İcra Müdürlüğü'nün 2008/1722 esas sayılı dosyası ile başlatmış, borçlu 07.04.2008 tarihli dilekçesi ile icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz etmiştir. 27.06.2008 tarihinde alacaklı vekili yetki itirazını kabul ederek icra dosyasının yetkili ... İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesini istemiş ve davaya konu 2008/10889 esas sayılı icra takip dosyası üzerinden yeni ödeme emrini borçluya göndermiş ve borçlu 23.07.2008 tarihli dilekçesi ile borca itiraz etmiş, takip durmuştur. Bu itiraz dilekçesi alacaklıya tebliğ edilmemiş, alacaklı itirazı 01.12.2010 tarihli icra zaptındaki beyanı ile tebellüğ etmiş ve 30.11.2011 tarihli dilekçesi ile itirazın iptali davasını açmıştır. Dava açıklanan tarihler gözetildiğinde süresinde açılmış olup, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi isabetsizdir....
Mahkemece borçluların itirazı üzerine icra müdürlüğünce takibin durdurulması konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğinden itirazın kaldırılması isteminin reddine, temerrüt nedeniyle davalıların tahliyelerine karar verilmiştir. Kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine karşı borçlular tarafından müddeti içinde yapılan itiraz ile İİK’nun 66. maddesi hükmü uyarınca takip kendiliğinden duracağından, icra müdürünce ayrıca takibin durması yönünde bir karar alınmasına gerek bulunmamaktadır. Olayımızda, ödeme emrinin borçlulara 07.04.2009 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine borçlular tarafından yedi günlük süre içinde borca itiraz dilekçesi verildiği görülmüştür. Şu durumda müddeti içinde yapılan itiraz ile icra takibi durduğundan mahkemece itirazın kaldırılması istemi ile ilgili olarak işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile itirazın kaldırılması isteğinin reddine karar verilmesi doğru değildir....
, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine haksız itiraz etiğini ileri sürerek, itirazın iptalini ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsilini istemiştir....
. - K A R A R - Davacı vekili, borçlu-davalının kendi parmak izi ile vermiş olduğu belge ile müvekkiline borçlu olduğunu, yazılı belgede bulunan tanıkların davalıya neye parmak bastığını ve ne şekilde borçlandığını hatırlattıklarını, borcun ödenmediğini, girişilen icra takibine itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, % 40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, icra takibine dayanak teşkil eden senedin geçerliliği olmadığını, zira senetteki parmak izinin geçerli olabilmesi için HUMK.nundaki şekil şartlarının yerine getirilmediğini bildirilerek davanın reddini istemiştir....
KARAR Davacı, düzenledikleri taksitle otomobil kampanyasına davalı ...’ın katılarak ... plakalı aracı taksitle satın aldığını, davalı ...’in de müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduğunu, davalıların bir kısım taksit borçlarını ödememeleri üzerine davalılar aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalıların icra takibine itiraz ettiklerini ileri sürerek, icra takibine vaki davalıların itirazlarının iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalılar, araçta hukuki ayıp bulunduğunu, ayıp nedeniyle borcun tümünü isteyemeyeceğini, aracın rehinli olup rehnin paraya çevrilmesi yoluna başvurmadan ilamsız icra takibi yapılamayacağını savunarak davanın reddini dilemişlerdir....
İcra İflas Kanununun 4. maddesi uyarınca icra dairelerinin istemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Somut olayda, ... 1. İcra Müdürlüğünde başlatılan icra takibine karşı borçlu İcra Dairesinde borca ve İcra Dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Alacaklı ... 2. İcra Mahkemesinden yetki ve borca yapılan itirazın kaldırılması istemiştir. İİK.nun 4. maddesine göre her İcra Mahkemesi kendisine bağlı icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik itiraz ve şikayetleri incelemekle yetkili olduğundan uyuşmazlığın ... 2. İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince ... 2. İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 15.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra İflas Kanununun 4.maddesi uyarınca icra dairelerinin işlemlerine yönelik şikayet ve itirazları bu dairenin bağlı bulunduğu İcra Mahkemesi incelemekle yetkilidir. Bu yetki kuralı kamu düzenine yönelik olup, kesin niteliktedir. Somut olayda, Saimbeyli İcra Müdürlüğünde başlatılan ilamsız icra takibine karşı borçlu, İcra Dairesinde borca ve İcra Dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Alacaklı Saimbeyli İcra Mahkemesinden yetki ve borca yapılan itirazın kaldırılması istemiştir. İİK.nun 4. maddesine göre her İcra Mahkemesi kendisine bağlı icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik itiraz ve şikayetleri incelemekle yetkili olduğundan uyuşmazlığın Saimbeyli İcra Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HUMK.’nun 25. ve 26. maddeleri gereğince Saimbeyli İcra Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 17.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, davalı borçlu icra takip dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde, takip konusu borca tatbik olunan faiz oranına, komisyon ücretine ve temerrüt faizine itiraz etmiştir, asıl borca yönelik bir itiraz da bulunmamış, 16.782,00 TL fazla tahsilatla ilgili haklarını saklı tuttuğunu söylemiştir. İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı dava türlerinden olup, borçlu takip konusu alacağa kısmi itirazda bulunulmuş ise ancak itiraza konu olan kısım hakkında inceleme yapılarak itirazın iptaline karar verilebilir. Mahkemece davalı borçlunun icra takibindeki işlemiş akdi ve temerrüt faizine itiraz ettiği dikkate alınarak itiraz incelemesinin bu yönden yapılması gerekirken, asıl alacağa yönelik itirazın varlığı kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş....
Davacı ayrıca icra takibine konu edilen ihtarname masrafı olan 987,80-TL’nin hesaplamaya eklenmesi yönünde itiraz da bulunmuş olup; söz konusu alacak kaleminin icra takibine konu edildiği ve ihtarname ücretine ilişkin makbuzun dosyaya sunulmuş olması dikkate alınarak, ihtarname bedeli 987,80-TL eklenerek, davacının alacağı toplam 54.573,89-TL olarak kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bununla birlikte, davacının alacağı genel kredi sözleşmesine dayalı bulunduğundan likit olmakla, davalı icra takibine itirazında haksız çıktığından davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul ..........
Zira İİK.nun 59. maddesi uyarınca alacaklının tebliğ masrafını avans olarak peşinen ödememesi, icra takibine vaki istemini hükümsüz kılmaz. Somut olayda, icra dosyasındaki borçlular ...,...,...,...vekilleri Av. ... vasıtası ile 17.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrine itiraz ederken borçlu ... ise asıl olarak 18.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi ile ödeme emrine itiraz etmiştir. Alacaklı davacı vekiline, itiraz dilekçesi 24.08.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir. İtiraz dilekçesinin tebliğ edildiği tebligat zarafında tebliğ isteyen Av. ..., tebliğ edilen “itiraz dilekçesi” yazılmıştır. Bu durumda, davacı vekiline tebliğ edilen itiraz dilekçesinin davalı borçlular ...,...,... vekili Av. ...’ün 17.08.2010 tarihli itiraz dilekçesi olduğu anlaşılmaktadır....