK, 17.02.1999, 1999/82- 86)....

      Öte yandan, 134. maddesinde ihalenin feshi nedenleri teker teker belirtilerek gösterilmemiştir. Sadece "ihalenin BK'nun 226.maddesinde yazılı", "satış ilanı tebliğ edilmemiş olması", "satılan malın esaslı niteliklerindeki hata" ve "ihaledeki fesat" nedenleriyle ihalenin bozulabileceğine değinilmiştir. İhalenin bozulma nedenleri gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamasında; 1- İhaleye fesat karıştırılmış olması 2- Artırmaya hazırlık aşamasındaki hatalı işlemler 3- İhalenin yapılması sırasındaki hatalı işlemler 4- Alıcının taşınmazın önemli nitelikleri hakkında hataya düşürülmüş olması şeklinde sıralanmıştır. Somut olayda; dava dilekçesinde takibe dayanak olan kredi sözleşmesinin tüketici kredisinden kaynaklandığı ve ilamlı takip yapılamayacağı yönünde bir iddia ileri sürülmemiştir. Ayrıca kesinleşen takibin daha sonra iptal edilmiş olması dahi ihalenin feshini gerektirmeyecektir....

      UYAP Entegrasyonu